Mal varlığı mı diyorsun

HAYATTA cevabını en kolay verebileceğim soru nedir biliyor musunuz?

"Mal varlığınız nedir" sorusu.

Çok kolay cevap veririm.

Çünkü mal varlığım belli, onu bana veren kişi de besbelli.

Bu sorunun bana sorulması geri zekálılığın ta kendisidir.

Çünkü bu sorunun cevabı, devletin bütün kayıtlarında mevcut.

Ben genel yayın yönetmeni olarak, kanun gereği mal varlığımı devlete bildirmek zorundayım.

Cevap vermeme gerek yok, çünkü bilirim ki, iktidar partisinin bütün polisleri zaten bu sorunun peşindedir.

Yani "Ertuğrul Özkök bir hata yapsa da, ben de onun ensesine yapışsam" diye.

Üzgünüm, her defasında onları düş kırıklığına uğratırım.

Çünkü ben de bilirim ki, bir hata yaparsam iktidar enseme yapışır.

* * *

Dün Melih Gökçek’in Uğur Dündar’a yaptığı çağrıyı okuyorum.

"Gel seninle mal varlığımızı tartışalım" diyor.

Allah aşkına böyle saçma sapan bir düello daveti olur mu?

Melih Gökçek ekranda bir güzel meydan dayağı yemiş, rakibi onu evire çevire benzetmiş, sırtını yere bastırıp yara bere içinde bırakmış, şimdi o yenilen pehlivan ihtirasıyla Uğur Dündar’a saldırıyor.

"Mal varlığını konuşalım."

Yahu sen ona "Mal varlığı durumumu açma" demişsin.

Uğur Dündar’ın mal varlığı ile ne uğraşıyorsun?

Zaten kanun gereği her yere bildirmiş.

Yaptığı iş, her gün iktidarın bir tarafına iğne batırmak.

Ayağı sürçse üstünden Timur’un filleri geçecek.

Çok iyi bilir ki, mal varlığının tek kuruşu haram olsa, ayağına bastığı iktidarlar onun ümüğüne sarılacak.

Ayrıca kamu işi yapmıyor.

Ona hesap soracak, "Nereden buldun" diyecek biri varsa, o da patronu Aydın Doğan’dır.

O da "Ananın ak sütü gibi helal. İstediğin gibi kullan, vergisini verdim" demiş.

Parayı veren verdim diyor, vergiyi alacak olan Maliye Bakanlığı aldım diyor, nereden buldun diyen yok.

Öyleyse mesele ne?

Peki ya seninki?

Oraya buraya verdiğin milyarlarca dolarlık ihaleler, dağıttığın kömürler...

Seninki kamunun, onunki patronunun babasının malı.

Elmayla armudu aynı sepete mi koyacağız...

Siyaset pespayeleşti.

Melih Gökçek, Ankara’nın çukurlarını, kirlenen havasını, peşkeş çekilen yeşil alanlarını, rant hırsızlıklarını konuşacak yerde, Uğur Dündar’a sarmış.

Yenilen pehlivan, başı kesilmiş tavuk gibi oradan oraya koşuyor.

Arkadaş, senin rakibin Murat Karayalçın.

"Piyaniste ateş etme."

Rakibin Uğur Dündar değil.

Bak, partinin başkanı bile, adaylığını açıklamada elini nedense çabuk tutmuyor.

Neden?

Eğilim yoklaması mı sanıyorsun?

Hayır, senin şımarıklığın.

Onun bile canına tak dedirtmişsin.

Uğur Dündar, 40 yıldır Türk halkının önünde.

Ne kazandıysa bileğinin, zekásının, kabiliyetinin hakkıyla kazanmış.

Bu halk bunca yıldır bu insana bu reytingleri verdiyse bundan büyük "ibra", bundan daha etkileyici aklama olur mu?

Ama bir gün sana "Ne kazandıysan neyle kazandın" diye sorarlarsa, verilecek cevabın var mı?

Seni tanıyorum, o zaman dönüp bu defa bana saracaksın: "Gel mal varlıklarımızı açıklayalım" diyeceksin.

Hay hay, açıklayalım.

Hiç kompleksim yok.

Hatta sana dünyanın bütün bankalarında araştırma yapman için imzalı izin de veririm.

Ama ben kamu yöneticisi değilim.

Bana ne verdiyse patronum verdi.

Yıllardır bürolarımızdan çıkmayan maliye uzmanlarına da sorabilirsin.

Ne buldunuz?

Uğur Dündar’a da patronu ne verdiyse o.

Ya bizden bu cevabı alanlar dönüp sana da sorarlarsa:

Peki sana kim ne verdi?

Belediye başkanı olarak patronun halk.

Peki onlar sana ne verdi?

Cevabını hazırla, ilerde lazım olabilir.

* * *

Diyeceğim artık Uğur Dündar’ı bırak, Murat Karayalçın’a dön.

Rakibin o.

Bizler kamu çalışanı değiliz.

Ama kamu görevi yapıyoruz.

Alnımız ak, hesabını isteyen herkese veririz.

Uğur Dündar, yıllardır Türk kamuoyunun önüne çıkıyor.

Mafyasıyla uğraşıyor, en ceberrut iktidarı ile uğraşıyor, uğurlusuyla uğursuzuyla uğraşıyor.

Bu kadar yıl hiç yara bere almadan ayakta kalmışsa, adres yanlıştır.

Sana tavsiyem şu:

Başka adrese...

Sakın ola ki, gerçek gazetecilerle mal varlığı hesaplaşmasına kalkışma.
Yazarın Tüm Yazıları