Paylaş
Türk ordusunun şerefli bir deniz kurmay albayıydı.
Birinci sıradan amiral olmasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Kalleş bir kumpasla, bir 22 Ağustos günü tutukladılar.
16 yıl hapse mahkûm ettiler.
Hapiste kahrından öldü...
Dosyası kapandı...
Bu bilgiyi dünkü Yılmaz Özdil’in yazısından aldım.
***
Her zamanki harika ayrıntıcılığı ile bize bir başka bilgi daha verdi.
Merhum albayın avukatı ve ailesi büyük bir mücadele sonunda tekrar ve adil biçimde yargılanması yolunu açmışlar...
Murat Albay’ına ailesi ve avukatı...
Helal olsun size...
Helal olsun arkadaş...
Biz eğer Türk’sek...
Eğer içimizde bu şerefli orduya birazcık vefa ve minnet duygusu kaldıysa...
İçimizde hâlâ bir gram vicdan denen şey varsa...
Bu alçak komplolar sonunda hayatlarını, onurlarını, rütbelerini, her şeylerini kaybetmiş bu insanların dosyasını kapattırmamalıyız.
***
İntikam ve rövanş değil anlatmaya çalıştığım şey.
Hatta diyorum ki, bırak haksızlığı haksızlığı yapanın yanına kalsın...
Biliyorum ki, böylesine ağır bir vicdan yükü kimsenin yanına kalmaz.
“Bırak” diyorum o yüzden, “Kapat o karanlık adamın dosyasını...”
Bırak o altından kalkamayacağı hesabı önce kendine, sonra da Allah’a versin.
Benim derdim haksızlığa uğrayanla...
Onun dosyası kapatılmasın, ona yapılan haksızlık, vicdanımızdaki borç hanesine yazılmasın.
***
Ey devletim...
Geçen yıl Ahmet Kaya’ya devlet hoyratlığının borcunu görkemli bir törenle ödediysen eğer...
Ve bizler de yüreğimizden gelerek bunu alkışladıysak...
Sana sesleniyorum ey gönlü yüce Türk devleti... Ey Cumhur’un bugünkü başı...
Sanadır bu iade-i itibar dilekçesi...
Bu haksızılğı da aynı yerde, aynı protokolle, aynı vicdanla, aynı görkemle temizle.
O şerefli subayların, haksızlığa uğramış insanların, Tatar yarbayların, yalnızlığına terk edilmiş Okkırların, Ergenekon ve Balyoz şehitlerinin, oradan sırtlarında bir onur enkazı ile çıkan gazilerin, hepsinin rütbelerini, şereflerini iade etmek, tarumar edilmiş duygularını tamir etmek senin birinci görevindir.
Senden bu büyük devlet törenini bekliyoruz...
Ahmet Kaya’ya gösterdiğin şefkati, Cumhuriyet ordusunun bu sivil ve askeri neferlerinden esirgeme...
MHP milletvekilinin sorusuna cevabı ‘bir kısım cumhur’ verdi
MHP milletvekili Lütfü Türkkan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sormuş:
“Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın 1000 odası ne için kullanılacak?”
Başbakan’ın bu soruya cevap vereceğini sanmıyorum ama internette rastladığım bir espri, “bir kısım cumhur”un cevabı bulduğunu gösteriyor:
“Bin odanın beşi Cumhurbaşkanı’na, 995’i korumalara aitmiş...”
Mehmet Barlas haklıymış, 3 arabalık süper güç olmaz
BİR Alman arkadaşım geçenlerde İstanbul’da 4 gün geçirdi. O sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyuna rastlamış. “Saydım tam 24 araba geçti” diyor. Almanya’da Merkel 3 arabadan oluşan bir konvoycukla bir yerden bir yere gidiyormuş. Ben de şaka yaptım. Ünlü bir yazarımız, “Almanya hâlâ kendini süper güç sanıyor” diye yazmıştı. O yazar Mehmet Barlas’tı ve haklıymış. Üç arabalık konvoyla gezen bir başbakandan süper güç çıkar mı Allah aşkına...
Ben böyle bir gizli geçidi başka bir yerde de gördüm
KÜBA’da gezdiğim en ilginç yerlerden biri “Devrim Müzesi”ydi.
Küba’nın eski diktatörü Batista’nın devlet başkanlağı sarayı olarak kullandığı binaya kurulmuştu.
Müzeyi gezerken rehberimiz üst katta küçük bir kapıyı gösterdi.
“Burası Batista’nın gizli geçidi. Devrimciler sarayı bastığında buradan kaçtı” dedi.
Andy Garcia’nın çektiği “Kayıp Şehir” filminde o sahneyi hatırladım.
***
Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili bilgileri okurken en tuhafıma giden ayrıntı, sarayın altında gizli geçitlerin bulunduğu yolundaki ayrıntılardı.
Demokratik bir ülkede Cumhurbaşkanlığı sarayının altındaki gizli geçitler niye yapılır.
Sığınağı anladım.
Savaş esnasında veya nükleer bir saldırıda kaçıp sığınmak için böyle yerler yapılır.
Ama gizli geçit niye.
Cumhurbaşkanı kimden kaçacak.
***
Burkina Faso veya Ukrayna usulü bir halk ayaklanmasından mı...
Türkiye’de böyle bir gelenek yok.
Askeri darbeden mi...
Bırakın darbe yapmayı, savaş yapacak mecali ve morali kalmamış bir ordu ve komutanlarından kim korkar...
Üstelik bir de ordu kadar güçlü ve rejime muhafız alayı kadar sadık güçlü bir sivil ordu kurmuşsun.
Eee öyleyse bu gizli geçit paranoyası ne...
Paylaş