Emin kardeşim ben piyanistim niye hep bana ateş ediyorsun

Sözcü gazetesi, Turgut Özal’ın 28’inci ölüm yıldönümü günü herkese örnek olması gereken harika bir şey yaptı.

Haberin Devamı

Özal’ı müthiş övücü bir manşet ve sayfayla andı.

Ben de Sözcü yazıişlerini ve bu sayfayı hazırlayan arkadaşımız Emin Özgönül’ü alkışlayan bir yazı yazdım.

*

Ama o ne...

Bütün hayatı boyunca maddi manevi geçimini Özal ve herkese hakaretle sağlayan Emin Çölaşan, gazetesine bir şey diyemeyince hıncını yine benden çıkardı...

Üstelik yine bir sürü yalan dolanla...

Emin kardeşim ben piyanistim niye hep bana ateş ediyorsun

Neymiş ben ona Turgut Özal’la ilgili kitabını okudum çok beğendim demişim.

Emin kardeşim ya hafızan istiap haddini doldurdu, taşıyor, ya o hafıza iyice eskidi, ya da seni bıraktığım günden de daha kötü bir insan oldun.

Bak arkadaşım, ben senin bir tek kitabını bile okumadım.

Haberin Devamı

Sen de benim yazdığım 10 kitabın tek birini bile okumadın.

Biz ayrı dünyaların insanıyız Emin.

Sen hakaretten, nefretten besleniyorsun...

Bense hayatı güzel yaşamaktan, güzel görmekten, şu fani hayattan keyif almaktan...

*

Ama hiç olmazsa burada biraz adil ol yahu...

Sayfayı yapan ben değilim, senin gazeten...

Çok da iyi yapmış.

Rahmetli Özal’a bunca yıl sonra hakkını veren o güzel spotları yazan da ben değilim, senin gazetendeki arkadaşların...

Helal olsun, çok da güzel yazmışlar...

Sen ve senin gibilerin hakaretlerini, küfürlerini, haksızlıklarını, vicdansızlıklarını düzeltmişler, rahmetli Özal’ın hakkını ona vermişler.

Helal olsun onlara...

*

İyi de sen yine kalkmış,

bana saydırıyorsun...

Don’t shoot the pianist Emin...

Ben sadece piyanistim...

Arkadaşların orada, git yapış yakalarına, “Ben onu yerden yere vuran kitaplar yazdım, hakaretler ettim, siz kalkıp niye böyle övüyorsunuz” de.

*

Amaa asıl bir de kendine şunu sor...

“Ben, Emin Çölaşan, niye bu kadar kötü bir insanım...”

*

Sen kendine onu de, ben de sana şunu diyeceğim.

Bak yaşın 79 oldu... Seksene merdiven dayadın, bir basamak daha çıktın mı olacaksın seksen.

Paran, pulun her şeyin fazlasıyla yerinde...

Artık sen de “Tonton” bir insan olmayı denesen...

O karanlık ruhuna bir mum yakıp kapkara dünyanı biraz olsun aydınlatmaya gayret etsen...

Haberin Devamı

Biraz olsun iyi bir insan olmaya çalışsan...

*

Çok fazla bir şeye ihtiyacın da yok.

Biraz nedamet, biraz özeleştiri, biraz vicdan, birazcık insanlık...

Yap bunu, gazeteni nasıl alkışladıysam, seni de alkışlamazsam namerdim...

*

Ama 80’inde bile böyle kötü olmaya devam edersen...

Adın gibi emin ol arkandan şu kitabı yazacaklar:

“Emin Nereden (Amok) Koşuyor...”

ŞU DOĞRU VE CESUR YAZIYI BEN YAZSAM BANA ‘SNOP’ DERLERDİ

NAGEHAN Alçı’nın dünkü Haber Türk’teki yazısının başlığı şöyleydi:

“Türküler hâlâ ‘halk müziği’ midir?”

*

Konu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Hiç Oldum” şarkısı üzerine başlayan tartışmayla ilgiliydi.

Ama o bambaşka bir açıdan yaklaşmış.

Haberin Devamı

Hem sol, hem sağın “kutsadığı” türküler gerçekten halka hitap ediyor mu diye soruyor.

Onun kendi cevabının özeti şu:

“Hayır artık şehirleşen Türkiye’nin halk müziği türküler değildir.”

*

Ben bunu uzun yıllardır söylüyorum ama bu ülkede adım “Halktan kopuk snop” bir kişiliğe çıktığı için pek taraftar bulamadım.

Oysa hepimizin gözümüzün önündeki rakamlar ortada.

