Paylaş
Türkiye’nin bir bölümü nehrin kenarında...
Hem de hiç küçümsenmeyecek bir bölümü...
Yüzde 50’nin bile üzerindeki bölümü...
* * *
-İşini kaybetmiş gazeteciler...
-Yerinden yurdundan edilmiş memurlar...
-Susturulmuş öğretim üyeleri...
-Her gün Maliye zulmü altında inletilen iş insanları...
-Menfaat havuzlarına alınmayan, girmeyi reddeden şirketler...
-Mahkemelerde süründürülen Silivri mazlumları...
-Ve yüzde 43 oyla inşa edilmiş bir ara rejimin kara propagandası ile kendini yenilmiş, hezimete uğratılmış, ötekileştirilmiş hissettirilen; çocuğu ‘dindar ve kindar bir nesil’ iddiasıyla eğitim ‘gulag’larına gönderilmek istenen veliler...
-Buram buram kadın düşmanlığı kokan “Kadıköy Vapuru” imalarıyla, uyduruk fıtrat fetvaları ile aşağılanan kadınlar...
Türkiye’nin bir bölümü nehrin kenarında...
Olup biteni büyük sessizlik, ama ondan da büyük bir hüzünle izliyor...
12 yıllık bir iktidar nehri önünden akıyor...
Telaşla örtmeye çalıştığı yolsuzluklarla, ceberutluğu ile yarattığı canavarlarla, öcülerle, tıyneti her gün biraz daha ortaya çıkan besleme medyasıyla, menfaat havuzunun başındaki iş insanıyla, toplumun her yanında, her katında yarattığı “Büyük ve Küçük Reis”leriyle, ayakkabı kutularıyla önünden akıyor.
Karanlık bir ara dönemin tortusu bu nehre boşalıyor.
* * *
Temiz müminler de nehrin kenarında sessizce oturuyor.
İtikat sayfasına “Müslüman, vicdanlıdır” cümlesini yazmış Müslüman da izliyor...
* * *
Temiz bir kaynaktan doğan, sonra bir menfaat havuzuna dökülen nehir, şimdi bir başka havuza doğru akıyor...
Bir arıtma ve arındırma havuzuna...
* * *
Nehrin kenarındakiler, içiniz rahat olsun...
Bilin, emin olun, yılmayın, korkmayın, pısmayın...
Saflarınız sandığınızdan büyük ve sık, gücünüz tahmininizden fazladır...
Biliniz ki, gerçek Yeni Türkiye, bu arıtma havuzundan doğacak...
Siz ‘kimsesizlerin kimsesi’yseniz ben de ‘dilsizlerin dili’yim
SAYIN Cumhurbaşkanı, KADEM toplantısında bana seslenerek, foklara gösterdiğim duyarlılığı zulme uğrayan insanlara da gösterip göstermediğimi sormuş.
Holigan bir vicdanım yoktur. Tuttuğum takımın fanatiği değilimdir.
Hem Gazze’deki zulmü görürüm hem de ülkemde, ne yazık ki bazılarının hâlâ dost bilip evinde ağırladığı Sudan kasabının yaptıklarını da görürüm.
Dilim vardır, dili olanların dili olur.
Dilim vardır, dili olmayanların da dilidir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın affına sığınarak, sorusuna tek cümle ile cevap vereceğim:
Siz her fırsatta “kimsesizlerin kimsesi” olduğunuzu söylüyorsunuz.
İzin verin birisi de “dilsizlerin dili” oluversin.
Kimseye zararı olmaz.
Bir de lütfen bir yavru fokun gözlerine bakın...
Benim vasıtamla ne dediğini çok daha iyi anlayacaksınız...
‘Başkanın Bütün Adamları’ndan hangisi en güçlü, hangisi geride
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın yakın çevresinde büyük bir iktidar savaşı başladı.
“All the President’s Men” savaşına dışarıdan bakıldığında görünen durum şöyle:
YALÇIN AKDOĞAN (SARAY KOMİSERİ)
Hükümet içinde “Saray komiseri” olarak çok güçlü konumda.
En gizli toplantılara giriyor. Çözüm sürecinde AKP’nin iki kurucu babasını geriletti. Abdullah Gül’e yakın Beşir Atalay ile partinin kurucu abisi durumundaki Bülent Arınç’ı ekarte ederek sürecin başına geçti.
YİĞİT BULUT (SARAY’IN YAKUP CEMİL’İ)
“Saray’ın tetikçi gerillası” durumunda. Ali Babacan’a karşı yürütülen sinsi kampanyanın perde arkasında onun olduğu söyleniyor.
Star gazetesindeki son operasyonda, başlama vuruşunu onun emrindeki ‘trol müfrezeleri’ yaptı.
EFKAN ALA (SARAY’IN DARBELİ MATKABI)
17 Aralık ve 25 Aralık taarruzuna karşı savunma hattını o kurdu. Savunma başarılı olunca, taarruz harekâtını da o yönetti ve başarılı oldu. Hâlâ “Saray’ın, hükümet içindeki” en güçlü iki adamından biri.
HAKAN FİDAN (SARAY’IN KARA KUTUSU)
Saray’ın en güçlü adamı hâlâ o. FBI’ı kuran G. Edgar Hoover kadar kudretli. Görev emri hem büyük, hem de büyük yerden. Ortadoğu tipi bir “Başkanlık rejiminin” oluşturulma sürecinde en etkili görevi o yerine getiriyor.
MUSTAFA KARAALİOĞLU (SARAY’IN HASAN HEYKEL’İ)
Saray’ın medyadaki en güvenilen ismiydi. İktidar medyasındaki lakabı “Genel yayın yönetmenlerinin genel yayın yönetmeniydi”. Yani bir nevi “Capo di tutti capi”...
Görevden alınması sürpriz oldu.
Saray’ın nasıl ikna edildiği o mahallenin en merak edilen sorusu.
Tenzili rütbe mi olduğu yoksa terfi mi edeceği henüz belli değil.
Paylaş