Paylaş
Bizim kuşağımız için dinozorlar, elle çizilmiş resimlerini tarih kitaplarında gördüğümüz, nesli tükenmiş yaratıklardı.
Onları hareketli olarak ilk defa “Jurassic Park” filminde görmüştük.
Film şimdi “Jurassic World” olarak dönüyor ve bu cuma günü vizyona giriyor..
Bu yıl aralık ayında da yeni “Star Wars” filmi geliyor...
Bu iki film, gözleri sinema tarihinin en büyük devrimlerini gerçekleştiren bir şirkete çevirdi.
ILM, “Industrial Light and Magic...”
Dört nesildir insanlara yepyeni hayallerin kapılarını açan bu şirkettten neler çıkmadı ki...
Indiana Jones, E.T., Back to the Future, Ghostbuster, Abyss, Die Hard, Titanic, Terminator 2, Mask, Transformers, Harry Potter, Hulk, Iron Man, Avatar, Karayip Korsanları...
Hayal dünyamıza sihri sokan, kafalarımızı ufuktaki dijital saatlere ayarlayan bu insanlar kimlerdir...
Wired dergisi, bu ay harika bir kapakla bu insanları ve 1970’lerin sonunda sinema tarihini bir daha geri dönmeyecek şekilde değiştiren ihtilalcileri anlatıyor...
İki yazar, 4 nesil boyunca bu sürece katılmış 43 insanla görüşüp, bu hayal ihtilalinin sözlü tarihini yazmış.
Buyurun, bu hayal fabrikasını birlikte gezelim.
Ama önce size yeni filmin konusunu kısaca özetleyeyim.
2-GDO’LU DİNOZOR INDOMİNUS REX ÂLEMİ KARIŞTIRIYOR
İLK film, Kosta Rika yakınlarındaki Nublar adasında, milyonlarca yıl sonra fosiller arasındaki bir yumurtadan doğan dinozorların saldırısını anlatıyordu.
Filmin başladığı yer adadaki tabii bir ormandı.
Aradan geçen 22 yıldır, dinozorlar kontrol altına alınmış ve Nublar adası artık Disney World gibi bir tema parkı haline gelmiştir.
Milyonlarca insan buraya gitmekte ve dinozorları tabii ortamlarına benzeyen bu parkta seyretmektedir.
Bu defa her şey, gelen izleyicilerin daha da dikkatini çekip ziyaretçi sayısını arttıracak “Indominus Rex” isimli yeni bir dinozor türü yaratılmasıyla başlıyor.
Dört ayrı dinozor türünün genlerinden elde edilen bu yeni yaratık, dinozor dünyasını altüst edecektir.
3-HER ŞEY 1975 YAZINDA BİR HANGARDA BAŞLADI
YIL 1975...
Sinema dünyasının sihir ve hayal fabrikasının hikâyesi, George Lucas isimli genç bir adamın, dönemin büyük film stüdyolarının kapılarını çalmasıyla başlıyor..
Henüz 31 yaşındadır ve elinde “uzak geçmiş”le ilgili bir senaryo vardır...
Star Wars... Yani Yıldız Savaşları...
Ama Hollywood saatleri o günlerde bambaşka filmlere ayarlanmıştır..
Taxi Driver’ın, Serpico’nun konuşulduğu, iş yaptığı günlerdir ve hiçbir aklıevvelin, böyle bir patlamış mısır uzay macerasına yatıracak parası yoktur...
Üstelik o günlerde, genç adamın elindeki senaryoyu çekecek bir teknoloji de yoktur.
Ama orası Hollywood’dur ve bir köşesinde buna üç-beş kuruş ayıracak bir aklıevvel mutlaka vardır...
20th Century Fox senaryoyu tamamlaması için ona 25 bin dolar vermeyi kabul eder...
Sinema devrimi o parayla başlar...
Ama filmi çekmesi için ne stüdyo vardır...
Ne de teknoloji...
Ellerindeki tek malzeme hayalleridir.
4- FLEETWOOD ÇALARKEN BÜYÜK İHTİLAL BAŞLIYOR
AYNI yılın yaz ayları...
Los Angeles’ın Van Nuys kasabası havaalanı yanındaki bir hangarı kiralarlar...
İşe aldıkları ilk kişiler kolejden henüz mezun olmuş veya atılmış gençlerdi...
Görevleri uzay yaratıklarını, uzay gemilerini, silahlarını, uzay maceraperestlerini yaratmaktı...
Sinema tarihi geri dönülmeyecek şekilde değiştirecek olan Industrial Light and Magic (ILM) böyle kurulmuştu...
Daha sonraları Carb, Toys, Monsters gibi yeni nesil filmlerle Disney’in çizgi film geleneğini sarsacak olan Pixar da bu hayal fabrikasından çıkacaktı.
Hatta daha sonra fotoğraf sanatını altüst edecek olan photoshop tekniğinin ilk temelleri de ILM adlı bu hayal fabrikasında atılacaktı.
