Paylaş
Bu insanları sevmeyebilirsiniz... Hatta hiç hazzetmeyebilirsiniz de...
Ama Allahınızı seviyorsanız eğer elinizi vicdanınıza koyun...
Üst üste “Emin Çölaşan FETÖ’cü” deyin...
İnandırabildiniz mi kendinizi...
Emin Çölaşan’a zerre kadar sempatim olmadığını, bırakın şu ülkenin cümle âlemini, taşı toprağı bile bilir...
O desen, bırakın hazzetmeyi, benden nefret eder...
Ama insaf yahu...
İnsaf...
Ben Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğini yaptığım sürede Emin Çölaşan’ın yazıları yüzünden az mı kavga ettim Gülen’in silahşorlarıyla...
Gülenciler kızdıklarından, beni, “Selam Tevhid” diye ne idüğü belirsiz bir terör örgütünün üyesi bile yapmaya kalktılar, Anadolu’nun şu şehrinden, bu şehrinden kendilerine yakın hâkimler bulup, onlara uyuşturucu kaçakçılarının adını verip benim telefonlarımı dinlettiler.
Ama şunu unutmayın arkadaşlar...
Bundan, 17-25 Aralık’tan, 15 Temmuz’dan yıllar önce, bu ülkenin bazı muhafazakârları, “alnı secdeye değen mütedeyyin insanlar” olarak görüp bu örgüt mensuplarının sırtını sıvazlarken...
FETÖ denilen bu terör örgütün devlete sızdığını, orduyu ele geçirmeye çalıştığını... Kimler söylüyor, kimler yazıyordu...
Hatırlayın bir o günleri...
FETÖ’nün “Orduya sızın” talimatı verdiği konuşmaların video bantlarını yayınladılar diye, kimler kumpas savcıları ve yandaşları tarafından “Ergenekoncu” olarak hedef gösteriliyordu...
Şimdi o insanlar, hayatları boyunca mücadele ettikleri o örgüte mi hizmet ettiler yani...
Şunu da unutmayın...
Tarihimizin en büyük cinayetlerinden biri olan Danıştay suikastında FETÖ’cülerin bir numaralı hedef haline getirdiği insan Emin Çölaşan’ın eşi Tansel Çölaşan değil miydi...
Sayın savcılar, sayın hâkimler... İyi niyetinizden şüphe etmiyorum. Ama hepimiz biliyoruz ki, bu ülke 15 Temmuz 2016 gecesi, tarihinin en gaddar, en acımasız, en cani örgütünün yaptığı kanlı bir darbe girişimini yaşadı.
Bu kanlı darbe 250’den fazla vatandaşımızın canına mal oldu...
Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve ailesinin hayatına kastedildi...
Böylesine ciddi ve tarihi bir davayı, lütfen “Örgüt üyesi değil ama örgüte hizmet etti” gibi, “Adeta örgüt üyesi gibi” sübjektif iddialarla zedelemeyin...
İnanın en büyük zararı bu davalara verirsiniz...
CUMHURBAŞKANLIĞI ÖDÜLLERİ HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİM
CUMHURBAŞKANLIĞI Kültür ve Sanat Ödülleri verildi.
İşte benim ödül raporum:
Tarih ve sosyal bilimler alanında Mehmet İpşirli...
Uzmanına sordum. Yani İlber Ortaylı’ya...
“İşini iyi yapan insandır” dedi...
Sinema alanında: Türker İnanoğlu...
Uzmana ihtiyacım yok. Tam yerini bulmuş, fazlasıyla hak edilmiş bir ödül... Filmleri, dizileri ve başucu kitabı yaptığım iki ciltlik “Türk Filmleri Afişleri” kitabı yeter de artar bile...
Müzik alanında: Erol Sayan...
Ben onu Zeki Müren’in söylediği “Hatıra” ve “Sen Gözlerimde Bir Renk” adlı şarkısından bilirim.
Her Türk bilir...
Bir de “Kadehinde zehir olsa ben içerim bana getir” dizesinden.
Uzmanı Murat Bardakçı’dır, ona sordum.
“Türk müziğinin bugün yaşayan en önemli bestekârıdır” dedi.
Bir de “Hatıra” adlı şarkısının Ankara’da bürokratların da katıldığı bir “ruh celsesinde” bestelendiğini söyledi.
Sanat/fotoğraf alanında: İzzet Keribar...
Uzman görüşüne ihtiyacım yok.
Büyük fotoğrafçı...
“Buick 1953” adlı fotoğrafı bana nedense hep Havana’da Hemingway’in büstü başında bir kadeh mohitoyu hatırlatır. Calatrava serisi ise başeserdir.
Sonuç: Bu yıl ödüller tam isabet...
MEHMET ÂKİF MUHAFAZAKÂR KANAT ZULMÜNDEN KURTULDU
ONUN sürgünde yaşamasına neden olanlar bile hatırasına bu kadar zulüm etmemişti... İstiklal Marşı’nın sözlerini yazan Mehmet Âkif Ersoy’a son zamanlarda güya muhafazakâr bazı çevrelerden atılmamış iftira kalmamıştı. Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu bu yılki vefa ödülünü Mehmet Âkif Ersoy’a vererek hiç olmazsa “vefa” kelimesini rehabilite etti.
BU İLANI ORAYA VERMEK YAPAY ZEKÂNIN FİKRİ Mİ
DÜN Odatv’deki Sözcü gazetesi haberinin altında ilginç bir ilan dikkatimi çekti.
Gülümseyen başörtülü bir kızın fotoğrafının altında şu yazılıydı:
“Hayalinizdeki eşi arıyorsanız bu İslami evlilik sitesine mutlaka göz atın.”
Ben aramıyorum tabii ama merakımdan ana sayfasına girip bir göz attım.
Tipik bir çöpçatanlık sitesi...
Adı “Gönülden sevenler”...
Alt mottosu da şöyle:
“Mutluluk hareketine sen de katıl...”
Ancak sitenin açılış sayfasında şu dikkatimi çekti.
“İslami evlilik” diye herhangi bir ifade yok.
Altında “Üyelik sözleşmesini okudum onaylıyorum” diye bir cümle vardı.
Sözleşmeyi çok merak ettim ama yanlış anlaşılır diye siteye girmedim.
Okuyan biri bana anlatabilir mi neler yazıldığını...
Çünkü muhafazakâr çöpçatanlık sitesinin takipçi profilini çok merak ediyorum.
MUHAFAZAKÂR TİNDER’IN MÜŞTERİ PROFİLİ NEDİR
BİR tür muhafazakâr “Tinder” (dünyanın en ünlü çöpçatanlık sitesi) sayılabilecek sitenin ana sayfasında ilginç bir rakam var.
Bir gün önce siteye üye olan insan sayısı 793 olarak verilmiş.
Demek ki epey ilgi var...
O zaman şu sorular aklınıza gelmiyor mu?
BİR: Madem bunlar muhafazakâr bir çöpçatanlık sitesi, niye Odatv gibi hiç de muhafazakâr olmayan bir haber sitesinin sayfasına ilan vermişler...
İKİ: Muhafazakâr insanlar kendi görüşlerinden gazeteleri veya siteleri okumuyorlar da ondan mı? Yoksa onlar böyle ilanları almıyorlar mı?
ÜÇ: Yoksa bu ilanı Google’ın yapay zekâsı mı oraya yerleştirdi?
Eğer öyleyse diyeceğim şu...
Koskoca yapay zekâ... Herhalde bir bildiği vardır...
Paylaş