Paylaş
İçimden bir ses “Hay Allah” diyor.
“Keşke bu fotoğrafı birinci sayfaya alsaydık.”
Veya “Keşke şu haberi manşet yapsaydık.”
Çünkü biliyorsunuz, hissediyorsunuz ki, hem Türkiye’nin hem sizin bu fotoğrafa ihtiyacı var.
* * *
Dün Hürriyet’in iç sayfalarında böyle çok güzel bir fotoğraf vardı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ.
Yan yana oturmuşlar.
Hepsinin yüzünde sıcak, sımsıcak gülüşler.
Bir adım gitsen diyeceksin ki, devlet kahkahadan kırılıyor.
O, “Ağır ol da molla desinler” tavrı, o, kaskatı lacivert ciddiyeti portmantoda bırakmış.
Bir yerlerden “Rahat” komutu gelmiş, devlet, gömleğinin yakasını gevşetmiş, makaraları koyuvermiş.
Devlet neye gülüyor diye bakıyorsunuz.
Orada da sizi şaşırtan bir şey var.
Emekliye ayrılan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç konuşuyor.
Ama ne konuşma.
Kendi kısa boyunu ti’ye alıyor.
Beyaz üniformayla köyüne gittiğinde çocukların onu evliya sanmasını anlatıyor.
Askeri lisedeki cılız bedeniyle dalga geçiyor.
“Bize sıfır beden versen, üstümüzden sarkacak” diyor.
Komutan bir veda stand-up’ı yapıyor.
Kendinden emin, kendiyle dalga geçebilen bir Türk subayı, böylesine güzel, insanın içini okşayan bir mizah duygusuyla ordusuna, milletine, devletine, silah arkadaşlarına veda ediyor.
Ergenekon’uyla, Kürt açılımıyla, şununla bununla kasılmış hançereler, yay gibi gerilmiş ruhlar bir anda gevşiyor.
İçimden bir ses haykırıyor:
“Helal olsun sana komutanım. İşte modern Türk subayı bu” diyorsunuz.
O anlatıyor, devlet gülüyor.
Ne siyaset-ordu gerginliği kalmış, ne bir maraza.
İnsani bir dokunuş, ruh tellerini anında akort ediyor.
Devlet sırasında kahkahalar patlıyor, o gülücükler devleti millete, milleti neşeli bir halka çeviriyor.
* * *
Yıllardır devir teslim törenleri izliyorum.
Hiç böylesini görmemiştim.
İşte o yüzden içimdeki ses bana konuşuyor.
“Bu olay manşetlikti, bu fotoğraf birinci sayfalıktı.”
Hayatım boyunca, insanın kendisiyle dalga geçme yeteneğini, yüksek bir insan karakteri olarak gördüm.
Kendini haddinden fazla ciddiye alan insanların, hem kendilerine hem çevrelerine verdiği zararı gözledim.
Karşılaştığım en zor anlarda kendimle dalga geçebilen huyum, hep imdadıma yetişti.
Böyle bir çalımla sorunların etrafından dolaştım.
* * *
Devlet kahkahalarla gülüyor ve ben kendi kendime soruyorum:
“Ee şimdi ne oldu? Devlet yıkıldı mı? Komutan küçüldü mü? Silahlı Kuvvetler’in ciddiyetine halel mi geldi?”
Hayır, bunların hiçbiri olmadı.
Sadece ilişkilerimize insani bir dokunuş, mizahi bir okşama geldi.
Ankara’nın gri ciddiyeti, önceki gün devir teslim töreninde teneffüse çıkmıştı.
Umarım, zil çalıp yine dershaneye döndüğümüzde, o kahkahalardan içimizde bir şeyler kalır.
Güle güle komutanım, bundan daha güzel bir veda konuşması olamazdı.
Emekli hayatınızda size hep böyle mutlu gülücükler diliyorum.
Paylaş