Paylaş
200’den fazla kitap yazıldı.
Kapılarda kız çocuklarının iç giysilerine kadar aranması trajedileri yaşandı...
Romanlar yazıldı, tablolar çizildi...
Sayısız sözlü tanıklık, Google hafızalarına geçti...
Hiç silinmeyecek...
* * *
12 Mart mezaliminden Erdal Öz’ün “Kanayan” ve “Yaralısın” kitapları kalmıştı.
Hep kaldı...
* * *
Sevgi Soysal, 12 Mart mezaliminde Mümtaz Soysal’la cezaevinde evlendi.
“Yenişehir’de Bir Öğle Vakti” kitabı, cezaevinden çıktı.
Hep hatırlandı, hep okundu...
* * *
Silivri’de olup biteni izliyorum.
Hâlâ haftada en az bir kitap geliyor önüme oradan. Çıkanlar hâlâ yazmaya devam ediyorlar. Hâlâ da etkili oluyorlar.
* * *
Şimdi Silivri’den tahminlerin ötesinde etkili bir “duygu kitabı” gelecek...
Can Dündar yazacak bunu...
Bu ülkenin tanıdığı en etkili ve duygusal kalemlerden biridir o...
Bir romantiktir...
Emin olun ki o Silivri’den, Soljenitsin’in “Gulag Takımadaları” romanından çok daha etkili, çok daha romantik ve duygusal bir kitap gelecek...
* * *
Nereden mi biliyorum...
Can Dündar’ın, oğlunun yaş günü için yazdığı yazıya bir bakın...
Ben eminim...
Siz de emin olacaksınız.
O nedenle umarım yargı bu defa “Paralelci” denilen hâkim ve savcıların düştüğü hataları tekrarlamaz.
Hâkimlere, savcılara AKP’lilere, öteki köşe yazarlarına soruyorum
DÜN çok sayıda insan aradı, mesaj yolladı.
Aralarında hâkim ve savcılar da vardı.
Hepsi, Sabah gazetesinin sahiplerinden Ömer Faruk Kalyoncu’nun gönderdiği tekzip metnine takılmış.
-Taraf olmamış hâkim ve savcılara sesleniyorum.
Tekzip bu mudur?
-AKP’nin makul insanlarına sesleniyorum.
Bakın Allah aşkına, sizin içinize siniyor mu böyle bir tekzip...
-Hukukçulara sesleniyorum.
Bildiğimiz hukuka uygun mu bu...
-Öteki köşe yazarlarına soruyorum.
Size gelse hoşunuza gider mi böyle bir üslup...
-Bizzat Ömer Faruk Kalyoncu’ya soruyorum...
Gerçekten hoşunuza gitti mi, sizin adınıza gönderilen bu metin...
Evet bugün güç sizde...
Ama unutmayın hayat uzun...
İzmirli bir ailenin kızı Taraklılı ailenin oğlu
FİLMİ seyretmeye başladığımda, şu ruh halindeydim...
-Ortadoğu, bütün karanlığı ile kâbus gibi üzerime abanmış...
-Başkanlık tartışmaları daha başlarken beni bezdirmiş...
-Sonucu belli bir geleceğe doğru amok koşusu yapıyoruz...
* * *
-İlk beş dakikada hepsini unuttum...
-İkinci beş dakikada kahkahadan ölüyordum.
-Üçüncü beş dakikada, içimi epeydir unuttuğum bir sıcaklık kapladı.
* * *
“Kocan Kadar Konuş: Diriliş” filminin üzerimde yarattığı etki buydu...
Filmin son beş dakikasında ise hiç bitmesin diye dua ediyordum.
Bu gülüşümüz, bu sıcak duygular, bu kendi kendimizle, İzmirliliğimizle, Taraklılı halimizle, İstanbul snopluğumuzla dalga geçişimiz...
Geçebilmemiz...
Beyaz Türklüğü, siyahı, zenciyi unutup, rengârenk hale gelişimiz...
* * *
-Kitabı yazan Şebnem Burcuoğlu...
-Senaryoyu yazıp filmi yöneten Kıvanç Baruönü...
-Yine harikalar yaratan Ezgi Mola...
-Despot anneanneye meydan okuyarak erkek milletinin de güzel karakterli olabileceğini gösteren Murat Yıldırım (Sinan)...
-Bütün oyuncular hepiniz...
-BKM kadrosu...
* * *
Hepinize teşekkürler...
Vallahi bu beş dakika araya, bu teneffüse çok ihtiyacımız vardı.
‘Issız Adam’da ‘Anlamazdın’ neyse bu filmde de ‘Sus Duymasın’ o
-Yıllar önce, “Issız
Adam” filminden çıkarken dudaklarımda “Anlamazdın” şarkısı vardı.
“Kocan Kadar Konuş” filmi bittiğinde ise Hümeyra’nın “Sus Duymasın”ını söylüyordum.
Hemen Spotify’daki “En romantik Türk şarkıları” listeme aldım.
-Bu filmde bir de Taraklı’yı keşfettik.
“Eyyvah Eyvah”ta Geyikli neyse, bu filmde de Taraklı o...
İlk fırsatta gideceğim.
Harika bir yer gibi görünüyor. Keşke
filmde daha fazla gösterseydiler diye geçirdim içimden.
‘Like’ rekoru
“STAJYER” filminde bir şey dikkatimi çekti. Filmin geçtiği e-alışveriş sitesinde, Instagram’a koydukları bir ürün 2 bin 500 “like” (beğeni) alınca “Rekor kırdık” deyip kutlama yapıyorlar. Hayret ettim. Türkiye’de her fotoğrafı 2-3 bin like alan yüzlerce insan var. Ben yılbaşında Tansu’nun bir fotoğrafını koydum 2 bin 100 like aldı. Acaba biz mi abartıyoruz...
En komik haber
KIRGIZİSTAN mahkemesi, bir İngiliz’i sınır dışı etme kararı almış. Adamın suçu şu: “Sucuğu at penisine benzetmek...” At eti Kırgızistan’ın ulusal yiyeceği. Adam yine iyi yırtmış. Çünkü önce tutuklanmış ve 5 yıl hapis yatma riski varmış. Deporte edilerek kurtulmuş.
Paylaş