Paylaş
Bakın o gün yayımlanan Hürriyet’te ne yazmışım?
“İsrail’in yaptığı barbarlıkla ilgili bir uluslararası araştırma yapılırsa sonuç ne olur tahmin edebiliyor musunuz?
Ben kendi tahminimi söyleyeyim.
Araştırmadan muhtemelen şöyle bir sonuç çıkar:
“İsrail’in yaptığı saldırı, ‘aşırı şiddet kullanmaktır’, o nedenle İsrail’i şiddetle kınıyoruz.
Ancak...”
Evet çok büyük bir ihtimalle bu rapor “Ancak” diye devam edecek ve Mavi Marmara gemisindekilerin yaptıklarının da ‘Bu sonucun oluşmasına yardım ettiği’ vurgulanacak.”
* * *
Birleşmiş Milletler’ce bu olayı incelemek üzere kurulan kurulun raporundan ne çıktı?
Aşağı yukarı aynı şeyler.
Aynı yazıda şöyle devam etmişim:
“Böyle bir sonucu nasıl değerlendirirsiniz?
‘1-1’ mi?
Yoksa Türkiye açısından ‘3-1’ galibiyet mi?”
* * *
Dün BM tarafından görevlendirilen kurulun açıkladığı sonuçlara baktığımda, bırakın 3-1 galibiyeti; 1-1’i bile göremiyorum.
Evet, İsrail’e “Sen de aşırı şiddet kullanmışsın” denmiş ama arkasından eline öyle bir silah verilmiş ki bundan böyle tepe tepe kullanır.
Ne diyor rapor?
“Gazze ablukası meşrudur...”
Hadi biz bir aldık, bir verdik; peki Gazze?
Bana göre en büyük kaybeden o.
İsrail bundan böyle ablukayı delmeye kalkanın burnuna o kararı dayar.
Tabii arkasından da silahını...
* * *
O günlerde bir de şunu yazmışım:
“Mavi Marmara gemisinde çekilip, gururla basına verilen, yüzü gözü kan içindeki İsrail askeri fotoğrafları uluslararası bir incelemede Türkiye’nin aleyhine kullanılacak şeylerdir.”
Buyurun sonucu ortada...
O günkü düşüncemi aynen tekrarlıyorum. Bu olayda hem Türkiye hem de İsrail kaybetmiştir.
Düşünün, Ortadoğu’da özgür seçim yapan sadece 2 demokratik ülke var ve birbirleriyle ilişkileri neredeyse sıfıra indirmişler.
Ya IHH?
Bence o da kaybetti.
Çünkü raporda IHH’den ‘Pek makbul bir teşkilat’ olarak söz edilmiyor.
Rapora gelince.. Öyle çok küçümsemeyin. Siz yok saysanız da o artık, bir Birleşmiş Milletler belgesi.
HOCA NE DEMİŞTİ HATIRLADINIZ MI?
O günlerin gazetelerine baktığımda çok ilginç şeyler görüyorum.
BİRİNCİSİ; Fethullah Gülen’in, Mavi Marmara olayı ile ilgili çıkışı.
“Fethullah Hoca’nın açıklaması 3 başlık altında toplanmıştı:
İsrailli komandoların yaptığı çirkin bir şeydi.
IHH’NİN politik amacı olup olmadığı bilinemezdi. Gemide çocuk ve kadınların da bulunduğunu dikkate alarak, diplomatik yolları sonuna kadar denemeliydi.
Suçluların bulunması işi, Birleşmiş Milletler’e verilmeliydi.
Demek ki Fethullah Hoca BM raporunda yazılanları daha o günden aynen söylemiş.
Ben de benzer şeyler söylemiştim.
Bir şeyler mi biliyorduk; tüyo mu almıştık? Yooo. O günlerde olaylara duygu değil, mantıkla bakan herkes aynı şeyi görmüş ve Dışişleri gibi ne kendisi büyük beklentilere girmiş ne de toplumu sokmuştu.
ARINÇ “AKLIMIZ BURADA” DEMİŞTİ. ŞİMDİ NEREDE?
O günlerde olaya aynı serinkanlılıkla bakan bir siyasetçi daha vardı.
Hatırlatayım. Başbakan Yardımcısı “Bülent Arınç”, Mavi Marmara gemisi olayı konusunda şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Aklımız burada, gönlümüz Gazze’de.”
Dün Dışişleri Bakanı’nın aşırı tepkili kararlarına baktığım zaman ister istemez şunu düşünüyorum:
Acaba artık “Aklımız da boynuna poşu sarıp, Gazze’ye mi gitti?”
AMA ASIL ŞU CÜMLEYE FENA HALDE TAKILDIM
Yine de dün beni en çok endişelendiren gelişme, alınan kararların 4’üncü maddesiydi. Konuştuğum herkes de aynı kanaatteydi.
“Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestliği için gerekli gördüğü her türlü tedbiri alacaktır.”
Öyle bir cümle ki içinin nasıl doldurulacağını, biraz da ürpererek, endişeyle bekliyorum.
Önümüzdeki tablo şu:
Türkiye, İsrail’in Gazze ablukasını tanımıyor.
Bu durumda bir yardım filosu ablukayı delmeye kalktığında, Türk savaş gemileri ve uçakları mı onları koruyacak? Yani İsrail uçakları ile ‘Dog fight’a mı girecek?
Buna bir de İsrail’in Güney Kıbrıs’la birlikte aynı sularda doğalgaz aramaya başlama kararını eklersek...
Allah korusun, düşünmek bile istemiyorum.
İnşallah paranoyak bir yorum yapıyorumdur ve o cümle, hüsrana uğramış bir dış politikanın amortisörüdür.
Paylaş