Kabak çekirdekleri

Geçen pazartesi akşamı Taksim Gezi Parkı’ndaki manzara şöyleydi:

Haberin Devamı

Parkın bir tarafında küçük çocuklar çift kale futbol oynuyor.
Biraz ileride yaşça daha büyük gençler aynı şeyi yapıyor.
Parkta çok sayıda aile var.
Yerler kabak çekirdeği kabuklarıyla dolu.
Kabak çekirdeği, ortalama Türk ailesinin yaz geceleri arkasında bıraktığı en belirgin izdir.
Ege’nin kıyı şehirlerinde, kasabalarında çay bahçelerinin en Akdeniz aksesuvarıdır.
Hepimizin hayatının bir parçasıdır.
Eğer Taksim’in zemini bugün kabak çekirdeği kabuklarıyla dolu ise...
Bu demektir ki...
Taksim Gezi Parkı, halka açılmıştır.

***

Peki, kabak çekirdeği kabukları, Taksim’de iki ay önce yaşananların izlerini silebilir mi?
Geçen pazar günü Kanyon’daki D&R mağazasına uğradım.
Bir şey dikkatimi çekti.
Gezi olaylarını anlatan kitaplara özel bir bölüm ayırmışlar.
Saydım, tam 16 kitap vardı.
Orada olmayanları da dikkate alırsanız, olayların üzerinden iki ay geçmeden 20’den fazla kitabın yayınlandığını görürsünüz.
Tempo dergisi iki özel sayı yaptı ve ikisi de çok iyi sattı.
Gezi günlerini anlatan, sadece benim bildiğim üç belgesel DVD’si piyasaya çıktı.
Gezi’den geriye, yine sadece benim bildiğim 50’den çok klip kaldı.
Özel olarak bestelenen beş kadar şarkı var.
Başka şarkılardan aranje edilmiş 30’a yakın şarkı biliyorum.
Mizah dergileri özel sayılar yayınladı. Son olarak Penguen’in özel sayısını okudum.
Tabii toplumsal hafızamıza, bir daha çıkmamak üzere kazınan en az 100 tane müthiş slogan var.
Hazırlanan posterlerin sayısını bilemiyorum.
Çekilen fotoğraf ve görüntü malzemesi, yüzlerce albüm ve filmin çıkmasına yol açacak.
Tabii en önemlisi. Geriye beşgenç mezar kaldı. Binlerce de yaralı...
Bu meydanın matematiği ve geometrisi çok kuvvetli...

***

Şimdi aynı soruyu soruyorum.
Taksim Gezi Parkı’ndaki kabak çekirdeği kabukları, bu tarihsel olayın izlerini silebilir mi?
Yukarıda verdiğim rakamlar şunu açıkça ortaya koyuyor.
Asla silemez...
Hele hele bu ülkenin savcısı, sokaklara çıkan gençler hakkında 17 yıla varan iddianameler hazırlar, mahkemeler bunları kabul ederse...
Bilin ki, o izler daha da derinleşecektir.

***

Dünya siyasetinin reytingi en yüksek meydanlarına bakarsanız...
Birincisi Bastille’dir...
Hiç unutulmadı.
1968’in Saint Michel meydanını tarihten kimse silemez.
Daha yakınlarda Pekin’in Tiananmen Meydanı var.
Tankın önüne dikilmiş gencin fotoğrafı, genç isyanların ikonası olarak hepimizin hafızasında capcanlı duruyor.
Tahrir şimdiden tarihteki yerini aldı.
Adeviye de alacak...
Tabii ki Taksim Gezi Parkı, bütün dünyanın hafızasına girdi.
Hem de çok farklı biçimde girdi.
Hayranlık verici zekâsı ile girdi.
O zekânın ürünü olan genç bir mizahla girdi.
Yine o zekânın ürünü olan, yepyeni ve genç bir siyasi duruş ve dille girdi.
Cesaretiyle ve farklı duruşuyla girdi...
Ve gerisinde, bütün dünyaya yayılan bir hayranlık bıraktı.
Tarihte Müslüman bir ülkeden çıkan en etkileyici hareket oldu...

***

Netice...
O parka çiçekler dikilebilir.
Sembolik mezar taşları sökülebilir.
Sloganlar silinebilir.
Her yeri kabak çekirdeği kabukları kaplayabilir.
Ama, hiçbir güç, Taksim Gezi direnişinin, Türkiye ve bütün dünyaya bıraktığı hayranlık verici derin izleri silemez...
Bugün Bastille zindanları yok...
Ama meydanın adı bütün dünyanın hafızasında aynen duruyor.
Taksim Gezi, üç ay öncesine kadar sadece bir park ismiydi.
Bugün Türk sosyal, kültürel ve siyasi hayatının en hayranlık verici hareketinin adıdır.
Taksim sonrası Türkiye, Taksim öncesi Türkiye olamaz...
Olmayacaktır...

Yazarın Tüm Yazıları