Paylaş
Bir;
Gemide MİT’in istihbarat elemanı var mıydı, yok muydu?
İki;
Gemiden ne bilgi geldi?
Üç;
Bu bilginin ne kadarı hükümete iletildi?
Dört;
MİT, işin kontrolden çıkmak üzere olduğu konusunda hükümeti uyardı mı?
* * *
Şimdi gelelim elimizdeki öteki verilere.
* Olay patladığında Başbakan Tayyip Erdoğan yurtdışındaydı.
Yerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç vekalet ediyordu.
Arınç “Biz gemiler Mısır’a gidiyor biliyorduk” dedi.
Herhalde bu bilgiyi ona devletin bir yetkili kurumu verdi.
* Kimse bana “Bu bir sivil toplum girişimi hareketiydi. Gemide MİT’in istihbarat elemanı yoktu” demesin.
Yoktuysa, bu istihbarat açısından tam anlamıyla bir felakettir.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu geçen salı günü grup toplantısında, bu kriz öncesinde İsrail’le yazışmaların açıklanmasını istedi.
Bence bu yetmez. İsrail gibi Türkiye de ciddi bir komisyon kurarak bu olayı araştırmalıdır.
Bu araştırmanın en önemli ayaklarından biri, kriz öncesi ve sırasında siyasi otoriteye sağlıklı karar alması için gerekli bilgilerin gelip gelmediğinin belirlenmesi olmalıdır.
İsterseniz daha açıkça sorayım.
Bu konuda MİT’in görevini yeterince yerine getirip getirmediği açıkça ortaya çıkarılmalıdır.
Türk kamuoyu o gemide nelerin olup bittiğini bütün açıklığı ile bilmelidir.
* * *
“Bu bir sivil toplum eylemidir, biz burnumuzu sokamayız” derseniz benim vatandaş olarak itirazım var.
Bu kişiler, Türkiye’yi İsrail gibi bir devletle savaşın eşiğine getirecek bir eylem yaptılarsa, her şeyi öğrenmek hakkımızdır.
O gemide 9 insan hayatını kaybetti.
“İsrail gaddarlığı” deyip işin içinden çıkamayız.
Benim hissiyatım şudur.
Bu konuda Türk hükümeti tuzağa düşürülmüştür.
O nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi, MİT’in bütün bu olay sırasındaki performansını öğrenmek için harekete geçmelidir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde böyle bir olay meydana gelse, emin olun Kongre anında harekete geçerdi.
Yanlış anlaşılmasın, önyargılı değilim; peşinen “MİT görevini yerine getirmedi” demiyorum.
Bunu söyleyecek bir bilgiye sahip değilim.
MİT’in görevini tam olarak yerine getirmiş olması ihtimali de var.
Eğer öyleyse, bu defa siyasi iradeye dönüp o soruları sormamız lazım.
Siz bu işin bir felakete gittiğini gösteren bilgilere sahip olduğunuz halde neden o gemileri geri çevirtmediniz?
Bundan siyasi bir rant mı çıkarmayı planladınız?
* * *
“Mavi Marmara” olayı, Türk siyasi ve diplomatik tarihinin en vahim olaylarından biridir.
Öyle, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun dediği gibi “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” değil, olsa olsa Türkiye ve İsrail’in “Titanic faciasıdır”.
İki ülkenin de aklıselimi, “Mavi Marmara” buzuluna çarpıp batmıştır.
Şu aşamada, herkesin gençlik heyecanları depreşti.
Kimi eski solcu günlerini, kimi o nostaljik Milli Görüş günlerini, cihat heyecanlarını yeniden hissetti.
Ama emin olunuz, kapılar kapanıp baş başa kalındığında yapılan tek şey, “Titanic faciasının” hasar tespitidir.
Mahalle baskısı yüzünden kimse ağzını açamıyor, ama işin içyüzü ortaya çıktıkça ağızlar da açılmaya başlayacak.
Hep birlikte göreceğiz...
Paylaş