Dün itibarıyla Spotify’ın Türkiye’de en çok dinlenen 50 şarkı listesinde 39 Türkçe şarkı vardı.

Hiçbiri türkü değildi. Türk sanat müziği de değildi.

Türk hip hop’ı veya Türk popuydu.

Yine Spotify’ın 2020 yılında Türkiye’de en çok dinlenen 50 parçası arasında bir tek türkü yoktu.

Emin kardeşim ben piyanistim niye hep bana ateş ediyorsun

BU ÜLKENİN GERÇEK HALK MÜZİĞİ NE TÜRKÜ NE DE TÜRK SANAT MÜZİĞİ

Haberin Devamı

NAGEHAN’ın sözlerine ben de katılıyorum.

Bu ülkenin gerçek halk müziği artık türküler değil.

Ben bir adım daha ileri gidip şunu da diyeceğim:

Türk sanat müziği de
değil...

Ama bu ülkenin gerçek
 halk müziği hâlâ Türkçe müzik...

Türkiye’nin gerçek halk müziği artık Türk hip hop’ı ve Türk popudur.

Yani hâlâ yerli bir müziktir.

Spotify’ın hiçbir ülke listesinde Türkiye Top 50’sindeki kadar fazla yerli dilden müzik yok.

Buna Hindistan, İtalya, Fransa, Japonya gibi çok köklü kültür ülkeleri de dahil.

Üç yıl önce Bayrampaşa Belediyesi Kültür Merkezi’nde açılan müzik aleti çalma kurslarında en büyük ilginin gitara olduğunu öğrenmiştim. Peki bu sadece bir müzik meselesi mi...

Haberin Devamı

Nagehan Alçı “Hayır, şehirleşen Türkiye’nin yeni olgusu” diyor...

İki yıl önce önemli bir büyükşehirimizin AKP’li bir ilçe belediye başkanı bana “Bize oy verenlerin çocukları Ezhel dinliyor” demişti.

BİR DUVARCI VE BİR PİZZACI AYNI KADINA ÂŞIK OLURSA NASIL BİTER

STREAMING harika bir şey...

Şimdi de eski İtalyan filmleri
furyası başladı.

Önceki akşam 1971 yılında Fransa’da seyrettiğim “Kıskançlık Draması” adlı filmi yeniden ve aynı
keyifle seyrettim.

Emin kardeşim ben piyanistim niye hep bana ateş ediyorsun

Çok sevdiğim yönetmen Ettore Scola’nın 1970 yılında çıkan filminin üç oyuncusu da harika...

Marcello Mastroianni komünist bir duvar işçisi...

Çok sevdiğim büyük Antonioni oyuncusu Monica Vitti, bir çiçekçi kız...

Ve yine çok sevdiğim Giancarlo Giannini ise bir pizza fırıncısı...

Ve Monica Vitti ikisine birden âşık...

*

Film İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1950’li-60’lı yıllarda Roma’da geçiyor.

Komünist Parti yürüyüşleri, mitingleri...

Lunaparklar...

Ve bütün film boyunca fonda dinlediğiniz Armando Trovaioli’nin “Paglia nei Capelli” adlı enstrümantal parçası...

*

İki erkek bir kadın...

Aslında hiçbiri kötü insan değil...

Aslında kimse kimseyi aldatmıyor...

Aslında yine aşk var...

Ama tabii ki kıskançlık da var...

Şu iyice grileşmiş, vasatlaşmış dünyada çok iyi geldi bu Yeşilçam tadındaki film bana...

ÖLÜYE SAYGI YAŞAYANA SAYGISIZLIK HALİNE GELİRSE

ÖNCEKİ gün itibarıyla ülkemizde...

61 bin yeni COVID vakası vardı.

346 kişi hayatını kaybetmişti...

Türkiye, COVID vakası bakımından dünyanın 1 numaralı ülkesiydi...

Ama Nur cemaatinin önde gelen isimlerinden birinin ölümü aynı sorunu bir kere daha önümüze koydu.

Sadece o mu...

CHP Torbalı Belediye Başkanı’nın cenazesinde de aynı manzara vardı...

Kendi koyduğumuz kurallara bile uymuyoruz...

Ne sosyal mesafe kalıyor, ne en küçük hijyen kuralı...

Peki ama artık şu soruyu sorma zamanı gelmedi mi...

Ölüye saygı göstereceğiz diye hep böyle yaşayan insanlara saygısızlık mı yapacağız...

O saflardaki her bireyin, evine götürdüğü riski düşünüyor muyuz...

Bence önce siyasetçilerin, toplumda rol modeli olan insanların kendilerine sorması gereken bir soru bu...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları