Paylaş
Hakan Ural önceki gün TV8’de, restoranda şortla oturan bir kadının başına geleni anlattıktan sonra bu konuda hemen bir bilgi notu istemiş.
Konunun aciliyeti nedeniyle bu not kendisine WhatsApp’la iletilmiş.
Bu notu aynen yayınlıyorum.
Restoranın adı ve şikâyetçi kişinin isimlerini ben çıkardım.
*
- “12.08.2018 günü saat 18.30 sıralarında Anadoluhisarı sahilinde bulunan ... isimli restoranda eşi ve iki çocuğu ile oturan ... isimli şahıs, aynı mekânda yakında oturan bir erkek, iki bayan şahsın müstehcen giyindiklerini ve teşhirde bulunduklarını iddia ederek, işletme sorumlusuyla tartışır. Polisi arayacağını söyleyerek mekândan ayrılır.”
- “Söz konusu kişi saat 18.34 ve 18.54 olmak üzere iki kez haber merkezini arayarak ekip talep eder ve Beykoz Devriye Ekipler Amirliği’ne bağlı ekip bahse konu kişiyle telefonla irtibata geçerek saat 19.13’te bahse konu mekâna intikal eder.”
*
- “Görevli ekip, mekân sorumlusu ve bahse konu bayan şahıslarla, restoranın iç kısmına girmeden giriş kısmında görüşüp, bayan şahıslara haklarında şikâyet olduğunu söyler.”
*
- “Yapılan mülakattan sonra ekibimiz saat 19.36’da mekândan ayrılır.”
*
- “Bayanlar da, şikâyet eden şahıslar da şikâyetçi olmamıştır.”
ŞİKÂYETÇİ İLAHİYAT HOCASI
- BİLGİ notunda olmayan, benim başka kanallardan edindiğim iki istihbarat.
-Şikâyet eden kişi bir ilahiyat hocasıymış.
- Ayrıca restoranın güvenlik kamerasında polisin giriş kısmında hakkında şikâyetçi olunan kadınla görüşürken kaydedilmiş görüntüler de varmış.
Tam doğrulatamadığım bir bilgiye göre de polis ve kadın görüşmeden sonra el sıkışarak ayrılmış.
BENİ MAKLUBEDEN RABBİM KORUMUŞ
VALLAHİ de billahi de doğru söylüyorum...
Şu “maklube” denilen yemek var ya...
İşte ondan hiç hazzetmedim...
Bir zamanlar bütün muhafazakâr yazarlar o yemeğe övgü üzerine övgü düzerken ben hep uzak durdum...
Neden biliyor musunuz... Bir kere adını hiç sevmedim...
Kimse kusura bakmasın ama adı “maklube” olan bir yemeği yiyemem...
Meğer beni Allah korumuş...
Neden mi...
Çünkü dün öğrendim ki “maklube” delil sayılmış...
Ve bu olay Amerikan Senatosu’na kadar gitmiş.
Olayı anlatayım da siz de tedbirinizi alın....
İzmir’deki rahip Brunson davasının iddianamesinde varmış.
Kızı cezaevindeki rahibe maklube tarifi göndermiş.
Bu da FETÖ örgütü üyeliği için bir delil kabul edilmiş, iddianameye girmiş.
Senatör Thom Tillis de bunu Amerikan Senatosu’nda düzenlenen bir komite toplantısında fotoğrafta gördüğünüz gibi tablolarla anlatmış ve “Türkiye’de delillerin seviyesi bu” demiş...
Ben savcının işine karışmam...
Ama bu maklube olayı beni bitirdi yani...
İçimden gelen o duygu var ya...
Hani adı “maklube” olan bir şeyi ben yemem diyen...
Vallahi beni işte o temel içgüdü kurtarmış.
BİRİ SENATÖRE SÖYLESİN
- AMERİKALI senatör brifinginde “maklube”yi “Kürtlerin sevdiği yemek” diye tanıtıyor.
Biri ona bunun Diyarbakır değil, “Pensilvanya mutfağı”ndan geldiğini söylemeli.
BİR DE ŞU VAR
- Sadece “Cumhurbaşkanı Anayasa kitapçığı fırlattı” diye ağır bir ekonomik kriz çıkmaz.
- Sadece Trump “şunu dedi, bunu yaptı” diye ağır bir ekonomik kriz çıkmaz.
Bir ülkede gerçekten ekonomik bir kriz varsa gerçekten gerçek nedenleri de vardır.
GÜNÜN POLEMİĞİ: AHMET HAKAN’DAN İYİ PİZZACI MI OLUR YOKSA İYİ PİDECİ Mİ
ORAY Eğin, Habertürk’teki köşesinde Ahmet Hakan’ın bir İtalyan restoranı ile ilgili yazısını eleştiriyor.
Ahmet Hakan, “Pizzası Roma’dakinden iyi” demiş, o da “Bari Napoli’den iyi” deseydin diyor...
Üç itirazım var:
- BİR: Restoran yazısı yazmak için ille de Vedat Milor mu olmak lazım...
Mesela ben bir zamanlar Oray’la Serdar Turgut’un New York’taki Perse adlı İtalyan restoranı ile ilgili yazılarını keyifle okuyordum.
- İKİ: Ayrıca artık herkes restoran yazarı...
Birçok internet sitesinde insanlar restoranlarla ilgili yorumlarını yazıyor ve vallahi kimse kusura bakmasın ama o yorumlar benim için çok ünlü bazı gurme yazarlarınkinden kıymetli...
- ÜÇ: Bugün dünyanın bir numaralı şarap derecelendirme uzmanı Robert Parker, Fransa’nın burnundan kıl aldırmayan, sadece Bourgogne takıntılı şarap uzmanlarının tekelini sıradan insanın damak tadına saygı göstererek kırdı.
Yani, sevgili Oray, Ahmet’ten Vedat Milor olmaz. Benden de olmaz.
Ama hepimizden dikkate alınacak birer yemek yazarı çıkabilir.
Peki polemik nerede diyeceksiniz... Şurada...
Restoran yazısı konusunda Ahmet Hakan’dan iyi pizzacı mı çıkar, yoksa iyi
pideci mi...
EYVAH BİZİM ADAMI DA ORAYA GÖNDERDİLER
NEYMİŞ bu Pensilvanya denilen yer yahu...
FETÖ’nün karargâhı orada...
Dün öğreniyoruz ki bu Pensilvanya’da 300’den fazla rahip çocuklara cinsel tacizde bulunmuş.
Şimdi Halk Bankası’nın tutuklu genel müdür yardımcısı Hakan Atilla da o eyalete gönderiliyormuş.
Var ya daha da gitmem Pensilvanya’ya...
Bırak oraya gitmeyi, oranın adını taşıyan New York’taki Penn Station’dan trene bile binmem.
BÖYLE GÜNLERDE GYY’LER NE YAPAR
DEVLETLERİNİN arkasında dururlar... Biz öyle yaptık.
Tansu Çiller’le hiç anlaşamadığımız yıllardı. Türkiye ağır bir ekonomik krize girdi.
Ben, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak bir araya geldik. Ortak bir yazı ile ve ortak manşetle halka umut verdik.
Bunda hiç gocunacak bir şey yok... Bugün de aynı şey yapılır.
ALTI MADDELİK UMUDA BENDEN DE 7’NCİ MADDE
- BİR: Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin kadınlarına söz verdi.
Dedi ki: “Türkiye’de herkes istediğini özgürce söyleyebilecek...”
- İKİ: Arkasından bu hafta ODTÜ’lü 4 genç serbest bırakıldı.
- ÜÇ: Arkasından önceki gün Hazine Bakanı Berat Albayrak, “Türk halkı Avrupa’yı anlıyor” diye açıklama yaptı.
- DÖRT: Arkasından önceki gün iki Yunan asker serbest bırakıldı.
- BEŞ: Arkasından dün Avrupa Birliği “Türkiye stratejik ortağımızdır” diye bir destek açıklaması yaptı.
- ALTI: Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Merkel’le görüştü, bugün Macron’la görüşecek.
- YEDİ: Ben de oturduğum yerde kendi kendime “Allahım, yoksa bir mucize mi oluyor? Yeniden Avrupa yolculuğuna mı çıkıyoruz? İster misiniz yarın da hapisteki gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler bırakılsın” diye hayal kurdum.
Paylaş