ÖNCEKİ akşam Wembley stadyumunda bir kere daha kanıtlandı.
Türkler Barcelona’yı tutuyor.
Kürtlerin Barcelona’yı tutmasını anlıyorum.
Neticede o bir Katalunya takımı ve İspanya’nın bu şehri, kendini İspanyol olarak görmüyor. Peki Türkler, şu an Real Madrid’de 3 Türk oyuncu bulunduğu halde, neden Katalunya takımını tutar? Şundan dolayı mı... - Türkler Malazgirt Savaşı’ndan bu yana, hep azınlıkta olan, yenilenin yanındadır. - İngiltere ile tarihte büyük savaşlarımız oldu, İspanyollarla ise kan davası yaratacak savaşlarımız yok. - Tam aksine hep güçlüden yana olmayı severiz ve Barcelona son yıllarda yenilmez armada. - EN GÜZEL AMA EN DÜŞÜK İHTİMAL: En iyi futbol oynayan takımı tutarız. * * * Önceki akşam, Wembley stadında maçı seyrettiğim locada bulunan Türkler arasında bir anket yapıyoruz. 12 kişiden üçü hariç hepsi Barcelona’yı tutuyordu. Ya ben? Bingo... Bildiniz. Tabii ki Manchester United. Neden? Bir; kalabalıktan farklı olacaksın. İki; çocukluğumdan beri ManU hayranıyım. İngiliz futbolunu ve Premier ligi çok seviyorum. Tabii ki, Allah’ın bana verdiği ilahi misyon burada da devam ediyor. Oy verdiğim parti seçimi kazanamaz, tuttuğum takım kaybeder. Manchester kaybetti. Allah’tan Fenerbahçe var. * * * Şimdi size Wembley’deki Türk locasından bazı sahneler. İKİ MALUM BARÇA: Mehmet Ali Birand ve Hasan Cemal her zaman olduğu gibi, aynı tarafta. İkisi de Barcelona’yı destekliyor. SAKİN HOLİGAN: Keza Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can. O sakin çocuk, locada mütevazı bir holigana dönüşmüştü. - Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu da aynı safta yer alıyor. Zafer Mutlu, ortada görünüyor. Ama gol sevincinden anlaşılıyor ki, içten içe o da Barça... SPONSORUN SEÇİMİ: En şaşırtıcı durum Türk Hava Yolları’nın harika Barcelona ve Manchester United reklamlarını yapan Serdar Erener’de. THY’nin sponsorluğunu yaptığı iki takım arasında tarafsız kalmasını beklerken, bakıyorum fanatik bir Barça... SEVİNCİN GERÇEK NEDENİ: Dikkat ediyorum, Barça gol attıkça en çok sevinen Hasan Cemal oluyor. Wembley locasını, Aslantepe’ye çevirdi. Aramızdan birinin yorumu şu: “Galatasaraylı Hasan Cemal bu yıl ilk defa galibiyeti tadıyor.” - Hepimizin görüşü şu: Hasan Cemal bunun zevkini aldı. Gelecek sezon Barça’nın bütün maçlarını izlerse kimse şaşmasın. Galibiyete susamış insanların hayal gücünün sınırı yoktur. İYİ HABER: Hasan Cemal artık siyaset konuşmayı sevmiyor. Ben ne zaman ağzımı açsam, oradan uzaklaşıyor. KÖTÜ HABER: Yeni bir kitap daha yazıyormuş. Tahmin edin bakalım konusu ne? Yok yok “askeri darbe” değil. “Kürtler 2”. ŞAKA BİR YANA: Birinci Kürtler kitabı çok iyi idi. Umarım bu da aynı kalitede olur. Peki locadaki öteki Manchester United’lı kimdi? Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen. Tabii ne kadar fanatik olursak olalım, kraldan fazla kralcı olacak değildik elbet. Maç sonunda bazı ManU taraftarı bile Barça’yı alkışlıyordu. Bizim locada ise tam bir mutabakat vardı. Hepimiz ayakta Barcelona’yı ve bu olağanüstü “mega show”u alkışlıyorduk. LAKERS SENDROMU MU: Şimdi söyleyeceğimi ise lütfen hasetlik olarak görmeyin. Barcelona bir yıl daha böyle giderse, bundan üç-beş yıl önce LA Lakers NBA’de nasıl antipatik hale geldiyse, futbolda da o olur. Çünkü HEP Barcelona kazanırsa, hem İspanya liginin hem UEFA maçlarının tadı kaçar. O yüzden diyorum ki, acaba UEFA ligine de NBA’deki gibi “draft” sistemi mi getirmek lazım? Yani yeni Messi’leri başka kulüplere de dağıtmak.