Paylaş
Geçtiğimiz yıllarda ben de takma isimle yazı yazdım.
Şöyle de garip bir de durum oldu.
Türkiye’nin en büyük gazetesinde kendi adımla yazıyordum. Öteki en büyük gazetesinde de birinci sayfada takma isimle çok kısa yorumlarım yayınlanıyordu.
*
Bana takma isimle yazı yazdıran kişi, Türk basınının en önemli genel yayın yönetmenlerinden biri olan Rıfat Ababay’dı.
*
Benim mahlasım E. Tahsin’di... Sakın ola ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’den esinlendiğimi falan sanmayın.
Dedemin ismi Tahsin’di. Benim de göbek adım...
*
Rıfat Ababay geçen hafta, bütün ısrarlarıma rağmen, kendi arzusu ile Posta’nın genel yayın yönetmenliğinden ayrıldı. Bana da “Abi artık senin gibi yaşamak istiyorum” dedi.
Biliyorum, eminim onun daha yapacak çok işi var.
*
Şunu hiç abartmadan söyleyebilirim.
Türk medyasına gelmiş en başarılı ve en renkli genel yayın yönetmenlerinden biridir.
Müthiş kültürü, sirklere, palyaçolara ve eski boksörlere ait acayip tutkusu ve koleksiyonculuğu ile, sadece ona ait bıyıkları, kareli pantolonları ile büyük bir “personage”dır.
Posta gazetesini 20 yıla yakın süre bir “CEO-genel yayın yönetmeni” gibi yönetti.
*
Günümüzde en büyük gazetelerin de ancak “butik management” anlayışı ile ayakta kalabileceğini ispatladı.
Sadece içerik olarak değil, kârlılık açısından da mükemmel bir gazete yarattı.
Seçtiği fotoğraflar, konular, attığı başlıklar, özenle yazılmış çok açık ve net spotlarla modern halk gazeteciliğinin kanunlarını yazdı.
Ondan çok şey öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum.
*
Habertürk kapanırken aklıma Rıfat geldi.
Gazete ancak “A la Rıfat” bir management anlayışı ile kurtulabilirdi diye düşündüm.
*
Peki bunu niye açıklıyorsun derseniz, cevabı çok basit ve insani... Takma isimle de olsa böyle bir genel yayın yönetmeninin yönettiği bir gazetede bir süre yazdığım için gurur duyuyorum... Bu gururumu da herkes bilsin istedim.
O nedenle Zülfü’nün kitabını da fırsat bilip açıklıyorum.
ATATÜRK VE FATİH’İN TAKMA ADLARI İLGİNÇ
- KİTABIN başında verilen “takma isimler” listesinde iki kişi daha var. Atatürk, “Asım Us”, Fatih Sultan Mehmed ise “Avni” mahlasını kullanıyormuş.
HANGİ YAZARIN TAKMA İSMİ KENDİNE UYGUN
ZÜLFÜ Livaneli’nin kitabının* hareket noktasını çok sevdim.
“Kostantiniyye Oteli” romanındaki bir sahneden hareketle, hepimizin her gün önünde olan yazarları “mahlasları” yani müstear adları, yani takma isimleri ile bir araya getirmiş.
Bu yazarların gölgeler halinde konuşmalarını hikâyeleştirmiş.
Bu arada Aykut Aydoğdu’nun çizimleri de harika...
*
- EN YAKIN: Halide Edip Adıvar: Halide Salih
- EN AYNI: Yahya Kemal Beyatlı: Üsküplü Ahmet Agâh
- EN UZAK: Reşat Nuri Güntekin: Saksağan
- EN KENDİ GİBİ: Nâzım Hikmet: Orhan Selim
- EN SESSİZ: Sabahattin Ali: A. Metin
- EN SIRADAN: Kemal Tahir: E.M. İkinci
- EN KENDİ: Yaşar Kemal: Kemal Sadık
- EN BENZEMEZ: Attilâ İlhan: Ali Kaptanoğlu
- EN İKİNCİ YENİ: Cemal Süreya: Cemasef
- EN TIPKI: Ece Ayhan: Ayhan Çağlar
- EN ALAFRANGA: Ülkü Tamer: William Flynn
--------------
* Zülfü Livaneli: “Gölgeler”, Doğan Kitap, 2018
ATATÜRK’E GÖRE HALİDE EDİP NASIL DANS EDERDİ
BU konuda bir bilgimiz yok.Çünkü ne Atatürk ne de Halide Edip bu konuda bir şey söylemiş değil.
Ama Zülfü Livaneli’nin hikâye kitabında gölgeleri bu konuyu konuşuyor.
O sahne Sultanahmet Meydanı’nda geçiyor.
Cemasef, Halide Salih’in önünde reverans yapıp onu dansa davet ediyor.
Dans bitince yere bir gül düşüyor. Halide Salih gülün atıldığı yere bakıyor. Bir çift mavi göz görüyor.
Karşısındaki Asım Us’tur...
“Halide Çavuş savaştığın gibi dans ediyorsun” diyor.
Kim kiminle dans ediyor, kim ne diyor?
Yukarıdaki mahlaslara bakıp anlayın.
FEDERASYONA LEFTER İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER
FUTBOL Federasyonu bu yılın adını Lefter Küçükandonyadis olarak ilan etti... Lefter ve Can Bartu benim en büyük çocukluk idollerim.
Alsancak Stadı’nda, maç sonunda stattan çıkıp otobüse binerken iki dakika süresince onları görebilmek için saatlerce beklerdim.Lefter bütün tarihi boyunca Fenerbahçe’nin en sevilen, en efsane oyuncusu olarak kaldı.
Cenazesinde stattaydım. Cumhurbaşkanı Erdoğan da gelmişti.
Ben Erdoğan’dan 7 yaş büyüğüm. Demek ki iki nesle de aynı ölçüde sevdirmiş kendini. Bu kararı için Futbol Federasyonu’na çok teşekkür ediyorum.
Paylaş