Karşı mahallede Zekeriya şenlikleri

Haberin Devamı

ZEKERİYA Öz’ün “Darbecilik”le suçlandığını ve yurtdışına kaçtığını öğrendiğim an, İlhan Ağabey’i hatırladım.
21 Mart 2008 sabahını...
Sabaha karşı evine baskın yapan polislerin, onları oraya gönderen şeflerinin, o kararı alan savcıların hoyratlıkları, nobranlıkları, hepimize “Sıra size de gelecek” halli bakışları ve o “Dünyayı biz yarattık” halleri geldi aklıma...


* * *


Bir de 40 saat gözaltında kaldıktan sonra İlhan Selçuk’un, kendisini darbecilikle suçlayan Zekeriya Öz’e tavsiyesini hatırladım.
Ne demişti o gün İlhan Ağabey...
“Bir gün gelir, bu yaptıklanınız bumerang olur, size döner...”


* * *


Aradan sadece 7 yıl geçti...
Döndü işte...
Ey dünün en muktediri Zekeriya kardeşim...
Yakıştı mı şimdi sana pılıyı pırtıyı toplayıp kaçmak...
Yakıştı mı o posbıyığa...
Hatırladın mı şimdi İlhan Ağabeyimizi... Gözaltına alınacağını bildiği halde kaçmayan o yiğit insanı...


* * *

Haberin Devamı


Alıp götürdünüz...
Ne darbeciliği kaldı, ne demokrasi düşmanlığı...
Telefonda arkadaşı ile yaptığı mahrem bir şakayı bile, anında sızdırdınız medyalarınıza.
Ağızlarının suyu epey aktı o günlerde, zevkten ve şehvetten...
Şimdi en büyük dayağı, eski partnerinizden, çamurlarda birlikte kirlendiğiniz o havuz medyasından yiyorsunuz.


* * *


Şimdi bakıyorum, öküz ölmüş, birlikte yürünen o kumpas yolları ayrılmış.
Eskiden birlikte kumpas kurarlardı...
Şimdi birbirlerine karşı kumpas kuruyorlar.
“Eski Zekeriya evinde” matem var, “yeni Zekeriya evinde” ise “yakalama şenlikleri” düzenleniyor.

Zekeriya şenliklerinin şuursuz şölencisi hiç şunu düşündün mü

-Savcıları bu kadar emir kulu haline getirirseniz...
-Adaleti bu kadar militanlaştırırsanız...
-“Darbecilik” kelimesini bu kadar ayak altına düşürürseniz...
-“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” fiilini bu kadar kolay telaffuz ederseniz...
-Hele hele “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak, görevlerini yapmasını kısmen
veya tamamen engellemeye teşebbüs”
suçlamasını bu kadar keyfi hale getirirseniz...


* * *

Haberin Devamı


Yarın başkaları, sıra kendilerine geldiğinde, kaldırılan bu keyfilik toplarına hangi röveşataları çakar, hiç düşündün mü...
Herkesin herkesi bu kadar kolay ve keyfi biçimde “darbeci” diye suçlayabildiği bir ülkede, başkaları bu cümleleri nasıl yorumlar...
Sordunuz mu bu soruyu hiç kendi kendinize...


* * *


Dünün Zekeriya’sı, pazarı pazartesiye
bağlayan gece yarısı
Ermenistan’a kaçtı...
Sence yarının Zekeriyaları nereye kaçar...


* * *


Eğer ülkemizi seviyorsak, bu ülkeye demokrasinin gelmesini istiyorsak, yargıda bu “Zekeriya dönemini” kapatmalıyız.

İkisi de istiyor, ikisi de elinden geleni yapıyorsa, neden olmuyor

-Şuna bütün kalbimle inanıyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu, bir koalisyon hükümetinin kurulmasını samimi olarak istiyor ve elinden geleni yapıyor.


* * *

Haberin Devamı


-Şuna da bütün kalbimle inanıyorum.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da bir koalisyon hükümetinin kurulmasını samimi olarak istiyor ve elinden geleni yapıyor.


* * *


-İkisinin aldığı oyları topluyorum, yüzde 66...
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde, 1961 seçimlerinden sonra kurulan CHP-AP koalisyonu dışında böyle ezici bir çoğunluk yok.


* * *


-İkisinin Meclis’teki sandalyelerini topluyorum. 390 ediyor...
Anayasa’yı referanduma götürmeden değiştirebilecek bir çoğunluk bu...
-Bir tarafa da şunu yazıyorum:
Ülkemizin, belki de tarihindeki en büyük iç ve dış saldırıya maruz kaldığı şu dönemde, bizden beklenen “vatanseverlik”, “milli dayanışma” “fedakârlık” neden Meclis çatısı altındaki partilerden de istenmiyor...


* * *

Haberin Devamı


-İki lider de samimi olarak istiyor ve elinden geleni yapıyorsa, niye olmuyor...


* * *


-Cevabı basit...
Çünkü ikincisinin elinden gelmeyen bazı şeyler var...


* * *


-İleride ülkenin tarihi yazılırken, vatan siyasetçilerden fedakârlık ve görev beklerken, ülkenin başbakanın ayağına kimlerin pranga taktığına da bakılacak...
Ve hüküm verilecek.

95 yaşındaki erkek 30 yaşındaki seks gücüne sahip olabilir mi

GEÇEN pazar Ayşe Arman’ın Yogi Kazım’la yaptığı mülakat, Hürriyet barına bomba gibi düştü. Tabii en büyük tartışma, 95 yaşındaki Yogi Kazım’ın şu sözleriydi: “Hâlâ 30 yaşımdaki seks gücüm neyse bugün de ona sahibim...”
Ben en saf halimle, “Böyle bir şey mümkün mü” diye sordum.
Sebati Karakurt, en Sebastian haliyle cevap verdi:
“Tabii ki mümkün...”
Ben “Nasıl yani” diye sorunca, Sebati’nin cevabı şu oldu:
“Adamın seks hayatı 30 yaşında bitmişse, o durumunu bugün de koruyor demektir...”
Bak işte bu cevap bana makul göründü ve rahatlattı...

Yazarın Tüm Yazıları