Ertuğrul Özkök: Kolej'in başına maydanoz konur mu

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

‘Cat's’ müzikali perdelerini kapatıyormuş. Tam 18 yıl olmuş. Yaratıcısı Andrew Lloyd Weber, ‘‘Kediler artık yaşlandı’’ diyor.

Doğru...

18 yaş, ancak şanslı bir kedinin ulaşabileceği bir hayat durağı.

‘‘Kediler’’ sahneden iniyor, perde kapanıyor.

Tabii hayatımdan ayrılıp giden her kedi gibi, benden bir şeyler alıp götürerek.

Mesela bütün bir 80'li yıllarımı.

Yani benim ‘‘30'larımı.’’

Kendimi en iyi, en hayalperest hissettiğim yaşlarım...

* * *

‘‘Hayal’’ müthiş bir sermayedir.

O sermayeye sahip insanlar da zengindir.

Tıpkı Andrew Lloyd Weber gibi.

Hayatımıza o müthiş ‘‘kadın kedileri’’ sokan dáhi müzizyen gibi.

* * *

Geçen çarşamba akşamı, uzun süreden beri tanımak istediğim iki ‘‘hayalperestle’’ yemek yedim.

Birinin adı Yalçın Çevikel.

ODTÜ mezunu ve 43 yaşında.

Ötekinin adı Güvenç Kılıç. Mülkiyeli

İkisi de Ankara Kolejli.

İsimlerini belki duymadınız. Ama yaptıkları işi mutlaka biliyorsunuzdur.

Onlar, Atatürk Havalimanı'nın yakınındaki ‘‘Mydonose’’ hayal merkezinin kurucuları.

Kolej basket takımının sponsorluğunu almışlar.

Bazı Kolejliler, ‘‘Okulumuzun takımının başına 'maydanoz' kelimesi konur mu?’’ diye sitem etmişler.

Onlar da üzülüyorlar.

‘‘Üzülmeyin’’ dedim.

‘‘Chicago’’ basket takımının sonuna ben diyeyim ‘‘öküz’’, siz deyin ‘‘boğa’’ kelimesi konabiliyorsa, Kolej'in başına neden ‘‘maydanoz’’ kelimesi konmasın.

* * *

Sonra sıra ortak ihtisasımıza geliyor.

Yani ‘‘hayallere’’, ‘‘hayalperestliğe...’’

David Copperfield bitti. Şimdi onlar yeni bir ihtirasın peşindeler.

‘‘Sultan's of Dance’’ adlı bir müzikal hazırlıyorlarmış.

Senaryoyu Yılmaz Erdoğan yazmış.

Sahneye, ağabeyi Mustafa Erdoğan koyuyormuş.

Şimdi sıkı durun.

Oyun, 2001 yılının Şubat ayında perdelerini açacak.

Ama daha şimdiden 65 kişilik bir grup çalışmaya başlamış.

Türkiye'nin her yerinden dansçılar seçilmiş.

Haftada 6 gün, günde 8 saat çalışıyorlarmış.

Özel diyetisyenler, fitness hocaları tutulmuş.

Her gün 1.5 saatlerini fitness salonunda geçiriyorlarmış.

Bu bir yıl ve bütün oyun süresince bu diyet ve spor programı uygulanacakmış.

Sahnenin dijital teknolojisi için, dünyanın en uzman kuruluşu ‘‘Silicon Graphics’’ ile anlaşıyorlarmış.

Olay Ağrı Dağı'ndan başlayıp, Karadeniz kıyılarına kadar uzanacakmış.

Ünlü ‘‘top dance’’ hocaları getireceklermiş.

Karadeniz danslarını ‘‘top dance’’ teknikleriyle kuvvetlendireceklermiş.

Düşünün...

100 kişilik bir dans grubu, müthiş bir müzik eşliğinde Karadeniz danslarını yapıyor.

Oyunun bir bölümünde 70 kişilik bir davul grubu sahneye çıkacakmış.

* * *

‘‘Hedefimiz bu oyunu Broadway'de sahnelemek’’ diyorlar.

Hayalleri küreselleşmiş.

En büyük desteği, bir başka hayal sermayesinden görüyorlarmış.

Turizm Bakanı Erkan Mumcu'dan...

* * *

Ama büyük hayallerin, gerçeklerle buluştuğu bir kavşak vardır.

Büyük hayal, büyük risk taşır.

‘‘Çok para kaybedebilirsiniz’’ diyorum.

‘‘Olabilir, ama kaybetmeyeceğiz’’ cevabını veriyorlar.

Bu sözler bana bir şeyleri hatırlatıyor.

70'li yıllarımdaki bir şeyi.

Yani kedilerimin daha küçücük olduğu, hatta henüz doğmadığı yıllardaki bir şeyi.

Miloş Forman'ın ‘‘Guguk Kuşu’’ filmindeki o unutamadığım sahneyi.

Jack Nicholson, okul hastanesindeki küp gibi ağır çeşmeyi kaldırmak için öteki hastalarla iddiaya girer.

O ‘‘Kaldırırım’’ der.

Ötekiler ise ‘‘Kaldıramazsın!’’

* * *

Ve dener. Yüzü kıpkırımızı olur, takallüs eder. Boyun kasları patlayacakmış gibi şişer.

Ama kaldıramaz.

Bütün hastalar iddiayı kazanmanın verdiği keyifle gülmeye başlarlar.

Jack ise onlara acıyan bir ifadeyle bakar.

Ve ağzından şu cümle dökülür:

‘‘Ben hiç olmazsa denedim...’’

* * *

Bütün bunlar gerçekleşirken, irikıyım, insan azmanı Kızılderili hasta, dilsiz bir edayla ve hiçbir tepki vermeden olupbiteni izler.

Filmin sonunda Jack ölür.

İrikıyım Kızılderili ise Jack'in kaldıramadığı çeşmeyi yerinden sökerek, pencerenin demir parmaklıklarına fırlatır.

Parmaklıklar kırılır.

Kızılderili hastaneden kaçar.

Bir daha geri de dönmez.

* * *

Kıssadan hisse...

Kediler 18 yaşında yaşlanır.

Kolej'in başına maydanoz konur.

Ve denemek özgürleştirir.

Yazarın Tüm Yazıları