"ERGENEKON çetesi şeması"na nasıl girdiğim artık iyice anlaşılıyor.
Hani daha önce size anlattığım o malum "darbe şeması".
Beş üstümde Dinç Bilgin.
Dört üstümde Bekir Coşkun ve Enis Berberoğlu.
Üç üstümde, Fethullah Gülen’in sağ kolu.
İki üstümde Yeni Şafak Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni.
En altta da ben.
Neredeyse Darbecilerin bile paryası.
İşte o belgenin sefaleti yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun önceki gün Mehmet Ali Birand ve Fatih Altaylı’ya konuşmuş.
Bakın Ergenekon Savcısı’nın dosyasına giren o şema için neler diyor:
"Devlet kurumlarının bir işleyişi vardır.O şema da o işleyişin sonucu olarak çıkmıştır.Bir istihbarat gelmiştir.Bu istihbarat, gelen birim tarafından değerlendirilmiştir.Sonra kademe kademe incelenmiştir.En sonunda da bana gelmiştir.Benim hazırladığım bir şema değildir."
* * *
Şimdi geliyorum işin çıldırtan tarafına.
Altaylı soruyor:
"Ama siz şemayı gördünüz."
Müsteşar bu şemayı görmüş ve ne yapmış, buyurun cevabı:
"Tabii ki gördüm. Gördüm ve güldüm. Bana göre saçma bir şemaydı."
Siz hayatınızda böyle bir şey işittiniz mi?
Ülkemizin güvenliğini emanet ettiğimiz en önemli kurumlarımızdan biri, birtakım insanlar hakkındaki "darbecilik" iddialarını içeren bir şemayı, "saçma" bulduğu halde, ülkenin başbakanına ve genelkurmayına iletiyor.
Merak ediyorum, acaba altında "Bu belge saçmadır" diye bir ifade var mıydı?
Olması mümkün mü?
Öyle bir ifade koysanız, adama "Kardeşim madem saçmaydı, bunu bana niye gönderdiniz?" demezler mi?
Bakın sizin o "saçma" dediğiniz belge bugün Ergenekon Savcısı’nın dosyasında duruyor ve kendini "demokrat" ilan etmiş birtakım gazetelerin manşetlerine "Sıra medya yöneticilerinde" diye çıkıyor.
Üstelik güya ismimizi vermeden bütün koordinatlarımızla.
"Büyük bir gazetenin genel yayın yönetmeni" ve "Büyük bir gazetenin Ankara temsilcisi."
Yani ben ve Enis Berberoğlu...
Böylece adımızın hanesine "Darbeci" diye yazılıveriyor.
Ama Allah’ın işine bakın ki, aynı gün bir başka gazetecinin tuttuğu notlarda bu defa "askerin hiç sevmediği" hatta nefret ettiği tipler olarak gösteriliyoruz.
Bu iş bu kadar basit mi?
İnsanların böyle "saçma" denilen belgelerle etiketlenmesi, bu belgeler üzerinden yargılanması doğru mu?
* * *
Atasagun’la karşı karşıya gelseydim şunu soracaktım.
Oturup, sizin veya Başbakan’ın hakkında deli saçması iddialarla dolu imzasız bir ihbar mektubu yazsaydım, sonra bir şema hazırlayıp, adınızı en başına yazsaydım, bu belgeyi de böyle "servise koyacak" mıydınız?
Benim bildiğim MİT’in önüne her gün böyle tonlarca ihbar, bilgi gelir.
Bunların kaçı böyle, saçma sapan olduğu bilindiği halde "servise konuyor?"
Açıkça söylüyorum.
Bu bir skandaldır.
Normal bir demokratik ülkede böyle bir işlem yapılsaydı, bunun hesabı mutlaka sorulurdu.
Bir sözüm de "Andıç" konusunda durmadan bize yüklenen arkadaşlarımıza.
Elinizi vicdanınıza koyun.
Bu da devlet eliyle hazırlanmış bir andıç değil mi?