Paylaş
Ölen insanlar önümüze sadece rakam olarak geliyor. 6’sı polis 11 şehit...
***
Ne yüzleri var...
Ne kim oldukları.
***
Kimdir, nerede doğmuştur...
Nasıl büyümüştür...
Geride kalanlar kimlerdir...
***
Kendimizi onların yerine koyabileceğimiz bir kimlikleri bile yok.
Sadece sayılar var...
***
Geçen 7 Haziran seçiminden, bu 7 Haziran’a...
Şu kadar insan öldü.
***
“Ateş düştüğü yeri yakar” deyip kendimize bir de kahrolası hafifletici neden bulmuşuz...
Bir adım ötesinin tercümesi de şu: “Bizi yakmayan ateş nereye düşerse düşsün...”
***
Yahu arkadaş...
Sen kimsen, neredeysen...
Hepimize soruyorum.
Sadece rakamlardan oluşan bu çetele hiç mi sarsmıyor seni, beni...
Senin, benim ocağıma düşmeyen, seni, beni yakmayan, sadece başkalarının yuvasını küle çeviren bu ateş üzerinden daha ne kadar vatan-millet nutku çekeceğiz...
Dinleyeceğiz...
***
Şu kamu spotlarınızı biraz da bu insanlar için kullanın yahu...
Hiç olmazsa görelim, hayatını veren vatan evlatlarının yüzlerini...
Görelim ve koyabilelim kendimizi o çocukların yerine...
Geride bıraktıklarının hallerini anlamaya çalışalım.
***
Tamam o ateş bizim evimize düşmese bile... Hiç olmazsa kıvılcımı yaksın ruhumuzda bir sigara yanığı kadar yeri yahu...
UTANMAZLIK VE ARSIZLIK MI YOKSA SİYASİ GERÇEKÇİLİK Mİ
TÜRKİYE, dünya yolsuzluk liginde 2’nci sıraya yükselmiş.
Avrupa’da birinci sıradaymışız.
Vardığımız sonuç nedir?
“İktidar bundan zarar görmez...”
Diploma olayı patlıyor...
Aynı profesör edasıyla veriyoruz yargımızı:
“İktidar bundan zarar görmez...”
3 milyon göçmen yanlış politikalarımız sonucu kapımızı çalmış.
“İktidar bundan zarar görmez...”
İyice arsızlaşıp bunları rahatça telaffuz eder hale mi geldik...
Yoksa bu övünülecek bir alaturka Makyavelizm gerçekçiliği midir.
KANI BOZUK TARTIŞMALARI VE MÜREKKEBİ HENÜZ KURUMAMIŞ BİR MESAJ
ALİ Bayramoğlu, dün Yeni Şafak gazetesindeki yazısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 24 Nisan 2014 günü, yani Ermeni anma gününde yayınladığı mesajı hatırlattı:
“Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir.
Kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmemiz mümkün olacaksa, farklı söylemlerin empati ve hoşgörüyle karşılanması ve bütün taraflardan benzer bir anlayışın beklenmesi tabiidir.
(...) 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz...”
Henüz mürekkebi kurumayan bu mesajın üzerine ayrıca bir yorum yazmak gerekir mi...
L-7575 NUMARALI KARTIMLA BUNA İTİRAZ EDİYORUM
FENERBAHÇE üyesi bazı kişiler, sırf HDP’li diye Celal Doğan’ın üyelikten ihracı için imza toplamışlar.
Bu girişimi yapan arkadaşlar size sesleniyorum:
Cebimde Fenerbahçe Kulübü’nün L-7575 numaralı üyelik kartını taşıyorum.
Bunu kırmızı kart gibi havaya kaldırıp itiraz ediyorum.
Bu yaptığınız ne Fenerbahçeliliğe, ne de bir 21’nci yüzyıl vatandaşına yakışıyor...
Bilin ki, siz kazanırsanız...
Demokrasi için mücadeleler vermiş, başkanı kumpaslarla hapse atılmış bu kulüp kaybedecektir.
PEREİRA
AZİZ Yıldırım’ın Pereira ile devam kararını alkışlıyorum. Fenerbahçe bu yıl ligi ikinci bitirdi. Teknik direktörün ilk yılı... Ona ikinci yılda istediği takımı kurma şansı vermek çok doğru bir karar.
BÜYÜKLERİNİN ELİNİ ÖPMEYİ BİLEN BİR TRUBADUR ŞEF
ONU en iyi anlatan şeylerden biri ünlü gastronomi sanatı dergisi Fool’un 6’ncı sayısında gördüğüm bir fotoğraftı.
Mehmet Gürs, Tire pazarında yaşlı bir kadının elini öperken görülüyordu.
Bütün Anadolu’yu gezip yerel ürünleri keşfediyor. Mikla’da, şarap dışında kullandığı bütün maddeleri Anadolu’dan getirtiyor.
Buraya gelen dünyaca ünlü şeflere Anadolu’yu tanıtıyor.
Trubadur bir şef o...
Bir gezgin şarkıcı...
Bu genç adamı iyi takip edin... İlk sıraları Massimo Bottura gibi çok büyük şeflerin aldığı bu listede 56 numaraya yükselmesi, Türkiye açısından da çok önemli.
Unutmayın... Kültür çağındayız. Bazen bir şef, bir şehri taşıyor.
ŞU 80 NUMARALI MASAYI BİR KENARA YAZIN
BU fotoğraf, geçen hafta salı akşamı Tarlabaşı’ndaki Marmara Oteli’nin tepesinde çekildi. Burası İstanbul’a gelen gurme insanların uğramadan geçmediği Mikla restoranı...
80 numaralı masa, bana göre dünyada manzarası en güzel olan şehir restoranı masası. Arkada oturan benim.
Öndeki ise Türkiye’nin yetiştirdiği en parlak şeflerden biri olan Mehmet Gürs...
Dünyanın en prestijli, şef listelerinden biri, dün öğleden sonra New York’ta açıklandı.
Mehmet Gürs bu listede 56 numaraya yükseldi...
Geçen yıl alt sıralardan girmiş, ama yerimi sağlamlaştırayım diye pek etrafa duyurmamıştı.
Bu yıl 56 numaraya yükseldi.
Paylaş