Kavuniçi mandalina korosu

O akordeon sesini her duyduğumda hep aynı şey olur. Gövdem yerinden kalkmaz, ama içimde küçücük bir asker yürüyüşe geçer.

Nasıl tarif edeyim, hani o arkasında kurma anahtarı olan askerlerden biri.

Sağa doğru üç defa kurup yere bırakınca trampet çala çala yürüyüşe geçer.

O askerin üzerinden üniformasını çıkarıp, yerine bir blucin ve bir tişört giydirin.

Elindeki trampeti alıp yerine bir akordeon verin.

O benim işte.

* * *

Akordeonun hudutları Marsilya'da başlar, İzmir'de sona erer.

Bu müzikli İpek yolunun sonu İzmir'de Asansör'ün bulunduğu sokağa açılır.

Bugün oranın adı, Dario Moreno Sokağı'dır.

Bu hafta Dario Moreno'yu hatırladım.

Genç olanlarınız belki bilmezler. Dario Moreno İzmirli bir müzisyendir.

Ama Fransa'da da çok tanınan bir sanatçıydı.

Bizim gençliğimiz onun ağır aksanlı İzmir Türkçesi'yle söylediği şarkılarla geçti.

Dudağının üzerindeki incecik bıyıkları, tombul yüzü ve kıvırcık saçları ile tam bir Akdeniz senteziydi.

Tabii bir de o şen şakrak gülüşü ile.

* * *

Onu neden mi hatırladım? Çünkü Türkiye'de yeni bir Dario Moreno doğuyor.

Bu defa bir kişi değil, bir grup.

Ada Sefarad.

Sefarad'
ın bu hafta CD'si çıktı.

O CD'de bir şarkı var.

Adı, ‘‘Ne Fark Eder’’.

Radyolar uzun süredir bu şarkıyı çalıyor.

Şarkı çok güzel bir akordeon taksimle başlıyor.

Akordeon taksim olur mu, diye soracaksınız.

Çalanlar bu topraklarda doğup büyümüş insanlarsa oluyor işte.

Şahsi müzik listemin başında bu hafta Sefarad'ın bu şarkısı var.

Şarkıyı koyuyorum. Bir ışık parlıyor, hoop anında İzmir'de Dario Moreno Sokağı'ndayım.

Karşımda asansör. Sokağın iki tarafına mandalina ağaçları dizilmiş.

İki katlı evlerin göbekli demir parmaklıklarının arkasından şarkı sesleri geliyor.

‘‘Bir kadeh daha içsek ne olur

Yak bir sigara ne fark eder

Ne söylesem de gideceksin zaten

Üç beş dakika ne fark eder.’’

Sözlerini Hande Altaylı yazmış.

Müzik anonim.

Yani bestecisi belli değil.

Ama ben kimin bestelediğini çok iyi biliyorum.

Mutlaka Dario Moreno'nun çevresinden birileri bestelemiştir.

Aynı ses rengi, aynı aksan, aynı oryantal cilveler.

* * *

1990'ların sonunda Laçin topluluğunu çok sevmiştim.

Sefarad'ı da o kadar sevdim.

Şöyle tarif edeyim: Dario Moreno ile karışmış bir Laçin.

Akdeniz'in, Trakya'nın, Balkanlar'ın, Makedonya'nın bütün şarkılarını çalıyorlar.

Bir yanda ‘‘Ne Fark Eder’’, arkasından bildiğimiz ‘‘Osman Aga’’ geliyor.

Sokağımız şenleniyor.

Yan taraftaki ağaçlardan kavuniçi bir mandalina korosu yükseliyor.

Burası bizim ‘‘Susam sokağımız’’.

Bütün pencereler açık.

Aşağı doğru yürüyorum ve müzik hiç bitmiyor.

Tıpkı çocukluğumun Akhisar sokakları gibi.

Bayram namazından evimize dönerken tek katlı evlerden gelen o Rumeli şarkıları aklıma geliyor.

Sanki her şey aynı kalmış gibi oluyorum.

* * *

Dario Moreno'
yu yıllar önce kaybetmiştik.

Don Kişot operasında rol almak için giderken İstanbul Limanı'nın merdivenlerine yığılıp kalmıştı.

O gün çok üzülmüştüm. Geriye hatıra olarak sadece benim bildiğim bir sızı kalmıştı.

Bu hafta Sefarad'ı dinlerken şunu hissettim:

Dario Moreno sokağımıza dönüyor.

Susam sokağımız, tıpkı bayramlardaki gibi yeniden şenleniyor.
Yazarın Tüm Yazıları