Paylaş
Hamas’ın lideri Halid Meşal bizzat örgütün yeni siyaset belgesini açıkladı.
Örgüt, bundan böyle sözleşmesindeki “Müslüman Kardeşler’in bir kanadı” olduğu ibaresini kaldırdı.
Mısır ve Müslüman Kardeşler’le sorunu olan öteki Müslüman ülkeleriyle daha iyi ilişkiler kuracağını da ilan etti.
İsrail ile birlikte yaşayabileceği mesajını da verdi.
Hamas’ın bu kararı “Ortadoğu’da Rabia selamının sonu” anlamına geliyor.
Herkes “reel politikaya” dönüyor.
Bana göre bölgede gerçekçi olmayan politikalarda ısrar eden tek ülke Türkiye kaldı.
Peki, güneydoğu sınırımızda Rusya ve ABD’yi bile karşımıza alma politikasını daha ne kadar sürdürebiliriz...
Sürdürmek ne kadar mantıklı bir şeydir bilmiyorum.
Ama dışarıdan baktığımda gördüğüm tek gerçek şu:
Türkiye hem Ortadoğu’da hem dünyada giderek büyük bir yalnızlığa doğru itiliyor.
Buna hâlâ “değerli bir yalnızlık” olarak bakılıyorsa bilemem...
Bu politikayı ısrarla sürdürenler için değerli olabilir, ama Türkiye için değerli olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
SIKI DUR AKİF BEN DE 140 HARFE GEÇİYORUM
WIKIPEDIA benim en iyi bilgi kaynaklarımdan biriydi.
Onun uzun makalelerinden epey şey öğreniyordum.
Şimdi Türkiye’den ulaşım engellendi...
İktidara minnettarım.
Köşe yazılarım için artık o meşakkatli uzun makalelerden ben de kurtuldum.
Bundan böyle Twitter’ın 140 harfli derin bilgilerine dayanarak yazacağım yazılarımı.
Bu sayede 140 harfle “İslamcılığı” da öğreneceğim inşallah.
Ve sen o zaman gör bak, nasıl aslanlar gibi savaşacağım size karşı.
İKTİDARIN ŞİZOFREN TİPLERİNİ TANIYALIM
BEN, karşı mahallenin köşe yazarı ansiklopedisini hazırlayacağımı ilan ettim, ama o mahalleden biri benden atik davrandı.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Kemal Öztürk, dünkü yazısında iktidar yanlısı medyanın “şizofren tiplerinin” robot portrelerini yayınladı.
Öztürk, iktidarın mutena semtlerindeki, “referandumda AKP’ye en büyük zararı veren” “şizofrenleri” 3 ana başlık altında topluyor:
Tetikçiler,
Kifayetsiz muhterisler,
Menfaatperestler.
Kimdir bu tipler, onu da şöyle anlatıyor:
“İnsanları ekranlardan tehdit eden.”
“Parmak sallayan.”
“Hakaret eden.”
“Herkesi ‘hain’ ilan etmeye hazır” tipler.
Buna ben de katılıyorum ama aklımda şu soru da yok değil:
Acaba Cumhurbaşkanı da bu kişilerden şikâyetçi mi.
CAN, GORBAÇOV'DAN DAHA İNSAFLI YAZMIŞ
TIME dergisinin 1 Mayıs sayısını yeni okudum. “Dünyanın en etkili liderleri” arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da göstermişti.
Dergi bence pek de doğru olmayan bir kararla Erdoğan’ın değerlendirmesini Can Dündar’a yazdırmıştı.
Bir diğer etkili lider seçtiği Putin’i ise Gorbaçov’a yazdırmış.
Gorbaçov, Putin Rusyası’nı şöyle tarif ediyor: “İyice durgunlaşan bir ekonomi, halkın hayat standartlarının gerilemesi, kitlesel yoksulluk, az kişide insanın aşırı zenginleştirilmesi, yolsuzluk, sağlık, eğitim ve bilim sisteminin çökmesi.”
Can Dündar’ın yazdığı Erdoğan portresine baktım.
Vallahi o Gorbaçov’a göre çok daha insaflı yazmış.
BERLİN'DE BİR AÇILIŞTA KONUŞULAN TÜRKİYE
GEÇEN cuma Berlin’in Kudam semtindeki en tanınmış sanat galerilerinden birinde, Ahmet Güneştekin’in sergisinin açılışı vardı.
Berlin’in kültür alanındaki birçok önemli siması oradaydı.
Güneştekin’in “Kırkyama” denilen yeni eserleri Berlin Galeriler Haftası’na damgasını vuran sergilerden biri oldu.
Sergi Alman medyasında geniş bir yer buldu.
Bu sergi nedeniyle 5 bin yeni takipçi Güneştekin’in Instagram hesabını izlemeye başladı.
Açılışta konuştuğum neredeyse her Alman hemen Türkiye’deki referandum konusunu açtı.
Birçok Alman bu referandumun en büyük zararı Almanya’nın entegrasyon çabasına verdiği görüşünde.
Almanya’da yüzde 60 evet çıkması onları çok şaşırttığı gibi büyük bir de düş kırıklığına uğratmış.
Almanya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye karşı çok büyük bin tepki oluşmuş.
Bu arada bazı Alman gazetecileri Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde Brüksel ve Almanya’yı ziyaret edeceğini söylüyorlar.
Benim görüşüm ne kadar önemlidir bilmem ama Cumhurbaşkanı gerçekten Almanya’ya gidecekse, önceden popüler bir Alman gazetesine ve televizyonuna mülakat verip, ortalığı yumuşatıcı birkaç söz söylemesinde yarar var.
BEYAZ KUŞKONMAZLA EN İYİ ANGELINA GİDER
1 Mayıs günü, Berlin’in Wannsee Gölü’nün kenarında harika bir yemek yedik.
Almanya’nın bu yöresinde şimdi tam beyaz kuşkonmaz zamanı.
Beyaz kuşkonmazla hafif şarap içiliyor.
Bugünlerde o restoranda en gözde içecek Angelina Jolie ile Brad Pitt’in ürettikleri “Chateau Miraval” Rose’si.
Çift bu şatoyu 2008 yılında 40 milyon Euro’ya satın almıştı.
Fransa’nın en ünlü markalarından biri olan Chateau Beaucastel’in sahibi Perrin ailesinin yardımını almışlardı.
2012 yılındaki ilk bin kasa ürünleri anında tükenmişti.
Dünyanın en ünlü şarap dergilerinden biri olan Decanter bu Rose’ye 100 üzerinden 91 vermişti.
Biz de çok beğendik. Beyaz kuşkonmazla harika gidiyordu.
İŞTE SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş