Ertuğrul Özkök: Jan Garbarek'li bir tanışma gecesi

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

TÜRK ekonomisi önceki akşam tarihi bir gününü yaşadı. İş Bankası genel merkezini resmen Ankara'dan İstanbul'a taşıdı.

Böylece Türkiye'nin en büyük bankası artık İstanbullu oldu.

Önceki akşam bankanın yeni binasının açılışı ve İstanbul'a taşınması için düzenlenen geceye katıldım.

EN GÜZEL BAYRAK

Davetlileri kapıda Genel Müdür Ersin Özince ile Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karagöz ve eşleri karşıladı.

İş Bankası'nın yaptırdığı üç gökdelen, İstanbul'un en yüksek ve en görkemli binaları.

Binaların tarzı bana New York'un 1900'lü yılların başındaki gökdelen mimarisini hatırlattı.

Ortadaki binanın tepesine, şu ana kadar Türkiye'de gördüğüm en güzel Türk bayrağı çekilmiş.

Bayrağın direği tam anlamıyla Amerikan esprisine göre yapılmış.

Yani ülkenin kendine güvenini ve bir sembol olarak bayrağın temsil gücünü çok iyi veriyor.

Türkiye'de büyük şirketler nedense bayrak çektikleri direklerin estetiğine ve görüntüsüne önem vermiyorlar.

Bina bir teknoloji harikası.

Üç bina bir koridorla birbirine bağlanmış. Bu koridor, ortadaki binada çok geniş ve yüksek bir galeryaya açılıyor.

Konserden sonra bu koridoru baştan sona yürüdük. Başımızın iki metre üstünden geçen mor renkli bir lazer ışını bir uçtan ötekine uzanıyordu.

Koridor çok güzel aydınlatılmıştı. İnsana ultra modern bir gece kulübünde bulunduğu hissini veriyordu.

BAYAR'IN SÖZÜ

İş Bankası reklam ajansını değiştirdi.

Yeni kurulan Total Ajansı bu taşınma için güzel bir film hazırlamış.

Film Türkiye'nin Doğu kesimlerinden manzaralarla başlıyor. ‘‘İyi geceler Şanlıurfa’’ diye başlayan bu görüntüler Türkiye'yi baştan sona kat edip İstanbul'daki yeni binaya geliyor.

Filmin müziğini ünlü tenor saksofoncu Jan Garbarek hazırlamış.

Daha doğrusu hazırladıkları filmi Garbarek'e göndermişler. O da parçalarından birini bu filme göre yeniden düzenlemiş.

Filmi izlerken bankanın kurucusu Celal Bayar'ın sözünü düşündüm.

Bayar, ‘‘Demiryolu nereye gidiyorsa, oraya İş Bankası da gidecektir’’ demişti.

Yeni cumhuriyetin ekonomik ideolojisi de belki bu düşünceye dayanıyordu.

Ama o yıllar geçti.

İş Bankası şimdi Türkiye'nin en büyük holdingi oluyor.

Bankacılık yanında sanayi, iletişim, bilişim sektörlerine de giriyor.

Üzerindeki kamusal kimliği atıp, özel sektörün devi olmaya doğru gidiyor.

Açılış konseri için İngiltere'den Royal Filarmoni orkestrası getirilmiş.

Ama şef olarak Alpaslan Ertüngealp davet edilmiş.

SALON LAMBRİSİ

İlk parça olarak Ravel'in ‘‘Bolero’’sunu çaldılar.

Bolero'nun seveni çoktur ama nedense bana biraz bayağı gelir.

O nedenle ben ikinci parça olarak Hüseyin Sermet'in çaldığı Rahmaninov'u çok beğendim.

Sermet gerçekten çok başarılıydı.

Doğan Hızlan da benimle aynı görüşte olduğunu söyledi.

Bu arada en dipteki binaya yapılan konferans salonu ile ilgili izlenimimi de aktarmak istiyorum.

Salonun lambrilerini hiç beğenmedim. Bana Ankara'nın kasvetli bazı binalarını hatırlattı.

İş Bankası Ankara'dan taşınıp, her şeyini yenilerken, galiba sadece bu ağır atmosferi orada bırakmayı unutmuş.

Binanın giriş hollerini dolaşırken merakımı çeken bir şeyi sormayı unuttum.

Türkiye'nin en zengin tablo koleksiyonlarından biri İş Bankası'nındır.

Acaba o koleksiyon ne oldu? Onun bazı tabloları acaba bu hollerde sergilenemez miydi?

HOŞGELDİNİZ

Konser sonunda binanın ön cephesini aydınlatarak bir ışık ve ses gösterisi yapıldı. Gösteriyi, milenyum gecesi Eyfel Kulesi'ni ışıklandıran tasarımcı Yves Pepin hazırlamış.

Paris'teki Buda Bar'ın ünlü DJ'si Claude Challe'ın çizgisini yansıtan bir müzik eşliğinde yapılan gösteri gerçekten etkileyiciydi.

İş Bankası Türk ekonomisinin en önemli kurumlarından birisidir.

Bugün Türkiye'de birçok dev şirketin gelişmesinde katkısı vardır.

Bu güzide kuruma ‘‘İstanbul'a hoşgeldin’’ diyorum.

Yazarın Tüm Yazıları