Şaşmaz cinayetinde olay yeri videosunda gördüğüm ayrıntılar
ÖNCEKİ gün İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile İstiklal Caddesi’ni dolaşırken telefonum çaldı.
Arayan İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan’dı...
“Ertuğrul Bey bugün cinayet sonrası görüntülerinin nasıl sızdırıldığını soruyorsunuz.
Biz de bu konuda hassasiyetle duruyoruz. Şöyle bir durum var. Bizim arkadaşlarımız olay yerine intikal etmeden önce otel personeli ve yakınlar odaya girmişler. Oradan sızdırılmış olabilir” dedi...
Şu cevabı verdim:
“Ben de polisin sızdırdığını düşünmüyorum. Ancak daha sonra bir arkadaşımdan olay yerinde çekilmiş bir video görüntüsü de gelince kafam karıştı.”
GÖRÜNTÜDEKİ POLİS GÖREVLİSİ NE DİYOR
O video görüntüsü işin şeklini biraz değiştiriyordu.
Çünkü görüntüde olay yeri incelemesi yapan polis görevlileri de vardı.
Görüntü, Vatan Şaşmaz’ın kapının hemen girişinde yüzüstü yatar halinden başlıyor.
Bir görevli Şaşmaz’ın cesedinin üzerine eğilmiş inceliyor.
Bir polis yetkilisi “Erkeğin sırtında iki üç giriş var” diyor.
Bir başka ses saat 11.30 diyor.
Grup amiri olduğunu sandığım bir yetkili öteki iki görevliye “Çok fazla bozmadan yapmaya çalışalım” diyor.
MÜNTEHİRENİN YATAĞININ KENARINDAKİ BİR ÇİFT TERLİK
Kamera daha sonra “müntehire”nin (intihar eden kadın demek) üzerine çevriliyor.
Yatağın hemen yanında bir çift askılı terlik görünüyor. Yani görüntüler tam anlamıyla bir “olay yeri inceleme çalışması”...
Bu görüntülerin sızmasının Emniyet yetkililerini de çok rahatsız ettiğini anladım.
Nitekim gece geç saatlerde bu defa İstanbul Asayiş Şube Müdürü Ahmet Cengiz Koçak aradı.
Son derece nazik bir sesle o da olayın üstünde hassasiyetle durduklarını söyledi.
Ona da video görüntüsünü anlattım.
“Bana gönderebilir misiniz” dedi.
Birçok insana gitmiş görüntülerdi. Ben de WhatsApp’la gönderdim.
Her iki yetkiliden de öğrendiğime göre müfettişler tayin edilmiş ve bir soruşturma başlatılmış.
Bu telefonlardan, Emniyet’in bu işi mesleki bir namus meselesi olarak görüp ciddi biçimde ele aldığı duygusunu aldım.
BÖYLE FOTOĞRAFLAR 100 YIL SONRA YAYINLANIR
İyi bir CSI (olay yeri inceleme) ve adli tıp okuru olduğum için biliyorum.
Olay yeri inceleme görüntü ve bulguları, polisin en önemli araçlarıdır.
O nedenle soruşturmanın o aşamasına ait bulgular çok büyük bir hassasiyetle korunur.
Geçen yıl Amerikan polisinin cinayet mahallinde çekilmiş fotoğraflarından düzenlenen bir kriminal sergi gezmiştim.
100 yıl öncesinin olay yeri fotoğraflarıydı bunlar.
Pek çoğu o güne kadar hiç gün yüzüne çıkmamıştı.
O nedenle bu soruşturmanın sonuçlarını merakla bekliyorum.
O HABERLERİ BÜYÜTMEDİĞİM İÇİN NELER DEMİŞLERDİ
O melun plan, Taraf gazetesinin manşetinde yayınlandığında tüylerimiz diken diken olmuştu. Düşünebiliyor musunuz, Türk ordusunun komutanları, darbe ortamı hazırlamak için F-16’larla camileri bombalayacaklardı. ‘Bavulcu’nun o sözde belgelerinin bir bölümünü bana da getirmişlerdi.
İçimden bir ses “Olmaz bu kadar artık” demişti...
İtibar etmemiş, bu haberi büyütmemiştim.
