Paylaş
Seçim kararının alındığı günlere rastladığı için kimse bu kitapçık üzerinde durmadı.
*
Kitapçık, 2011 yılında Bülent Ecevit’i anmak üzere yapılan toplantıda yapılan bir konuşmanın metniydi.
CHP, anma konuşmasını yapmak üzere Süleyman Demirel’i davet etmişti...
Yani rahmetli Ecevit’in bütün siyasi hayatı boyunca en sert mücadeleyi yaptığı rakibini...
*
Konuşmasının girişinde Demirel “Biz siyaseti halk için yapıyoruz. Barışmasını bilmeyen kavga etmemeli” diyor.
Sonra Türk siyasetinin 1960’lardan o güne hikâyesini anlatıyor.
*
Kitabın en dramatik bölümlerinden biri 12 Eylül darbesinden sonra ikisinin eşleriyle birlikte askeri uçağa bindirilip Hamzakoy’a götürülüşünü anlattığı sayfaydı.
“Aynı denizi birlikte seyrettik” diyor.
*
Bu arada çok ilginç bir tahminini söylüyor:
“1981’de seçim yapılsaydı CHP kazanacaktı...”
Peki 1970’lerde Milliyetçi Cephe dönemlerinde iyice kırıcı hale gelen bu siyasi mücadeleden çıkardığı esas sonuç nedir?
Rahmetli Demirel, Milliyetçi Cephe deneyiminden 30 yıl sonra bu duygusunu şu cümleyle özetliyor:
“Biz birbirimizin değerini anlamakta gecikmiş olabiliriz...”
*
Seçime bir ay kala yayınlanan kitapçığa şu adı koymuşlar:
“Siyasiler arasında kan davası olmaz...”
*
Dünden beri düşünüyorum.
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün ‘altı ok’ amblemi altında böyle bir konuşma yapar mı?
Veya Kılıçdaroğlu veya İnce...
Ampul amblemi önünde....
DEMİREL’İN ÇEVİRDİĞİ ŞİİR
BUGÜNE kadar Süleyman Demirel’in şiir çevirdiğini hiç duymamıştım. On dokuzuncu yüzyılda yaşayan İngiliz şairi Alfred Tennyson’dan bir şiir çevirmiş.
Kitaba konulan şiirden bir bölüm:
“İnsanın görebileceği kadar uzak geleceğe,
alabildiğince ötelere baktım.
Uğultularla dolu cennete kulak verdim.”
BARBAROS, ANNE HATHAWAY’İ ORTAKÖY’E DAVET ETMELİ
PAZAR günü okuduğum en keyifli yazılardan biri Barbaros Tapan’ın Anne Hathaway’le mülakatıydı.
Hathaway çok sevdiğim bir oyuncu. Ama bu mülakattan sonra onu insan olarak da çok sevdim.
Metropolitan galasına giderken fermuarının patlamasını o kadar samimi anlatmış ki.
“Ocean’s” filminin çekimi sırasında Sandra Bullock’un ona mesaj atarak yeni doğmuş çocuğunu sanatçı karavanına getirebileceğini söylemesinden ne kadar etkilendiğini öyle insani biçimde aktarıyor ki...
Bir de Mauritius Adası’nda bir cami, kilise ve sinagogu yan yana görünce çok etkilenmiş.
Barbaros onu hemen İstanbul’a Ortaköy’e davet etmesi lazım. Bu arada Barbaros’u bir kere daha kutlarım. Gerçek bir Hollywood gazetecisi oldu.
NE DEMİŞTİ SEVİL HANIM HATIRLAYIN
Önce Sevil Atasoy yıllar önce ne demişti hatırlayalım hep birlikte...
“Hayvan öldüren insan, insan da öldürür” demişti.
Bir kere daha bir kere daha haklı çıktı...
*
Arkadaş şimdi şu küçücük gülücüğe bak...
Yüzleş bu küçücük yüzle...
Sonra bir düşün...
*
Önceki gün küçücük bir gülücük, dün bir başka küçücük gülücük...
Solup gitmişse eğer...
*
Bu çocuk cinayetlerine bir çare bulamamışsak eğer...
*
İnsanlık oylamasında kaybetmişsek...
*
Öyle kimse kimsenin üstüne suçu atmasın... Kimse elini yıkayıp gitmeye kalkmasın...
*
Millet olarak hepimiz kaybetmişiz....
Olay budur....
YİRMİ ÜÇ YIL SONRA BİR MİRKELAM KLİBİ KOPYASI
BUGÜNLERDE en çok dinlediğim şarkılardan biri Passenger’ın son albümündeki “Runaway”...
Şarkının klibi çok güzel ama Mirkelam’ın 1995’te çıkardığı “Her Gece” şarkısının klibinin neredeyse aynısı...
Durmadan sokaklar boyu koşan bir Passenger...
Sonra dönüp YouTube’dan Mirkelam’ın o klibini bulup seyrettim.
O sırada yurtdışından henüz dönmüş olan Umur Turagay çekmişti.
İmajları Serra d’Autry, müzik düzenlemesini İskender Paydaş yapmıştı.
19 Mayıs 1995 günü Cem Özer’in televizyon programına koşar adım girmiş ve aylarca bu klibi konuşmuştuk.
Yirmi üç yıl sonra bakıyorum...
Ne olağanüstü bir şarkıymış... Mirkelam ne olağanüstü okumuş...
Umur Turagay ne olağanüstü çekmiş...
Türkiye’nin modernite yıllarıymış...
GÜNÜN ŞARKISI
- Sırma: “Belki Bir Gün”... Pazar günü Star gazetesinde Ersoy Dede’nin köşesinde bu yeni şarkısını okuyunca “Demek ki yanılmamışım” dedim. Geçen
yıl onun ilk EP’sini yazmıştım.
Şimdi ilk Türkçe şarkısını çıkardı ve gerçekten çok iyi.
Mutlaka dinleyin...
Paylaş