Son mektup ve bir vasiyet

Haberin Devamı

DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ölüm haberini aldığım an o mektup aklıma geldi...
Dün Aydın Doğan’ı aradım: “Aydın Bey, devlet töreninin yapılacağı gün, o mektubu yayınlamalısınız...” dedim ve devam ettim:
“Ya siz yayınlayın ya da izin verin ben yazayım...”
“Sen yaz”
dedi...
Bugün, Türkiye’nin kaderine 40 yıla yakın süre etkili olmuş bir siyasetçinin, Aydın Doğan’a yazdığı mektubu yayınlıyorum.
Tarihi 7 Şubat 2015...
Aydın Doğan’a yazılmış ama bana göre Türk milletine seslenen bir vasiyet...
O nedenle benim köşemden yayınlanmasına izin verdiği için Aydın Bey’e çok teşekkür ediyorum.
Çünkü mektubun içeriği, hepimizin, benim ve sizin çocuklarınızın, torunlarınızın geleceği ile ilgili...
Size önce bu mektubun hikâyesini yazayım...




Son mektup ve bir vasiyet

Haberin Devamı

28 Temmuz 2014 günü Bodrum’da bir yemek

DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geçen yıl 28 Temmuz’da Bodrum’da Sema ve Aydın Doğan’ın misafiri olmuş. Yemekte Demirel’in yıllardır en büyük dostlarından biri olan Taylan Bilgel de varmış...
Güzel ve samimi bir sohbet yapmışlar. Bir anlamda, 36 yıldır süren ilişkilerinin bir bilançosunu çıkarmışlar.


* * *


Bu yemekten 7 ay sonra Demirel, Aydın Bey’e bir mektup yazıp o güzel günü hatırlatmış. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, aradan 7 ay geçtikten sonra yazıldığı için, mektup basit bir teşekkür sınırını aşıp 36 yıllık bir ilişkinin muhasebesi haline dönüşmüş.


* * *


Siyaset ve medya, birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki alan. Demokrasinin yürümesi için birbiri ile Siyamlı ikizler gibi ortak kaderi paylaşıyorlar. Ama aynı zamanda bir Habil’le Kabil ilişkisi de olabiliyor...


* * *


Araya bir askeri darbe, iki ara rejim girmiş...
Bu süre içinde Demirel’le, başbakan, sonra yasaklı lider, sonra yine başbakan, sonra cumhurbaşkanı olarak ilişkileri olmuş. Ardından onun emeklilik dönemi gelmiş...
Anlayacağınız bu dostluk, bütün sınavlardan geçmiş ve bugüne gelmiş...


* * *

Haberin Devamı


Her dakikası mutlu bir dostluk değil bu elbet...
Çok zor anlar olmuş... Birbirlerine kızmışlar, belki de haksızlık da etmişler...
Ama bu 36 yıldan geriye ne kalmış derseniz...
Bence büyük bir dostluk ve ondan da büyük bir demokrasi dersi kalmış...
Herkesin ibretle okuması, herkesin sonuçlar çıkarması gereken bir bilanço bu...

Hepimize bir ders: Barışmayı bilmeyenler kavga etmemeli

TEKRAR edeyim.
Bu ülkeye bürokrat, teknokrat ve siyasetçi olarak 40 yıl hizmet etmiş olan Demirel’in vasiyeti şu: Avrupa Birliği yolundan vazgeçmeyin...
Ama çok ilginç bir ayrıntı daha var.
Rahmetli Demirel, Sema Doğan’ın, Çamlıca’daki evinde onun onuruna verdiği yemekten söz ediyor.
Dikkat ettiyseniz, bu yemeğin “onun siyaseten yasaklı olduğu günlerde” verildiğinin de altını çizmiş.
Yani herkesin ondan kaçtığı bir askeri darbe döneminde, Doğan ailesi evlerinin kapılarını açmış...
Aynı Aydın Doğan, yine o yıllarda, öteki yasaklı lider Bülent Ecevit’in çıkardığı Arayış dergisini de finanse ediyordu.
Bugün ona, “Darbe yanlısı”, “Terör yanlısı” diyecek kadar alçaklaşan adamlara sormak isterim...
Hanginiz böyle bir dönemde bu cesareti, bu yürekliliği gösterdiniz...


* * *

Haberin Devamı


Rahmetli Demirel’in o harika sözüyle bitireyim yazımı.
Barışmayı bilmeyenler kavga etmemeli...”
Hepimiz zor günleri yaşıyoruz...
Aydın Bey’e çok haksızlıklar yapıldı... Onu ve medyasını yok etmeye çalıştılar...
Ama çok iyi biliyorum ki, 21 yıldır yanında çalışmaktan şeref duyduğum bu insan, kininin davasını sürdürmeyen, barışmayı bilen bir insandır...
Yani onurlu bir savaşçıdır o...


* * *


Herkes bir kere daha düşünmeli...
Demirel’in son mektubu, bu ülkenin bütün siyasileri ve medyası için çok iyi bir “niyet mektubu” da olabilir...

Yazarın Tüm Yazıları