Paylaş
Kuzey Irak’taki sıcak takipleri saymazsak, Türkiye’nin Kıbrıs çıkarmasından sonraki ilk sınır ötesi harekâtı...
* * *
Ve doğru bir adım... Türk halkı da arkasında...
Dolayısıyla her Türk vatandaşı El Bab’da ne oluyor bilmek hakkına sahip...
* * *
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, umre yolunda A330 uçağından müjdeyi şu çok net ifadelerle verdi:
“Gözümüz aydın... El Bab operasyonu bitti...”
* * *
Ve...
Aradan 24 saat geçmeden... O, daha A330’dan inmeden, Ankara’da Genelkurmay öyle bir açıklama yapıyor ki... Gelin birlikte okuyalım:
* * *
- “TSK tarafından desteklenen ÖSO’nun yoğun ve kararlı mücadelesi sayesinde Azez-Cerablus arasında bulunan toplam 229 meskûn mahal ve 1.910 km’lik alan kontrol altına alınmıştır.”
* * *
- “Şehir batıdan, doğudan ve kuzeyden kuşatılmış, güney kesimi kontrol eden Halep-Menbiç arasındaki anayol dost unsurların kontrolüne geçmiş, Bab-Tadif kavşağında kontrol sağlanmıştır.”
* * *
- “Şehrin mahallelerine ulaşılmış olup El Bab’ın, büyük bir bölümünde kontrol sağlanmış; arama-tarama faaliyetleri kapsamında şehrin tamamen kontrolüne yönelik planlı harekâtın icrasına devam edilmektedir.”
* * *
Allah aşkına sizce Genelkurmay’ın bu açıklamasından “Müjdeler olsun, El Bab tamam” anlamı çıkıyor mu...
* * *
Geliyorum asıl soruya...
Açıklamada, “Halep-Menbiç arasındaki yolun ‘dost unsurların’ denetiminde olduğu” belirtiliyor...
Kimdir bu “dost unsur...”
* * *
- El Bab’ı öteki taraftan kuşatan ve günlerdir en yetkili ağızlardan Ruslara sürekli olarak “Aman bizi karşı karşıya getirmeyin” dediğimiz Esad’a bağlı birlikler mi...
m Yoksa Rusya ve ABD’nin hâlâ terörist saydığı El Nusra gibi İslamcı muhalifler mi...
* * *
Bu konuda da açıklama bekliyoruz...
BENİ DİNLEYEN ADAMLAR BAKIN KİMLER KİMLERMİŞ
ÜÇ yıl önce savcılıktan bir davet aldım. Beni mağdur olarak çağırdı....
Orada da, “FETÖ” denilen örgüte mensup savcıların, “Selam Tevhid” adlı hayali bir örgütün, dinlenen telefonlarında ben de gürültüye gitmişim...
* * *
Adamlar birisiyle yaptığım telefon konuşmasını öyle kesip biçip, öyle bir kısmını dosyaya koymuşlar ki, ne dediğimi ne ben ne savcı çözebildik...
* * *
Konuşmayı çözemediğim için bu Selam Tevhid denilen örgütün neresinde ne yaptığımı da hâlâ anlamadım...
* * *
Dün Odatv’deki haberden öğreniyorum...
O davada beni dinleme kararı alan savcılar, hâkimler meğer kendileri dinlenmesin diye ByLock kullanıyorlarmış...
* * *
Ama ben hâlâ bu kişilerin beni niye dinlediklerini anlamış değilim...
BEDRİ RAHMİ’NİN ‘KARADUTUM’DEDİĞİ KADIN BAKIN KİMMİŞ
KARADUTUM, çatal karam, çingenem” diye başlayan o şiiri, benim kuşağımdan kime sorsanız bilir...
1960’ların sonundan itibaren Bodrum’un ilk öncülerinden hangisine “Karadutum” deseniz, öteki iki kelimeyi anında tamamlar...
Çok merak etmişizdir de hiç bilememişizdir o satırların kime yazıldığını...
Dün Refik Durbaş’ın BirGün gazetesindeki köşesinden öğrendik.
Bedri Rahmi’nin uğruna bu satırları yazdığı kız, Güzel Sanatlar Akademisi eski öğrencilerinden Mari Gerekmezyan’mış...
Mari, 1947 yılında 34 yaşında hastalanıp hayata veda etmiş.
Bugünlerde işte böyle yazıları okumak iyi geliyor bana...
Teşekkürler Refik Durbaş...
NOT: Bedri Rahmi’nin eserlerinden oluşan bir retrospektif bugünlerde İzmir’de Folkart’ta sergileniyormuş.
İSRAİL’LE İLİŞKİLERDE ‘EY’ DÖNEMİNİN SONU
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın A330’da İsrail’de ezanın yasaklanması ve Mescid-i Aksa ile ilgili olarak arkadaşlarımıza yaptığı açıklamayı, kelimeleri tek tek süzgeçten geçirerek okudum. Cumhurbaşkanı çok dikkatli bir üslup kullanıyor. Duygusunu aktarmak için kullandığı en ağır ifade “Üzücü”.
Bu da gösteriyor İsrail’le ilişkilerde “Eyy” diye başlayan ağır taarruz dönemi kapanmış...
Umarım referandum propagandası sırasında yine açılmaz.
Şuna inanıyorum. Bu üslup ve yaklaşım, Türkiye’nin bölgede kaybettiği ağırlığı bir ölçüde yeniden kazandırabilir.
AHH ŞU NEHRİMİN KENARI NE MUTENA SEMTMİŞSİN SEN
TÜRKİYE’nin en büyük “dinlenme mağduru” kimdir diye sorarsanız, kendimi aday gösteriyorum.
1990 yılında Hürriyet’in genel yayın yönetmeni olduğum günden bu yana iktidara kim geldiyse, polis, MİT, jandarma, Genelkurmay istihbaratının başında kim vardıysa...
İstisnasız hepsi telefonlarımı dinledi... E-mail’lerimi dinledi... Şimdi kapatılan Beşiktaş savcılığında, 20 yıl önceki telefon konuşmalarımı koydular önüme...
Ama bugün diyorum ki...
Ah... Şu harika nehrimin kenarı...
Ah... O sahildeki sandalyem...
Sen müstesna bir muhitmişsin ki...
Şu fani hayatımda önümden neleri, kimleri geçirdin...
HARİKA BİR KATY PERRY ŞARKISI
GEÇEN pazar Grammy töreninde izlediğimden beri Katy Perry’nin yeni şarkısı “Chained To The Rhythm” şarkısını durmadan dinliyorum. Anında Spotify Top 50 listemin başına koydum.
Müthiş bir şovdu... Müthiş bir şarkı... İnce bir politik itiraz... Direnişe çağrı...
Yanında Bob Marley’in torunu ile, kolundaki “Resist” (Diren) bandı ile...
Büyüksün Katy Perry...
Bu dünyada böyle kadınlar oldukça, yeni otokrat hanedanlar özgürlükleri asla yok edemeyecekler ve tarihin dişlileri arasında yok olup gidecekler.
BİR CÜMLE
- “Tarihin yanlış tarafındasın Wong...” Dr. Strange filmi. Kötülükler prensi Kaecilius, kütüphaneci Wong’a. (Asıl kendisinin yanlış tarafta olduğunu bilmeden.)
Paylaş