Çalışanların yaş ortalaması 25’ti. Daha önce çok azı film sektöründe çalışmıştı. Hangarın içi küçük odalardan oluşuyordu ve duvarlar çok inceydi.
Bütün gün Fleetwood Mac dinliyorlardı.
Rumours plağının günleriydi...
Şirketin adını “Industrial Light and Magic” koymuşlardı ama Lucas’ın çocuklara ilk talimatı şu olmuştu:
“Sanayi ve ışık kelimelerini unutun. Bu şirketin asıl adı ‘Magic’ (sihir) olacak...”
Oldu da...
5-9 MİLYON 999 BİN DOLARLIK BÜTÇE
FİLMİN bütçesi 9 milyon 999 bin 999 dolardı.
Vizyon büyüktü, hedef daha büyüktü... Galaksilere gideceklerdi..
Eldeki para ise çok küçüktü...
İlk malzemeleri, mahalledeki Amerikan ordusunun artık malzemelerini satan dükkânlardan alıyorlardı.
Çalıştıkları yerde dinlenecekleri koltukları, eski bir Boeing 727 uçağından çıkarmışlardı.
Film için 800 sahne çekeceklerdi. Ama 1976 yılına geldiklerinde daha sadece tek çekim yapmışlardı ve paranın 1 milyon doları gitmişti bile.
Kullandıkları teknolojiyi kendileri yaratıyorlardı.
Bütçenin 2 milyon doları görsel efektler için harcanacaktı.
Kameralara ayrılan para 400 bin dolardı.
Lucas, “İmkânsızı hayal edin” diyordu ve bu genç çocuklar imkânsız hayalleri gerçeğe çeviriyorlardı.
Film 1977 Mayıs ayında gösterime girdiği gün Lucas Hawaii’ye tatile gitmişti.
Bir hafta sonra arkadaşları arayıp müjdeyi verdi:
Star Wars gişe rekorları kırıyordu.
Sonra gelecek olan 4 nesli etkileyecek efsane doğmuştu.
6- 75 CENT’LİK KÖPEK MAMASI KUTUSUYLA SES EFEKTİ
ÇEKTİKLERİ çok büyük bütçeli ilk film Terminatör 2’ydi.
Filmde T-1000’i oynayan Robert Patrick’in sıvıya dönüşmesi, sonra tekrar katı hale geçmesi, dijital efekt devriminin ilk olağanüstü sonucuydu.
Çizilmiş karakterle, bir aktörün gerçekleştirdiği canlı hareketin birleşmesinin ilk örneklerinden biri bu film oldu.
Ama o muazzam bütçenin içinde bile üç kuruşluk harika fikirler vardı.
Filmin ses efektlerinden birini, 75 cent’lik bir köpek maması kutusuyla gerçekleştirdiler.
Konserve kutusunu ters çevirerek elde ettikleri ses, filmin en akılda kalan efektlerinden biriydi.
7- ‘OPTİMUS PRİME’IN YÜZÜ NASIL DOĞDU
HAYAL fabrikasının tarihinde Transformers filminin ve onun yönetmeni Michael Bay’in de özel bir yeri var.
Bu filmlerin ana kahramanı olan Optimus Prime adlı robotun yüzü beni hep çok etkiledi.
İnsanların dostu ve sadık bir müttefiki olan roboton yüzündeki güven verici ifadede hep çok insani çizgiler bulurum
Birçok kişi robotun yüzü üzerinde çalışıyordu ama getirilen hiçbir yüz onu tatmin etmiyordu.
Michael Bay, “Hepsi sanki çok kötü bir yüz kaldırma operasyonu geçirmiş gibiydi” diyor.
Sonuçta çözümü Keiji Yamaguchi isimli genç bir çizer buluyor.
Sumo törenindeki bir güreşçi gibi hayal ediyor.
Her Transformers filminde seyretmeye doyamadığım Optimus Prime’ın yüzünde Japon manga çizgisinin etkilerini görürüm. Bu arada küçük bir bilgi...
Optimus Prime’ın bir kamyondan robota dönüşmesinde 10 bin parça hareket ediyor...
8-HAYAL FABRİKASINDAN ÇIKARDIĞIM DİNOZOR VE T-REX DERSLERİ
-Hayal et, sana “hayalperest” denmesini eleştiri değil, iltifat olarak kabul et.
-“Daha önce kimse böyle bir şey yapmadı, yapılamaz” diye itiraz edene, “Neden olmasın, öyleyse biz yapalım” de.
-“Bu imkânsız” cümlesini değiştir, hatta işe “imkânsız” kelimesini değiştirip “Mümkünsüz” diyerek başla, mümkünsüzü mümkün hale getirmeye çalış.
-Başaramamaktan korkma, seninle alay eden olursa, “Guguk Kuşu” filminde Jack Nicholson gibi “Ben hiç olmazsa denedim” de ve yoluna devam et.
Paylaş