Paylaş
Benim gibi artık ne ruhen, ne de fiziken öyle bir beklentisi kalmamış eski genel yayın yönetmeninin de içinde vardır o nöbetçi...
Öyle bir gün gelir ki...
“Keşke bu gazeteyi bugün ben yapsaydım” derdi...
Veya benim gibi onu demez de şunu yapar.
İçindeki gazeteyi içinden yapar...
Pazar gecesi öyle bir geceydi işte...
İçimdeki nöbetçi, o gece kendi gazetesini yaptı...
Yaptı da ne yaptı...
Önce şöyle düşündü.
Bugün Türkiye’nin gündemi nedir?
Video kasetleri mi...
Ertesi gün Kabine’nin toplantısı mı...
Tabii ki “Memleketin bunca meselesi varken” diyerek güne başlayan, aynı cümleyle yatağa başını koyanlar için onlardır.
Benim için ise işte bu fotoğraftı...
Anadolu Efes’in EuroLeague şampiyonluğu...
Hani hep “Z kuşağı”nı yakalamak isteyenler var ya...
Dün gece o kuşağın paradigmasını değiştiren bir zafer vardı orada...
Kurtlar Vadisi’ne, kasetlerdeki Kurtlar Vadisi’ne özenenlerin en azından bir bölümü pazar akşamı yeni rol modelini bulmuştur.
Anadolu Efes pazar gecesi büyük ve tarihi bir zafere imza attı.
Avrupa’nın yükselen sporu basketbolda, Avrupa’nın birincisi oldu.
Hem de seyirci desteğinin olmadığı bir salonda...
Vize zorluklarını da yenerek şampiyon oldu.
KAHRAMAN
TEKNİK DİREKTÖR, FREUD VE MİLLİ VE YERLİ BİR KOÇ
Hiç şüphesiz bu şampiyonluğun ilk kahramanı takımın koçu Ergin Ataman...
Küresel bir takımın başındaki “milli ve yerli koç”...
Bir gece önce İngiliz Chelsea futbolda şampiyon olurken, başında Alman bir teknik direktör vardı.
Karşısındaki Manchester United’ın başındaki ise bir İspanyol’du...
Anadolu Efes’in başında ise Ergin Ataman...
Maç sonunda bütün dünyaya seslenmeden önce “Önce Türkçe konuşacağım” diyen bir koç.
Türkçe ilk cümlesini de “Bu kupayı ülkeme ve şehitlerimize armağan ediyorum” diyecek kadar da milli...
Takımını teknik olarak mükemmel yönetmiş ve başarıya taşımış.
Aynı zamanda bu sporun Freud’u...
Bir maç önce sahada fiziken kaybettiği Larkin’i ısrarla sahaya sokarak, final maçında fiziken ve ruhen kazanma sanatını bilen büyük psikiyatr.
Bir gün önce Guardian gazetesi Manchester City Teknik Direktörü Guardiola için “Tabakta bol sos var ama makarna yok” demişti.
Önceki akşam Türk koçun tabağında hem sos vardı hem makarna ve o tabak da Michelin yıldızlı bir şefin tabağıydı.
ALTI TÜRK, DÖRT AMERİKALI, İKİ FRANSIZ VE BİR TÜRK TAKIMI
MÜKEMMEL bir takım vardı... Biliyorum o şom ağızlılar yine diyecek ki...
“Bu Türk takımı mı yani...”
Ben de diyeceğim ki...
Bir gece önce Porto’da Avrupa şampiyonu olan Chelsea ne kadar İngiliz ise bizimki ondan daha da Türk.
Kadroda altı şahane Türk oyuncu var. Dört Amerikalı, iki Fransız, bir Alman, bir Bosnalı, bir Sırp, bir Hırvat var.
Ve tabii ki başında bir Türk koç.
NBA İHRACATÇISI TÜRKİYE’NİN YENİ YOLCUSU: VASİLİJE MİCİC
FINAL Four’un MVP’si...
Yani en değerli oyuncusu...
Reuters’tan EuroLeague internet sitelerine kadar herkes ondan söz ediyor. Çok kritik CSKA maçında faulle oyun dışı kalmış ve büyük risk yaratmıştı.
Bu sezon NBA’de Oklahoma City Thunder’a arkasında Avrupa şampiyonluğu ile gidiyor. Önceki akşam karşısında ise 41 yaşındaki Pau Gasol vardı. NBA’de Lakers gibi bir devle 2 şampiyonluk kupası vardı.
Onun hedefi ise döndüğü ülkesi İspanya’da ilk EuroLeague kupasını almaktı.
NBA’e giden Micic NBA’den dönen Gasol’a o ilk zaferi vermedi.
SHANE LARKİN: MİLLİ TAKIMIN VE SON SANİYELERİN KAHRAMANI
CSKA maçının hüzünlü düş kırıklığı idi. Ama o ruh bozgunluğu ile bile son saniye ribaundu ile maçı etkiledi.
Takımın psikolojik ayarlarını veren büyük oyuncu...
CSKA maçında çok kritik bir anda faullerle oyun dışı kalan Micic final maçından sonra Larkin için şunu söyleyecekti:
“Dürüstçe söylemeliyim ki CSKA maçından dersimi aldım. Maç sonu için bir şeyler bırakmalısın. Bu maçta daha akıllıca oynadım ama şunu söylemeliyim ki bizi Shane bütün maç boyunca diri tuttu, bütün takıma da tebrikler. Büyük iş çıkardık.”
ANADOLU ENDÜSTRİ HOLDİNG VE BAŞKAN TUNCAY ÖZİLHAN
TABİİ ki bu başarının altında bir Türk şirketi var.
Anadolu Endüstri Holding.
Yıllardır sadece Efes takımına değil, bütün Türkiye basketboluna destek verdiler. Türk gençlerine birçok rol modeli geliştirdiler.
Bir zamanlar televizyonda seyrettiğimiz “Beyaz Gölge” filmindeki sokak basketbolunun Türkiye’de de gelişmesine öncülük ettiler... Tabii ki bu milli şirketin başındaki Tuncay Özilhan’ı anmadan da geçemeyeceğim.
Takımın her maçında sahadaydı.
Her maçın sonunda onu oyuncularla ve koçla kucaklaşırken seyrettik. O bir kahraman.
MİLLİ VE YERLİ HAVAYOLUMUZ OLMASAYDI
EUROLEAGUE’in her maçında sahada bir Türk şirketinin adını gördük. Türk Hava Yolları...
EuroLeague’in yılmaz sponsoru.
Bu pandemi döneminde bu lig oynandıysa, bütün şirketler sponsorluğu bırakırken ısrarla bu sporu destekleyen milli bayraklı havayolumuz sayesinde.
Israrla, pandemi yılında bile Avrupa basketbolunu, Efes’i, Fenerbahçe’yi destekleyen bu şirketimize helal olsun. Helal olsun bu vizyona sahip yöneticilerine...
Pazar akşamı Avrupa basketboluna bayrağımızı bir kere daha diktiler. Evet bir günlük nöbetçi genel yayın yönetmeninin manşeti buydu.o lig olmazdı
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş