OLLI Rehn’in, Türkiye’deki laik, çağdaş, Atatürk ilkelerine inanmış insanları neredeyse "faşist" yerine koymasını içime sindiremiyorum.
Bu yaklaşım, Olli Rehn’in "fevkalade şahsi" değerlendirmesi midir?
Yoksa Avrupa Birliği’nin "belirlenmiş siyaseti mi" bilmiyorum.
Ama ortada Fransa gibi örneklerin bulunması, bunun ortak AB politikası olması ihtimalini tartışmalı hale getiriyor.
Ayrıca onların matematiksel hesabıyla bile baksak, sandıkta geriye kalan yüzde 53 gibi bir oy var.
AKP 16 milyon oy aldıysa, bu sayıdan daha fazlası ona oy vermedi.
O zaman da insana sorarlar.
Avrupa Birliği’nin, milyonlarca insanı, sırf AKP’ye oy vermedi diye neredeyse "faşist" sıfatıyla damgalayıp bir kenara atması, hangi kritere uygun oluyor?
Kopenhag’a mı?
Yoksa Maastricht’e mi?
* * *
Başbakan Erdoğan,"AKP ortalama Türk’ün partisidir" diyor.
Öyleyse gelin, biz de "ortalama laik Türk"e bakalım.
Ortalama laik Türk kimdir?
Laiklik Batılı bir değer olduğuna göre, Batı değerlerine saygılı bir insandır.
Hayat tarzı nasıldır?
Giyim tarzı da Batılıdır, yeme içme tarzı da.
İçki içer veya içmez.
Fazla içenden rahatsız olur, hiç içmeyenden hiç rahatsız olmaz.
Mesela, bizim evimiz.
Ben içerim, kızım içer, karım içmez.
Ama içmese bile, içki içmeyi inancının sabit simgesi haline getirmez.
Başkasına karışmaz.
* * *
Ortalama laik Türk, belediye başkanı olduğu zaman, kendi itikadına uygun abuk sabuk yasaklar koymaz.
Ortalama laik Türk, milliyetçidir ama asla kafatasçı, etnik üstünlükçü değildir.
O yüzden Kürt meselesinin çözümünde en yapıcı siyasetleri o üretir.
Ortalama laik Türk, inançlıdır ama inancını siyasi flama haline getirmez.
O nedenle kamusal alanı, çocuğu, liseliyi mahalle baskısına karşı korurken, üniversitede türban meselesinin çözümünde o öncülük eder.
Peki ev adabı?
Ortalama laik Türk’ün evinde "biat" değil, itiraz kültürü vardır.
Anneye babaya saygılıdır, ama onlar "Türban takacaksın" derse, bunu Allah’ın emri sayıp kabullenmez.
Ortalama laik Türk, kendi tercihini kendi yapar, baba otoritesine bırakmaz.
Ortalama laik Türk, cumhuriyete ve onun değerlerine, insan haklarına saygılıdır.
Ortalama laik Türk’ün ordusuyla meselesi yoktur.
Komutanların yanlışlarını eleştirir, ama eleştirisini hiçbir zaman ordusuna zarar verecek noktaya getirmez.
Çünkü o ordunun, dünyanın en belalı yerlerinden birinde kahramanca görev yaptığına inanır.
Ortalama laik Türk, aslında ortalama laik bir Avrupalıdan hiç farklı değildir.
Ortalama laik Türk, ülkesinin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini bütün kalbiyle savunur.
Zaman zaman, ülkesine yapılan bazı haksızlıklar yüzünden kafası biraz karışır.
Ama bu kafa karışıklığı, onun tarihi yörüngesinde değişikliğe yol açmaz.
Çünkü ortalama laik Türk ve onun babası, dedesi, hep Batılılaşmayı savunmuştur.
O yüzden, ortalama laik Türk’e, "katı faşist" etiketi yapıştırmak, alelade ve vicdansız bir propagandadır.
* * *
Üç gündür haykırıyorum.
Ortalama laik Türk, Avrupa Birliği değerlerini; biat kültüründe yetişip seçim kazandığı zaman o biat kültürünün bütün baskıcılığını iktidara taşımaya çalışanlardan çok daha samimi duygularla sahiplenir.
Onun demokrasi anlayışı yüzde 47 ceberut çoğunlukçuluğuna değil, çoğulculuğa dayanır.
Diyorum ki, ortalama laik Türk, Avrupa değerlerini çok daha yüksek sesle haykırmalıdır.
Kendisine yakın gördüğü siyasi kurumlara bu yönde baskı yapmalıdır.
Olli Rehn’in bize yapıştırmak istediği etiketi, bir düello eldiveni gibi yüzüne çarpmanın tek yolu budur.
Gün, ortalama laik Türk’ün sesini yükseltmesi günüdür.