Paylaş
‘Nisan, ayların en zalimidir...’ Başkan Clinton'ın Başbakan Ecevit'e hediye ettiği şiir kitabı bu cümleyle başlar.
T.S.Eliot'un, Türkçe'ye ‘‘Çorak Ülke’’ diye çevirilen şiiri, benim de favorimdir.
BELKİ MITTERRAND
Hayatım boyunca beni en çok etkileyen şiirlerden biridir.
Kimine göre de dünyada yazılmış en iyi şiir.
Thomas Stearns Eliot, Batı edebiyatında ‘‘Laik kentin şairi’’ olarak tanınır.
Ecevit'e bu kitabı hediye etmesini, Başkan Clinton'a kim önerdiyse çok yerinde bir iş yapmış.
Eliot, Başbakan'ın gençlik yıllarına en çok damga vurmuş edebiyatçılardan biridir.
Hatta onun bazı eserlerini Türkçe'ye çevirmişti.
Ama bu jestin, Ecevit için bundan daha önemli bir özelliği var.
Ecevit, bütün hayatı boyunca sanatçı yanını hep siyasetinin bir adım önünde tutmayı başarmış ender siyasetçilerden biridir.
Bu yönüyle belki Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'a benzetilebilir.
Ecevit'in sanatçı yanına ne kadar önem verdiğini bir olayda bizzat gördüm.
Ecevit, başbakan yardımcılığı döneminde, yeni şiirlerini kitap haline getirmişti.
Ankara büromuzdan Hakan Akpınar da bu kitap üzerine güzel bir inceleme yazısı yayınlamıştı.
Ecevit hemen o gün Hakan Akpınar'ı arayarak teşekkür etmişti.
ECEVİT'İN TELEFONU
Doğan Hızlan da bu inceleme üzerine bir yazı yazmıştı.
Yazının çıktığı sabah Ecevit, Doğan Hızlan'ı arayarak uzun süre sohbet etmişti.
Şair yanının altının çizilmesi Ecevit'in hep çok hoşuna giden bir şeydir.
O nedenle Eliot'un şiir kitabının hediye edilmesi onu herhalde çok sevindirmiştir.
Eminim, Clinton'ın bu davranışını, sağlığı ile ilgili tartışmaların yapıldığı şu günlerde, keyfini yerine getiren zarif bir jest olarak kabul etmiştir.
Şiir yazmak, bir anlamda hayal kurma sanatıdır.
Ütopyayı, rüyayı, hayal kurmayı kimlik olarak kabul etme sanatıdır.
Cesaret ister.
HAYALE ÖVGÜ
O yüzden sık sık sorulur.
Şair ruhlu insanlar iyi politikacı olabilir mi?
Hayal kurmayı, hayalciliği, ütopik olmayı zaaf olarak kabul edenler bu soruya hiç tereddüt etmeden, ‘‘Hayır, uyuşmaz’’ cevabını verebilirler.
Biri, alabildiğine romantizm, bulutlar ülkesinde, sisler bulvarında avarelik yapmayı gerektirir.
Öteki ise, hep gerçekler dünyasının katı, çoğu zaman alabildiğine kuru, çorak arazilerinde yürümeyi.
Oysa asıl siyasetçilerin hayalciliğe, ütopikliğe ihtiyacı vardır.
Rahmetli Özal'ın beni en çok etkileyen sözlerinden biri, bir Diyarbakır gezisinde söylediği şu sözler olmuştu:
‘‘Hayallerime bile yetişemezler...’’
Siyasi hasımların seviyesini aşağı indirmenin, onların yaratıcılık yoksunluğunu tescil ettirmenin daha estetik ve zeki formülü olabilir mi?
Özal haklı çıktı.
Ondan sonraki siyasetçiler onun hayallerine bile yetişemediler.
Gerçekleştirdiklerine ise hiç...
Ecevit'in bir Eliot hayranı olduğunu biliyorum. Onun, ‘‘Kokteyl Parti’’ adlı kitabını Türkçe'ye kendisi çevirmişti.
‘‘Çorak Ülke’’yi yıllarca başucu kitabım olarak tuttum.
‘‘Oluşum’’ dergisinde çıkan çevirisi, daha sonra kitap haline getirilmiş hali hálá gözümün önünde.
‘‘Gözümün önünde’’ diyorum, çünkü bu şiiri sadece sözleri değil, o görsel haliyle de seviyorum.
ECEVİT'İN SAĞLIĞI
‘‘Nisan, ayların en zalimidir’’ diye başlayan bu ve bunun gibi şiirler, bayağılaşmış beyinleri, sıradanlaşmış duyguları, her şeyin ‘‘ortalamasında’’ kalmayı bir beceri sanan, hatta onu bir hayat tarzı haline getiren insanları hayallerimizin çevresine bile sokmayan sadık muhafızlardır.
Başbakan'ın yorgunluk anında karıştırdığı birkaç kelime, bu sadık muhafızların koruduğu estetik tarafı yanında o kadar küçük ve önemsiz kalıyor ki...
Paylaş