Paylaş
Biz burada İstanbul seçimi ile uğraşırken, orada her an bir kıvılcım yangına dönüşebilir.
Dün Sedat Ergin’in yazısında bu endişelerimi haklı çıkaracak iki çok önemli ayrıntı vardı.
*
Reuters ajansına göre Türkiye’nin desteklediği “Ulusal Özgürlük Cephesi” Esad ordusuna karşı savaşa başlamış.
Şunu çok iyi biliyoruz
değil mi...
Savaştıkları sadece Esad ordusu değil.
Rus ordusu da orada.
*
Ama çok daha ürkütücü bir haber de Anadolu Ajansı’ndan geldi.
Türkiye’nin desteklediği “Özgür Suriye Ordusu”na ait Hamza Tugayı 8 Mayıs günü Halep’in hemen kuzeyindeki rejim bölgesinde Nubl ve Zahra bölgelerini vurmuş.
Türk istihbaratı çok iyi biliyor ki orada İran birlikleri var.
*
Ama daha vahimi şu.
Anadolu Ajansı açık açık bu harekâtın, “Esad rejimi ve Rusya’nın İdlib’de, Hama’da sivillere yönelik saldırılarına karşı” yapıldığını yazıyor.
Acaba ajans yöneticileri bu sözlerin ne anlama geldiğinin bilincinde mi...
Şüpheliyim.
Çünkü açık açık diyorlar ki:
Rus ordusu ve Esad’a misilleme olarak biz de İran mevzilerini vurduk...
*
İşte bunu anlamadım...
Fırat’ın doğusunda Amerika ile tam papazız...
İstanbul’da seçimle uğraşırken, bir de Suriye’de Rusya-İran-Esad ordusuna karşı tek başımıza savaşa mı gidiyoruz yani...
*
Ben Ankara’nın böyle bir şey yapmak isteyeceğine ihtimal vermiyorum.
O nedenle soruyorum...
Anadolu Ajansı ne dediğinin farkında mı...
BU FOTOĞRAFIN ÖNÜNDE BU İMALAR OLMADI BAŞKAN
DSP geçenlerde yaptığı bir açıklama ile İstanbul seçiminden adayını çekmişti. Herkes bunu İmamoğlu lehine çekildiği şeklinde yorumlamıştı...
*
Meğer öyle değilmiş...
Partinin genel başkanı dün Yeni Şafak gazetesine bir başka açıklama yaparak İmamoğlu’nu desteklemeyeceklerini söylemiş.
*
Hakkıdır... Hele hele partisinin yetkili kurulları da böyle bir karar aldıysa kimsenin diyeceği bir şey yok...
*
Ama İmamoğlu hakkında öyle şeyler söylemiş ki...
Hiçbir dayanağı yok...
*
Ben yıllarca Ecevit’le CHP’de çalıştım...
1979 seçimlerinde onun danışmanlığını yaptım. Partinin seçim kitabını yazdım.
12 Eylül askeri darbesinden sonra onun çıkardığı “Arayış” dergisinde imzamla yazılar yazdım.
Onun yazma hakkı elinden alınınca, başyazıları imzasız olarak ben yazmaya devam ettim.
*
Ecevit adil bir insandı...
Kimseye iftira atmazdı.
*
Diyeceğim şu...
İmamoğlu’na destek vermemek hakkı tabii ki var.
Binali Yıldırım’a destek verme hakkı da var.
Ama, Atatürk ve Ecevit fotoğraflarının önünde, birtakım temelsiz imalarla, kim olursa olsun, rakibine iftira atma hakkın yok...
Hele hele Adalet Bakanlığı’nın, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme yasağının kaldırıldığını açıkladığı gün yaptığın Kandil iması, senin açından çok çok talihsiz.
*
Eminim en zor günlerde birlikte olduğum rahmetli Ecevit de böyle derdi.
3 KİLO VERİP BU DANSIN AYNISINI YAPACAĞIM
Rolling Stones’un solisti Mick Jagger önceki gün Instagram hesabına öyle bir video koydu ki, herkes hayretler içinde...
