Kendi tarih falımı açıyorum

BENİM gibi yapın.

Çocuklarınıza, torunlarınıza bir mektup bırakın.

Haberin Devamı

Yaşınız müsaitse, 15-20 yıl sonrası için kendinize bir mektup yazın.
Bugünün bazı olaylarını alın.
Bir tarafına, günümüzün kudretli isimlerini, astığı astık kestiği kestik figürlerini yazın.
“Şu dağlar var ya, onları ben yarattım” diyenlerini koyun.
Öteki tarafa da bugünün “mağdurlarını”, “yenilmiş, bitmiş, silinmiş” isimlerini yazın.
Sonra 15 yıl sonra kim nerede olacak, tarih kimi nasıl yazacak tahminlerini koyun.

* * *

İsterseniz size yardımcı olayım:
- TARİH SİLİVRİ’Yİ NASIL YAZACAK İleri demokrasinin başlama vuruşu olarak mı?
Yoksa bir zulüm dönemi gibi...
Demokrasinin sıfır yılı mı olarak mı anılacak?
Yoksa bu dönemin adı, Yassıada duruşmalarının, 12 Eylül özel yargılamalarının hanesine mi yazılacak...
Yoksa ikisi birden mi...
- BAVULCULAR İÇİN NE DİYECEK Gelecek, bavulla belge teslim edeni ve alanı, manşetlerinde her belgeyi mutlak gerçekmiş gibi verenleri nasıl hatırlayacak...
Demokrasinin havarileri olarak mı...
Yoksa kolektif bir lincin Salem sakinleri olarak mı...
- KİM SOKAKTA RAHATÇA DOLAŞABİLECEK 15-20 yıl sonra kim sokaklarda daha rahat yürüyecek?
Silivri hâkim ve savcıları mı, yoksa Silivri mahkûmları mı....
- İMRALI TUTANAKLARI İÇİN NE DÜŞÜNÜLECEK İmralı tutanakları Türk basın tarihine nasıl geçecek?
Bir milat olarak mı, yoksa otoriter zihniyetin zirvesi olarak mı...
Bu tutanakların yayınlanmasıyla ilgili tartışmalara karışanlar nasıl hatırlanacak.
Türk basın tarihinin, onur sayfalarına o tutanakları yayınlayanlar mı adını yazdıracak,  yoksa buna “sabotaj” diyenler mi...
- SURİYE’YE BAKINCA NE GÖRECEĞİZ 15-20 yıl sonra Suriye’ye bakınca kim haklı çıkacak?
“Esed” diyenler mi, Yoksa “Esad” diyenler mi...

* * *

Haberin Devamı

Tarihi insanlar yapıyor.
Bazıları yaparken, tarihi de yazdıklarını sanıyor.
Ama o tarihi o insanlar yazmıyor.
Bir düşünün...
Hitler, tarihi yaparken acaba 10 yıl sonra tarihin kendini nasıl yazacağını tahmin edebilmiş miydi?
Allah bazı insanlara, bir dönem için muktedir olma hakkı veriyor.
Ama onun tarihini yazma hakkını başkalarına bahşediyor.

Şişeye koyup denize attığım tahminlerim

Haberin Devamı

BENİM tahminlerim şöyle:
- Tarih Silivri davalarını, Yassıada ve 12 Eylül yargılamalarıyla aynı haneye yazacak.
- Bavulla belge taşıyıp savcılara teslim edenler tarihe adını iyi gazeteciler olarak yazdıramayacak.
- 15-20 yıl sonra Silivri mahkûmları sokakta daha rahat yürüyecekler.
- İmralı tutanaklarının yayınlanması Türk basın tarihinin en önemli olaylarından biri olarak hatırlanacak.
Tabii ki bunun artısı, sabotaj diyenlere değil, yayınlayanlara yazılacak.
- Suriye’de Esad kolay devrilmeyecek. Esad’ın gitmesini kişisel hırsı haline getirenler. Muhaliflere silah yardımını arttıracak.
- Onlar arttırdıkça, Rusya ve İran da rejime silah yardımını arttıracak.
- Çatışmaların boyutu büyüyecek.
- Ne yazık ki ölen insanların sayısı çok daha artacak.
- Ve bu savaşın iki yanındaki hırslı aktörler tarihe iyi geçmeyecek.
Elbette bunların tam aksi de düşünülebilir.
Neticede biz bu dönemin aktörleriyiz.
Yaptıklarımız elimizden çıktı.
Bugünü biz değil, başkaları yazacak.

