Kadın bedeni kaç yaşında istemez

Haberin Devamı

1-METROYA girerken dağıtılan bedava gazetenin manşetinde harika bir kadın fotoğrafı var.
Üzerindeki beyaz bir tişört, altında bir blucin ile sıradan bir 21’inci yüzyıl genç kadını gibi duruyor.
Geriye doğru yatarak hafif bir yay hareketi yapmış...
Yukarı çekilen tişörtünün altından gencecik bir kız karnı görünüyor...
Her şeyinden belli ki bu kadın hem haz duygularıyla, hem bedeni ile hayatının en güzel yıllarına giriyor...
* * *
Oysa durum farklı...
Dünyanın en ünlü mankeni Gisele Bündchen 34 yaşında podyumlara veda ediyor.
Ayrılık gerekçesi ise şu:
“Vücudum mankenliği bırakmamı istiyor...”


* * *


Dünkü Hürriyet’in birinci sayfasında, bu haberin üzerinde bir başka haber daha var.
Bilim insanlarına göre 60 yaşındaki bir insan artık orta yaşlı sayılıyormuş.
Metro Greenwich istasyonuna gelince, işte bu orta yaş grubuna mensup bir kalabalık iniyor ve ilerideki dev binaya doğru ilerliyor....
Burası Londra’nın O2 Arena’sı...
Biraz sonra hayatımızı derinden etkilemiş iki insanın birlikte vereceği konseri izleyeceğiz...
Biri 64 yaşında...
Sting...
“Fragile” ve daha onlarca şarkıyı ruhumuza emanet bırakan harika adam.
Paul Simon...
Taa 1960’ların sonunda “Mrs. Robinson” şarkısıyla delikanlılık hayallerimize fena halde giren...
Ve bir daha hiç çıkmayan şahane adam...
74 yaşında...
İkisi de hayatlarında en iyi bildikleri işi büyük bir performansla yapmaya devam ediyor.


* * *

Haberin Devamı


Ağzına kadar dolu salonda 15 bine yakın insan var...
Yaş ortalaması neredeyse 45’in üzerinde...
Hayatımda dinlediğim en güzel konserlerden biri, içimdeki bu tuhaf çelişki ile başlıyor...
İnsan en iyi bildiği işi kaç yaşına kadar yapabilir...


* * *


Sahnedeki iki adam “Ayakta durabildiği sürece” diyor...
34 yaşındaki genç kadın ise yay gibi gerilmiş, dipdiri bir bedenle “Vücudum artık istemiyor” diyor...

Kadın bedeni kaç yaşında istemez


2-Görünce inandım, bu adam 16 saat durmadan sevişebilir


- Paul Simon ve Sting gibi iki harika müzisyeni bir araya getirmek çok iyi bir fikir.
- Aslında çok farklı olan sesleri, birbirini tamamlamış.
- Repertuvar, başka konserlerde görmediğimiz bir özelliğe sahipti.
Üç saat süren konserde, ben dahil salondakilerin çoğunun ezbere bildiği 36 şarkı söylediler.
- Sting 63 yaşında ama stretch tişört giyebilecek ve çok iyi taşıyabilecek kadar fit.
On dokuzuncu yüzyıl gemicilerini hatırlatan sakal çok iyi gitmiş.
- Onun için, “16 saat durmadan sevişen adam” deniyordu, inandım, bu adam kesin sevişebilir...
63 yaşında hâlâ yapabilir mi diye sorarsanız...
Vallahi hâlâ yapabilir... En azından o havayı veriyor.
- Paul Simon 73 yaşında. Kısa boylu ve geniş bir gövdesi var.
Ama iyi pazu yapmış.
- 16 kişiden oluşan orkestra, abartmıyorum, bugüne kadar bir konserde gördüklerimin en iyisiydi...
- Paul Simon, “Sound of Silence” dışında bildiğimiz bütün şarkılarını söyledi.
En büyük alkışı ise “Graceland” albümünden söylediği “Call me Al” ile aldı.
- Benim nirvana anlarım ise Sting, “Fragile”ı, Paul Simon “Me and Julio down by the schoolyard” ve “Homeward bound”u söylerkendi...
- Final muhteşemdi.
Önce birlikte Police döneminin efsane şarkısı “Every breath you take”i söylediler.
Eminim onunla birlikte bütün salon, içine çektiği her nefese şükrediyordu o an.
Bense, kim bilir kaç bininci defa, Ülkü Tamer’in o harika dizesini hayal ediyordum:
“İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür...”
- Ve en son olarak “Bridge over troubled water” başladı.
Önce Sting aldı... Üst seslerde sanki biraz zorlandı.
Sonra Paul Simon girdi...
- Konser biterken eminim herkes aynı şeyi düşünüyordu.
Orada olmak büyük bir şanstı.
Çünkü böyle bir ikiliyi bir araya getirmek, bu ahengi, bu ortak haz mazisini, bu kaliteyi, bu sempatikliği, tabii ki hepimizin ezbere bildiği bu müzikleri bir araya getirmek çok zordu...

