DYP, Refahyol esaretinden kurtulmalı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 7 Temmuz günü Başbakan Mesut Yılmaz'a bir mektup yazıyor.

Bu, Cindoruk'un Yılmaz'a yazdığı ikinci mektup.

Hükümetin üçüncü ortağının, birinci ortağına yazdığı mektupta çok önemli bir mesaj var.

Cindoruk, Başbakan'dan kumarhanelerin kapatılmasını istiyor.

Gerçek gerekçesi mektupta yazılı değil. Ama kendisine sorduğum zaman gerekçeyi şöyle açıklıyor:

ÖNERİ Mİ, MUHTIRA MI

‘‘Refah Partisi'ne, ‘Kumarhaneleri açarken, imam hatipleri kapatıyorlar' dedirtmeyelim.''

Cindoruk, bu konuyu önümüzdeki gün hükümetin gündemine getirmeye hazırlanıyor.

Evet, üçüncü ortağın Başbakan Yılmaz'dan istediği şey bu.

Tabii mektubu yazan koalisyonun ortağı ise, bunun ‘‘Basit bir öneri'' olmaktan öte anlamı doğuyor.

Yani, koalisyon ortaklarından biri, ‘‘Protokole ek madde öneriyor.''

Yılmaz bu mektuba cevap verdi mi vermedi mi, verdiyse ne dedi, bilmiyorum.

Ama bu mektubun ortaya koyduğu bir gerçek var.

Anasol koalisyonu, sanıldığından daha nazik ve küçük bir denge üzerinde duruyor.

Şimdi şu sorunun cevabını arayalım:

Bu koalisyon böyle zayıf bir temel üzerinde ne kadar gidebilir?

Bu soruyu soran sadece ben değilim.

Hükümetin ANAP ve DSP kanadının önde gelen iki bakanı da aynı soruyu soruyor.

Tabii bu sorular sorulunca ortaya başka bir gerçek çıkıyor.

DYP DE GİRMELİ

Merkez sağın öteki partisi DYP'nin de mutlaka bu koalisyona girmesi gerekir.

Benim kanaatim de bu.

Ama DYP, bu hükümete nasıl girecek?

Herkes biliyor ki, bunun önündeki tek engel, Genel Başkan Tansu Çiller...

Çiller, Refahyol'un sona ermesini şahsi bir konu haline getirdiği için, DYP bugün kuruluş amaçlarından tamamen sapmış bir noktada bulunuyor.

Aslında Çiller bunu üç ay önce kabul etseydi, bugün ANAP-DSP-DYP hükümeti kurulmuş olacaktı.

Üstelik bunun başında, Çiller dışında bir DYP'li de olabilecekti.

Ama ne yazık ki, Çiller bu gelişmeyi göremedi. Bu yüzden hem partisi koalisyon dışında kaldı, hem de milletvekillerinin neredeyse üçte birinden fazlasını kaybetti.

Tabii kamuoyu gözünde kaybettiklerini saymıyorum.

Ama bunun, DYP'yi aşan bir sakıncası daha var. Bugün DYP'nin koalisyon dışında kalması, rejim için de tehlike oluşturmaya başladı.

Çünkü DYP'nin bu hükümete katılmaması, Refah Partisi'nin cüretini artırıyor.

Refah, rejimle uzlaşmaz bir havaya girince de, toplumdaki gerginlik tırmanıyor.

KURUCULAR GÖREVE

İşte bu nedenle DYP'nin gerçek misyonuna bağlı, kuruluşundaki temel felsefesini benimsemiş kişilerin ne düşündüğünü çok merak ediyorum.

Mesela Necmettin Cevheri'nin. Mesela Nahit Menteşe'nin. Mesela Esat Kıratlıoğlu'nun.

Acaba onların kurdukları parti, bu tarihi olayda rejimin yanında mı, yoksa bu rejime karşı giderek sertleşen partilerin yanında mı yer almalıydı?

Gerçekten onların düşüncelerini çok merak ediyorum.

Ama o kanattan ses çıkmıyor.

DYP adına sadece, bu partinin tek amacını Çiller'i korumak olarak gören üçüncü sınıf politikacılar konuşuyor.

DYP'DEN BEKLENEN

Türkiye'de rejimin sağlam bir temele oturması için, Refah Partisi'nin bu kontrolsüz cüretinin dengelenmesi gerekir. Ama görünen o ki, DYP, Refahyol esaretinden kurtulmadığı sürece, bu cüret artarak devam edecek ve sokaktaki gerginlik önlenemeyecektir.

O nedenle DYP'nin kuruluş misyonuna sahip milletvekillerinin artık bu gidişe dur deyip, Çiller'in kafasında hâlâ bitmeyen Refahyol macerasına son vermeleri gerekiyor.

DYP'nin Refah Partisi ittifakından kopması, bu partiyi de ihtiyacı olan sağduyu çizgisine çekecektir.

O nedenle Cumhuriyet'in temel ilkelerine bağlı herkes, DYP'den işte bu tarihi misyonu bekliyor.

Yazarın Tüm Yazıları