Daha 6 hafta önce kalbinde sorun çıktığı için turneyi iptal ettiklerini açıkladılar.
Sonra ameliyat geçirdi.
Yani ameliyatın üzerinden en fazla bir ay geçmiş olmalı...
Adam 75 yaşında... Zaten o yaşta ameliyat zordur denir.
Şimdi öyle bir dans ediyor ki...
Ben de hayretler içindeyim.
Videonun altına yapılan yorumlardan biri şu:
“Tanrı, doktorlardan ve Mick Jagger’dan razı olsun.”
Gerçekten çok umut verici bir görüntü...
*
Son zamanlarda 3 kilo almışım... Bu videoyu seyredince dün diyete başladım.
Üç kilo verip bu dansın aynısını yapmazsam ne olayım...
ATATÜRK’ÜN BANA EN BENZEYEN YANINI BULDUM
DÜZENSİZ uyku...
Evet o da benim gibi çok düzensiz bir uyku alışkanlığına sahip.
Ankara Üniversitesi Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100’üncü yılı dolayısıyla çok güzel bir iş yaptı ve onun “Nöbet Defteri”ni tıpkıbasım olarak yayınladı.
Nöbet defteri, yaverlerinin 1 Kasım 1931 ile 10 Kasım 1938 günleri arasında 24 saat içinde yaşadıklarını not ettikleri defter.
İşe orada görüyorum ki Atatürk’ün yatma ve uyanma saatleri çok değişken.
Bazen sabaha karşı 04.00’te uyuyor.
Ertesi gün saat 14.00’te uyanıyor.
Bazen gece 12.00’de yatıp sabah 06.00’da kalkıyor.
ATATÜRK’ÜN ‘NÖBET DEFTERİ’NİN SON SAYFASI
“NÖBET Defteri”nin son sayfası 10 Kasım 1938 günü sona eriyor... Defterde her günün notları 1’den başlayıp numaralanıyor. Yaveri C. Tolgay’ın yazdığı 10 Kasım tarihinin karşısında ise sadece “1” rakamı var. Karşısında ise şu yazılı:
1- Atatürk...
Kayıt düşülen son gün ise 4 Kasım.
“Atatürk saat 8’de uyandılar, dairelerinde istirahat buyurdular. 23’te yattılar.”
Kurtuluş Savaşımızın büyük kahramanının, Cumhuriyetimizin kurucusunun “Nöbet Defteri” işte böyle kapanıyor...
BAKIN SON DEVLET GÖRÜŞMESİ KİMİNLE
Atatürk’ün “Nöbet Defteri”nde en dikkatimi çeken sayfa 13 Ekim 1938 gününe ait.
Yani ölümünden 27 gün önce...
O gün son devlet görüşmesini yapıyor.
Ölüm döşeğinde kabul ettiği kişi ise Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras...
Ölüm döşeği bile onu Türkiye’nin dış politikası ile ilgilenmekten alıkoymamış...
‘WOODSTOCK 50’ MAHKEMEYİ KAZANDI, FESTİVAL YAPILIYOR
Dün Woodstock’un 50’nci yıl konserinin mahkemeye düştüğünü ve hâkimin önümüzdeki günlerde kararını vereceğini yazmıştım. Yazımın çıktığı sabah, yani dün mahkemenin kararı açıklandı.
Festivali düzenlemek isteyenler en önemli mahkemeyi kazandılar ve hemen festivalin yapılacağını açıkladılar.
*
Bu durumda 16-18 Ağustos tarihleri arasında New York’un Watkins Glen bölgesinde Woodstock’un 50’nci yıl kutlama konseri yapılacak. İlk festivalden hayatta kalan babalardan da epey bir isim katılacak.
*
Bunlar iyi haberdi.
Bir de kötü haber var.
Ortada hâlâ 18 milyon dolarlık bir anlaşmazlık var ve mahkeme bu para konusunda karar almadı.
Yani festivali düzenleyenlerin bu finansal sorunu çözüp çözemeyecekleri henüz belli değil.
Paylaş