Haberin Devamı

Beyaz Türklerin en sevdiği koku gülsuyu olabilir mi

- NİŞANTAŞI’nda herhangi bir kadını veya erkeği çevirip “En sevdiğiniz koku hangisidir” diye sorsanız herhalde “Gülsuyu” cevabı alma ihtimaliniz düşüktür.
Küçümsenen bir kokudur gülsuyu.
İngiltere’nin en entelektüel dergilerinden biri olan Intelligent Life son sayısında bir dosya hazırlamış.
Konusu “En iyi koku hangisidir...”
Bazı yazarlara bu soruyu sorup görüşlerini yazmasını istemiş.

* * *

Intelligent Life, Economist grubunca çıkarılan ve burnundan kıl aldırmayan bir dergi.
İlk sıraya koyduğu koku ne biliyor musunuz?
Yabangülü...
Bu arada yabangülünün Latince adının Rosa Canina olduğunu öğrendim.
Yani itburnu...
İkinci sıraya Bacon kokusunu koymuşlar.
Yani domuz salamı.
Onu taze ekmek izliyor.
Bu arada ilginç bir psikolojik araştırma sonucunu veriyorlar.
İnsanlar, taze ekmek kokusu aldıkları fırınların önünde yabancılara daha yardımcı bir hava içinde oluyormuş.
Bir de yağmur kokusunu almışlar.

* * *

Haberin Devamı

Ben de kendi kokularımın bir listesini yaptım.
- Kahve: Yaşanmış bir gecenin sabahında dağınık bir yatakta içilen kahvenin kokusu.
Erkek yanım.
- Sandal ağacı: Hedonist bir dimağın, narsist bir bedenin rayihası.
Hünsa yanım.
- Çam kokusu: Artık hiç geri gelmeyecek bir çocukluğun kalem kutusu:
Çocuk yanım.
- Lime kokusu: Yaz akşamlarına hazırlanma kokusu.
Hayata çağıran yanım.
- Yağmur sonrası toprak: Tabiatın harikulade parfümü.
Ölümü hatırlatan yanım.  
- Lavanta: Hüzünden mi, yoksa neşeden mi olduğunu anlamadığım bir ağlamanın kokusu.
Lunatik yanım.

* * *

Biliyorum bazılarınızın aklına, hiç aklımızdan çıkmayan o film geliyor.
‘Kadın Kokusu’...
Evet o da var.
Ama her erkeğin sadece kendine ait, biricik, tek kişi için hazırlanmış yegâne parfüm.
O da benim tarifsiz yanım...
Bulduğunuzda size hayatı hatırlatan...
Kaybettiğinizde ise ölüm gibi derin bir boşluğu anlatan parfüm.
İsterseniz ona ‘Aşkın kokusu’ da diyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Sevgili Murat, hanedanda başını örten kimse yok mu

HEPSİ de Batılı görünümlü kadınlar.
Etekler dizin üzerinde.
Dün Hürriyet internet sitesinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Osmanlı hanedanının Londra’da yaşayan torunlarıyla çekilmiş fotoğrafına bakınca sizin aklınıza da şu soru geldi mi?
Son 10 yılda Osmanlı hanedanının birçok üyesiyle ilgili fotoğraflar gördük, mülakatlar okuduk.
Osmanlı hanedanından olup da başını örten bir kadına rastlamadım.
Tuhaf bir durum.
Osmanlı hanedanı açılırken, Cumhuriyet örtünüyor...
Belki Osmanlı hanedanı hiç kapanmadı.
Tabii ben bu konunun cahiliyim.
Gördüğümde Murat Bardakçı’ya soracağım.

Yazarın Tüm Yazıları