Paylaş
Yönetmen Ali Özgentürk olay anında uçakta Kemal Sunal'ın yanındaydı. Olaydan çok etkilendi. Önceki gün onu da hastanede tuttular.
Dün öğle saatlerinde beni aradı.
Biraz sohbet ettik.
Hálá olayın etkisindeydi.
* * *
‘‘Gözlerime baka baka öldü’’ dedi.
O anı, yeni terminal binasının önündeki o bekleyişi, tam bir sinemacı gözüyle anlattı:
‘‘O binlerce mavi camın önünde inanılmaz bir ıssızlık içindeydik. Kemal işte böyle bir ıssızlık içinde öldü.’’
Gözümün önüne 1970'li yılların ünlü ‘‘Otobüs’’ filmi geldi.
Zaten Ali de ıssızlık derken onu anlatıyordu.
Stockholm'de, etrafı tenhalaşmış bir otobüsün içinde bekleşen Türk işçilerinin halini hatırladım.
Hayat böyledir.
Kader böyledir.
Kalabalıkların, milyonların, gönüllerin sevgilisi bir insan, işte böyle bir ıssızlık içinde ölebilir.
Böyle anlarda hep Tolstoy'un ölürken söylediği o söz aklıma gelir:
‘‘Ya mujikler, acaba onlar nasıl ölürler?’’
Hiç fark etmez.
Bazen ailelerin yanında, sevdiklerinin kollarında, bazen de böyle tenhalıklarda, saatler gibi gelen uzun saniyelerin sonunda.
Binlerce mavi camın ortasında, inip kalkan uçakların arasında...
Ali, ‘‘Böyle muazzam bir havaalanına bir helikopter, tam teşekküllü bir müdahale ünitesi gerekmez miydi’’ diye soruyor.
O aletler olsaydı, erken bir müdahale yapılabilseydi acaba kurtulabilir miydi?
Bilinmez ki?
Bazen evet, bazen de hayır...
Cleveland Clinic'in ünlü doktoru Murat Tuzcu tıbbi adını koymuş:
‘‘Kalp fırtınası...’’
Belki de kasırgası.
Bir kriz kalp fırtınasına dönüştüğü zaman artık saniyeler yıllar kadar uzundur.
Ali Özgentürk, Kemal Sunal'ın öldüğü anı ve hissettiklerini anlatmaya devam ediyor.
‘‘O bana bakıyordu. Ben ise yıllardır kafamda kurduğum bir senaryonun kahramanının gidişini seyrediyordum.’’
* * *
Evet, ‘‘Balalayka’’ filminin temel direği artık yok.
O film yapılabilir mi?
Batum'dan başlayıp İstanbul'a uzanacak o yolculuk gerçekleşebilir mi?
Ali, ‘‘İçimdeki heyecan gitti’’ diyor.
Zaten o rolü kim oynayacak?
Böylesine trajik bir vedanın bıraktığı boşluğa kim talip olacak?
Oysa keşke birileri olsa.
Birileri bu rolü alsa ve o yolculuğu yapsa.
Biliyorum zor bir iş. Herkes orada Kemal Sunal'ı görecek.
Karşılaştırmalar yapacak.
Bir aktör için zor bir iş olacak.
Olsun.
Birilerinin bu fedakárlığı yapması iyi olur diye düşünüyorum.
* * *
Geçen hafta İstanbul'da arkadaşım Faruk Malhan'ın Koleksiyon üretim merkezinin bahçesinde bir kokteyl vardı.
Ali Özgentürk telefon edip beni de davet etmişti.
Balalayka filmi oyuncularının tanıtımı için bir gece düzenlenmişti.
Gazetenin bir daveti olduğu için ben gidemedim.
Geceyi Faruk'tan dinledim.
Çok güzel olmuş.
Gidebilseydim Kemal'i belki son defa görebilecektim.
Önünde güzel bir dönem açılıyordu.
Bu ülkenin aydınları, özellikle de yarı aydınları yıllarca onu görmezden gelmişlerdi.
Tıpkı İbrahim Tatlıses gibi reddetmişler, aforoz etmişlerdi.
Oysa son yıllarda hemen herkes onun önemini ve oyunculuk kabiliyetini kabul etmeye başlamıştı.
Halk baştan kabul etmişti. Sonunda yarı aydınlar da kabul etmek zorunda kalmışlardı.
O kazanmıştı...
Paylaş