Haberin Devamı


3-Şımarık zengin çocuğu iyi bir insan olabilir mi


FİLM bittiğinde, salonda bir alkış patladı.
Ben de aynı duygu kalabalığı içindeydim.
Bir yandan gözyaşımı siliyor, bir yandan bitiş müziğini dinliyordum.
Ayna, “Ölünce sevemezsem seni” şarkısını söylüyordu...


* * *


Abdullah Oğuz’un modern Yeşilçam tarzı “Senden Bana Kalan” filminin gala gösterimi işte bu alkışla bitti.
Filmi çok sevdim...
Niye çok sevdim kısa cümlelerle anlatayım:
- Çünkü Türkiye değildi... Türkiye’de değildi...
Ama hepimizin içindeki, özlediğimiz Türkiye’de çekilmişti bu film...
- Adatepe ve Ayvalık’ta bir İtalyan kasabasını andıran dekorlarda çekilmişti.
- İnsanlar moderndi...
- Klişeleri kırıyordu.
- Genç delikanlılar köyde küpelerle gezebiliyor, kızlarla konuşabiliyorlardı.
- Kötü gibi görünen zengin çocuklarının içinden de çok iyi bir insanın çıkabileceğini anlatıyordu.
- Yoksul köylü kızlarının içinde çok modern ve tutkulu bir insanın olabileceğini anlatıyordu.
- Yalan, dolan, iftira, kötülük, kumpas, yolsuzluk, ayakkabı kutusu ile giderek tefessüh eden bir ülkede, hâlâ temiz kalan şeylerin bulunduğunu anlatıyordu.
- İnanç sömürüsünün zerresi yoktu...
- Ve finalde o olağanüstü Ayna şarkısı vardı.

Haberin Devamı


4-İnanç karaborsacısından kaçmak istiyorsanız gidip bu filme sığının


TÜRKİYE’nin katı gerçekleri sizi bitap düşürdüyse, bu sevgi dolu küçücük hayal adasına sığının...
Ayakkabı kutusu bezirgânlarını, inanç karaborsacılarını, despot kibir örtüsünü kaldırdığınız zaman altından nasıl güzel bir Türkiye’nin çıktığını göreceksiniz...
- Teşekkürler Abdullah Oğuz bu güzel oyun için...
- Teşekkürler Neslihan Atagül o hayat dolu, tutkulu, iyilik meleği harika köy kızı için...
- Teşekkürler Ekin Koç insanın iyileşebileceğini ispat eden o zengin çocuk için...
- Ve teşekkürler bu filmin müziğine katkıda bulunan herkes için...


5-Öyle hissediyorum ki bu yaz bu şarkıyı çok dinleyeceğim

Haberin Devamı


FİLMİN bütün müzikleri güzeldi.
Ama beni en çok finalde Ayna’nın unuttuğumuz o harika şarkısı etkiledi.
“Ölünce sevemezsem seni.”
Öyle hissediyorum ki filmle birlikte yeniden keşfettiğim bu harika şarkıyı bu yaz epey dinleyeceğim...
Spotify’da olmaması çok yazık. Ama YouTube’da bulup dinleyebilirsiniz.
Filmden ayrılırken, grubun 2012’de ölen solisti Cemil Özeren’i düşündüm.
Aşk ve ölüm üzerine bu kadar güzel bir şarkıdan sonra genç yaşta ayrılıp gitmek...
Hayat böyle ve hüzün manevi besin zincirimizin en üstünde yer alan duyulardan biri...

Yazarın Tüm Yazıları