Paylaş
O gün sokak buzlanma yüzünden trafiğe kapanmıştır.
1.98 boyundaki dev adam, çevresindekilere, “Big Lebowski” filminin kahramanının meşhur ettiği “Dude” (herif veya kanka) kelimesiyle seslenerek başlar.
Zaten 1.98’lik dev cüssesi ile filmin kahramanı John Goodman’a benzemektedir.
Bill de Blasio, onu dünyanın bir numaralı şehrinin belediye başkanlığına getiren yürüyüşünü tam bir yıl önce, Brooklyn’in bu mütevazı evinde başlatır.
Yanında kendinden 30 cm küçük siyah bir kadın, çoraplarının izleri yırtık genç bir kız ve afro saçları ile 1970’lerin Black Panther hareketinin mensuplarını hatırlatan genç bir adam vardır.
Amerikan “yerleşik nizamının” kalesine saldıracaklardır.
Hem de gerisinde, dünya siyasetinin yeni ufkuna ait çok önemli işaretler vererek.
* * *
“Şanslı yıldızın” altında doğmuş bir çocuk değildi. Babası Alman kökenli bir Amerikalıydı.
Yale’de okumuştu. Onu parlak bir hayat beklerken, İkinci Dünya Savaşı patlamış, Okinawa’da bir bacağını kaybetmişti.
Savaştan geriye bir alkolik olarak dönmüştü.
Yeni belediye başkanı babasının adı ile hayata başladı. Adı Warren William Jr’dı.
Annesi ise İtalyan asıllı bir kadındı.
Hayata pratik bakışı, annesinden almıştı. Bir de yeni adını.
Babasına olan tepkisinden dolayı adını değiştirip, Bill de Blasio yapmıştı.
O günden sonra önünde yepyeni bir hayat başlayacaktı.
Sadece boyuyla değil, hayata bakışı ile de çok farklı bir çocuktu.
Bir arkadaşının deyişi ile “her hafta başka bir kıza âşık oluyordu”.
Ama onun asıl farkı, sosyal ve siyasal alandaki faaliyetleriydi.
Önce Nikaragua’ya gidip Sandinista gerillarının safında savaştı.
Dönüşte New York Belediyesi’nin vatandaşla ilişkiler bölümünde bir iş buldu.
* * *
Orada Chirlane McClay isimli siyah bir kadınla tanıştı. Belediye başkanının konuşmalarını yazıyordu. Bill de Blasio kadına âşık oldu. Ancak arada ciddi bir sorun vardı.
Kadın lezbiyendi. Üstelik bunu yazdığı bir kitapçıkla açıklamıştı.
Damarlarindaki İtalyan kanı, hem kendini, hem kadını ikna etmeyi başardı. Kısa süre sonra Chirlane hamileydi. Bunu öğrendikten sonra, iki gay rahibin önünde dini nikâhla evlendiler.
Her ikisi de aktivistti.
Ama aktivizmleri 2012’deki Wall Street işgallerine kadar kamuoyunca pek bilinmedi.
O yıl geldiğinde Bill, Wall Street’te, Amerikan yerleşik sistemine meydan okuyan bu hareketin içindeydi.
New York kamuoyu onu ilk defa Amerika’nın “Gezi”si sayılabilecek bu direnişle tanıdı.
O hareketin zorla bastırılmasından kısa süre sonra Bill de Blasio, Brooklyn’deki evinden, “Büyük Elma” denilen New York’un belediye başkanlığına adaylığını açıklıyordu.
Seçim programını ise bugüne kadar dünyada hiç rastlanmamış bir şekilde açıklayacaktı.
DANTE IS
BLASİO’nun iki çocuğu var. Çocuklarına ilginç isimler takmış.
Büyüğü “Chiara” adında bir kız.
Oğlu’nun ismi ise “Dante”.
Seçildiği takdirde babasının uygulayacağı programı oğlu Dante açıkladı.
500 bin dolardan fazla geliri olanlardan ek vergi alıp bununla bütün fakir çocuklarının anaokuluna gitmesini sağlayacağını söyledi.
Afro saçları bir anda New York’un gündemi oldu.
Seçmenlere her gün özel e-mail gönderildi.
Sonunda Bill de Blasio New York halkının yüzde 73’ünün oyunu alarak belediye başkanı seçildi.
* * *
Yılbaşı gece yarısından sonra yatağıma uzanıp, Paris Match dergisinde Bill de Blasio’nun hayatını okurken gözüm bir ara televizyona takıldı.
Başbakan Erdoğan halka sesleniş kouşması yapıyordu.
O gecenin yılbaşı olması, belli ki öfkesini daha da arttırmıştı.
Aynı irkiltici üslup, aynı suçlamalar...
Ne anlama geldiğini anlamadığım birtakım dini kavramlar...
İstiklal Marşı’nın, uzun bölümünden atıflar...
Türkiye’nin bir bölümü yılbaşını kutlarken, ülkenin Başbakanı öteki bölümüne yönelik savaş yemini ediyordu sanki...
Sonuna kadar bekledim...
En küçük bir sevgi sözcüğü gelir diye bekledim...
Gelmedi...
Sadece savaş baltaları vardı ve bu konuşma 2014’e ait bütün umutlarımı alıp götürmüştü.
* * *
Sonra New York halkını ve De Blasio’yu düşünüm.
Öyle bir halk ki, Amerikan yerleşik nizamının, CIA’nın, FBI’ın bütün fişlemelerini elinin tersi ile itmiş.
Amerikan devletinin tüylerini diken diken eden bir Sandinista gerillasını, bir Wall Street direnişçisini, bir lezbiyenin eşini, afro saçlı Dante adlı freak bir çocuğun babasını, ‘Büyük Elma’nın tepesine getirmiş.
Gece epey ilerlemişti...
Erdoğan’ı tamamen kafamdan sildim ve ileriye baktım...
Acaba bir gün bu toplum da kafamızdaki bütün sicilleri, Milli Güvenlik Kurullarında çıkmış emirlerle hazırlanmış fişleri yırtıp atacak mı.
O gün gelecek ve bu ülkenin belediye başkanlıklarına, başbakanlıklarına, cumhurbaşkanlıklarına Gezi’ye katılmış, dağlarda yaşamış insanlar da seçilebilecek.
O gün gelecek ve bizler, yılbaşı akşamlarını savaş ilanlarıyla değil, kucaklaşarak kutlayacağız.
Bir gün... Evet bir gün elbet... Bu ülkenin de bir Bill de Blasio’su olacak...
* * *
Bill de Blasio dün sabahtan itibaren, resmen New York belediye başkanlığı görevine başladı...
Sana başarılar “Dude...”
Paylaş