Paylaş
“Zulüm bir tecavüz ve haksızlıktır.”
Ve Hazreti Ali’den aktardığı şu vecize:
“Zalimin ömrünün gölgesi, bu dünyada kısadır.”
Çok güzel sözler.
Kimse bir şey diyemez.
O zaman bu sözlerin “Adresi kimdir?”
* * *
Liberal yazarların kitapları best seller listelerine pek giremiyor ama Fethullah Gülen’in yeni kitabı “Çizgimizi Hecelerken”* ilk 10’a girdi.
Soru-cevap şeklinde hazırlanan kitabın okunması çok kolay.
“Zulmün ömrü azdır” başlıklı bu bölüm çok dikkatimi çekti.
Çok da güncel buldum.
Hoca, “zulüm gören”den kimi kastettiğini biraz aşağıda açıklıyor.
“Evvela, dinlerinden, dini düşüncelerinden ve mü’mince yaşamalarından ötürü zulme uğrayanlar” diyerek, daha çok inançla ilgili bir zulmü tarif ediyor.
Bunu okuyunca ben de sormadan edemiyorum.
Zalimler dünyası bundan mı ibaret?
Sabahları evlerinden alınıp götürülenler, özel hayatları delik deşik edilenler, yıllardır neyle suçlandıklarını bilmeden içerde yatanlar, cezaevlerinde hayatını kaybedenler, imzasız ihbar mektupları ile hayatları karartılıp intihar edenler...
Bu insanlar “zulüm görenler” kategorisine girmiyor mu?
* * *
Fethullah Hoca’nın kitabını, daha çok bu cemaate yakın insanlar okuyacak.
Umarım şu cümle, benim gibi, onların da yüreğine oturur:
“Çok defa görmüşüzdür ki, Allah, zâlimlerin çevirdikleri dolabı getirip kendi başlarına çevirmektedir.”
Bu cümleyi bir kenara yazın.
Yakın bir gelecekte biz bu cümleyi hatırlayabiliriz.
OKTAY EKŞİ İLE GÜLEN HOCA’NIN ORTAK YANI
SİZE şöyle bir soru sorsam çok
mu absürd kaçar?
“Fethullah Gülen’le Oktay Ekşi arasında ne benzerlik vardır?”
Ne fark vardır diye sorsaydım çok çabuk bulabilirdiniz ama ortak yanlarını bulmak biraz zor.
Fazla uğraştırmadan cevabını ben vereyim.
İkisi de “ben” kelimesini sevmez, “biz” demeyi tercih eder.
Tabii bu bir şaka, ama bu şakayı neden yaptığımı birazdan anlatacağım.
* * *
Bugün Türkiye’de “cemaat” dendiği zaman, insanların aklına cami cemaatinden çok “Gülen cemaati” geliyor.
Peki “Gülen” için “cemaat” ne anlama geliyor?
Kitabın “Şahs-ı manevi” başlıklı bölümünde bu sorunun cevabı var.
“Bu zaman cemaat zamanıdır. Cemaat içinde çok büyük fertler zuhur etse bile onlar, o cemaatten beklenen büyük işleri başaramazlar.
Bu zamanda üst üste yığılmış müterakim meselelerde, hususiyetle de profesyonel ehl-i delalet karşısında muvaffak olabilme, sağlam bir şahs-ı manevi teşkil etmiş heyetlerin plan ve hareketine bağlıdır.”
Gülen “ben” kelimesini sevmiyor.
“Ben demeyip ‘biz’ diyerek, ‘Allah’ım sana kulluk ediyor ve bu konuda yardımı da ancak senden istiyoruz’ şeklinde arz-ı ubudiyette bulunuyoruz.”
“Böyle bir zamanda inananların sürtüşmesi delalettir, tuğyandır ve Allah’ın hakkımızda bir azabıdır. Öyleyse böyle bir zamanda mü’minler, gizli açık düşmanları karşısında onlara mukabele edebilmek, milli bütünlüklerini koruyabilmek için sahih bir cemaat teşkil etmek ve cemaat halinde hareket etmek mecburiyetindedirler.”
Bu cümlede “Böyle bir zamanda” ifadesine takıldım.
Bana, sanki bir “savaş düzeni” varmış gibi gelen bu ifadeyle neyin kastedildiğini merak ettim.
* * *
Gülen bireyin cemaat içindeki değerini anlatmak için şöyle bir örnek veriyor.
Bir taş, tek başına bir şey ifade etmez, ancak bu taş bir kubbede veya duvarda kullanıldığında bir değer meydana getirir.
Bu örnek, benim gibi “Another brick in the wall” şarkısı ile büyüyen Pink Floyd kuşağına çok ters geliyor.
Bizim kuşağımız “Duvarda herhangi bir taş olmaya” isyan etti.
O nedenle, en azından ben, “duvarda veya kubbede her hangi bir taş olmaktan” huzur duyanları anlayamıyorum.
(*) M. Fethullah Gülen: “Çizgimizi Hecelerken”, Prizma 8, Nil Yayınları, 2010
Paylaş