O yüzden bugün şimdi FETÖ’cülere karşı gibi görünen gazetelerin köşelerinde ne darbeciliğim kalmıştı. Ne Ergenekonculuğum...
Dün Sedat Ergin’in köşesinde okudum.
15 Temmuz darbesine katılan bir F-16 pilotu anlatıyor:
“Caminin yanına bir bomba attım...”
Meğer, o gün hazırladıkları sahte senaryoyu, bir bavulcunun eline verip savcılara gönderten FETÖ’cüler, kendi yapacakları şeyleri, Türk ordusunun o günkü şerefli subaylarının üzerine iftira olarak atmışlar.
Dün bir kere daha anladım ki...
Gazetecilikte ihtiyat ve şüphe çok önemli meziyetlerdir.
ALAİN DELON: ARTIK BEN DE ORAYA GİTMEYE HAZIRIM
BANA göre o “dünyanın en güzel erkeği”...
İzmir’de henüz lise birinci sınıf öğrencisiyken onun “Üç Sevgili” filmini seyrettiğimde böyle düşünmüştüm.
Alain Delon Allah’ın yeryüzünde yarattığı en güzel erkekti...
Bugüne kadar da bu görüşüm fazla değişmedi.
Dün sabah, Mireille Darc’ın ölümünden sonra Paris Match dergisine verdiği mülakatı okudum.
Alain Delon, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Hollande’ın eski partneri Valerie Trierweiler’e konuşmuş.
“Mireille benim hayatımın kadınıydı” diyor ve sözünü şöyle tamamlıyor:
“Otuz yıl önce Romy (Schneider), dün Simone Weil, şimdi Mireille. Artık ben de gitmeye hazırım...”
AYNI ANDA DÖRT BÜYÜK KADIN FAZLA DEĞİL Mİ
PARIS Match, Alain Delon’un Mireille Darc ile tanıştığı günleri anlatıyor.
Alain Delon o sırada Saint Tropez’de film çekiyormuş.
Mireille Darc ise İtalya’da...
O günlerde Delon, Nathalie’den ayrılmış ve efsane sevgilisi Romy Schneider’a dönmüş.
Ama akşamları Brigitte Bardot’nun evinde kalıyor.
İşte o günlerin birinde Mireille Darc da Porsche bir arabayı kendi kullanarak Saint Tropez’e geliyor...
Dört büyük kadın aynı anda aynı karede...
Ve bir büyük erkek....
Bu erkek Alain Delon bile olsa, çok fazla değil mi...
MEMLEKETİMDEN ‘SEPETE EKLE’ MANZARALARI
SEPETE ekle...” Sanal alışveriş olayının hayatımıza soktuğu bu kavram...
Kurban Bayramı geldi ya...
Yaratıcılık tavan yapmış durumda...
Bakın “sepete ekle” hangi noktaya gelmiş...
Kurbanlık koçu ve danayı bile sepete ekliyorlar.
Merak ettim acaba yanında bonus olarak bir de kasap bıçağı veriyorlar mı...
Bir de beyaz önlük...
BAYRAMDA
BEYOĞLU ELDEN Mİ GİDİYOR YENİDEN Mİ DOĞUYOR
- Beyoğlu’nda yolda yürürken gördüğüm insanlar kimlerdi. Gerçekten bir Arap istilası mı var.
- Yoldaki pan flütçünün hangi hareketi bizi şaşırttı.
- Narmanlı Han’ın yeni halinin kapısı ilk defa bana açıldı. İçeride ne gördüm. İçeriden çekilen ilk fotoğrafta siz neler göreceksiniz.
- Emek Sineması’nın yöneticisinin bana verdiği çok ilginç bilgi ve rakam neydi.
- Tramvay yolunda yapılan büyük değişiklik ne. Yol yeni haliyle ne zaman açılıyor.
- Taksim Camisi’nin yüksekliği ne olacak? Altına yapılacak olan yenilik ne? Nasıl bir müezzin tayin edilecek.
- Beyoğlu’nun baristaları (kahve barmenleri) ne diyor?
İYİ BAYRAMLAR
Hepinize çok güzel, mutlu, huzurlu bir bayram diliyorum
