LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BU bir rica yazısıdır. Bir yalvarış, bir silkiniş yazısıdır. Çünkü önümüzde tarihi bir dönem açılıyor.
‘‘Tarihi’’ kelimesinin çıfıt çarşısına düştüğü bir toplumda bu kelime belki size heyecan vermiyor.
Ama ne olur, bu kelimeye bir kere olsun, gerçek anlamını vererek düşünelim ve yürüyelim.
Avrupa'dan beklediğimiz ilk ciddi işaret geldi.
Mesaj çok açık.
‘‘Reformları yaparsanız, 2004 Aralık ayında müzakereler başlar.
Müzakerelerin başlaması, ‘‘geri dönüşü olmayan yola girmek’’ demektir.
Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne tam üye olmasının, Avrupa topluluğunun ayrılmaz bir parçası haline gelmesi yolunun açılması demektir.
* * *
O nedenle herkese sesleniyorum.
Siz ey, Türkiye'nin sessiz ve makul çoğunluğunun üyeleri!
Siz, marjinal grupların kısır kavgalarının arasında ezilip büzülmekten bitap düşmüş insanlar!
O sessizliğinizin arkasında, bu ülkenin refah düzeyinin bir türlü yükselememesinden dolayı köpüren, patlamaya hazır bir yanardağ mı var?
Bu ülkede kuralların işlemeyişinden, yolsuzlukların üzerine gidilmeyişinden, adaletin hızlı çalışmamasından şikáyetiniz mi var?
Çocuğunuzun, torununuzun istikbalini karanlık mı görüyorsunuz?
İşte aydınlığın tarafı.
Bütün kurumlara, partilere bu arzunuzu gösterin.
* * *
Siz ey bu ülkenin gerçekten kahraman ve dürüst subayları!
Siz ey, Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyetin değerlerinin tehdit altında olduğunu düşünenler!
Herkesten çok siz bunu isteyin.
Avrupa coğrafyasında, o kültür ikliminde Ortaçağ'ın virütik ve bağnaz dinciliğinin yaşayamayacağından emin olun.
Avrupalı Türkiye'nin, şeriat özlemlerine kapılarını bir daha açmamak üzere kapatacağını unutmayın.
Ya siz, laikliğin ‘‘jakoben’’ yorumundan rahatsız olduğunu söyleyen ve kendine ‘‘mütedeyyin’’ diyen insanlar.
Avrupa Birliği'ni en az onlar kadar siz de isteyin.
Çünkü inançların en büyük güvence altında olduğu rejimlerin, gerçek laik demokrasiler olduğunu unutmayın.
Ey siz, siz ‘‘Kürt kimliğine’’ öteki kimliklerden daha fazla önem verenler!
Önünüzde yepyeni bir Türkiye Cumhuriyeti ufku açılıyor.
Avrupa kimliği ve Türkiye kimliğinin sentezi, bu coğrafyanın bütün öteki kimlikleri için de ılımlı bir Akdeniz iklimi gibi gelecektir.
Bu coğrafyada herkesin kendince önemli gördüğü ‘‘kimliklerin’’ bir arada yaşamasına izin veren bir atmosfer olacaktır.
* * *
Siz ey gençler! Hepimiz biliyoruz ki, son üç yılda bu ülkeye olan inancınız büyük darbeler yedi.
Geleceğinizi göremez oldunuz.
Bir zamanlar büyük umutlarla bağlandığınız bu sınırlar, size zindan gibi görünmeye başladı. Haklısınız.
Üzülün ama umutlarınızı asla kırmayın. Türkiye, Tanzimat’tan bu yana ortaya atılan iddianın en önemli noktasına geliyor.
Avrupa Birliği ile müzakerelerin başlaması, sizin için de karanlıkların dağılması anlamına gelecek.
Beş yıl, on yıl, inanın bunlar sizin hayatınız için kısa süreler.
Bir gün bakacaksınız ki, Türkiye Avrupa'nın bir üyesi olmuş.
İş imkánları açılmış, bu saçma sapan kavgalar bitmiş, Türkiye insanca yaşama hakkını almış insanların ülkesi haline gelmiş.
Bunu herkesten, ama herkesten çok siz isteyin.
Lise yıllarımda İzmirli bir delikanlı olarak bunlar benim için hayal bile değildi.
Ama sizler için, hayalden gerçeğe geçişe çok yaklaştığımız yıllar olacak.
* * *
Herkese sesleniyorum.
Çünkü herkesin menfaatinin birleştiği bir kavşağa geldik.
Daha doğrusu o kavşakta buluşuyoruz.
Son iki yılda büyük ilerlemeler kaydettik. Yapacağımız çok az şey kaldı.
Ve inanın bunların hiçbiri yapılamayacak şeyler değil.
İşte o yüzden herkese sesleniyorum. Ayağa kalkın ve Büyük Millet Meclisi'nden bunu isteyin.
Lütfen o nifak seslerine kulak asmayın. Saçma sapan itirazları iplemeyin.
Bu ülke sizin, bu hayat sizin, bu gelecek sizin.
Bunları şimdi söylemeyecek, şimdi haykırmayacaksak, ne zaman yapacağız?
Bugün sessiz çoğunluğun günüdür. Sessiz çoğunluğun dilinin çözülmesi gereken gün.
Hep birlikte işte onu yapalım...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları