Paylaş
Altında Türkiye’nin resmi ve güllü logo bulunan mektup şu cümleyle başlıyordu:
‘Sayın....
Size ihtiyacımız var. Paranıza, zamanınıza değil... Bu halk üzerindeki etkinize ihtiyacımız var.’
* * *
Bu ilginç mektup kimlere mi gitti?
Önümde uzun bir liste var.
İsterseniz bazılarının isimlerini vereyim:
Sertab Erener, Ajda Pekkan, Nil Karaibrahimgil, Sanem Çelik, Kenan Doğulu, Ata Demirer, Ercan Saatçi, Burhan Öcal.
İşadamlarından Hüsnü Özyeğin, İshak Alaton, Güler Sabancı, Cem Boyner.
Siyasetçilerden Kürşad Tüzmen.
Sporculardan Fatih Terim, Emre Belözoğlu.
Gördüğüm listede üç de yazar vardı.
Ayşe Arman, Hıncal Uluç ve Ahmet Altan.
Bu kişilerden ne istendiğine gelince..
Halk diliyle söylemek gerekirse, ‘manken olmaları’ isteniyor.
Deri elbiseler giyecekler.
Fotoğraflarını ünlü sanatçı, Nihat Odabaşı çekecek.
Yani geçen ilkbahar Elisabeth Hurley’in fotoğraflarını çeken fotoğraf sanatçısı.
Ama bu insanlar bir markanın reklamını yapmayacaklar.
Sizi daha fazla merakta bırakmayarak bu büyük projeyi anlatayım.
* * *
Türkiye’de deri eşya üreten şirketler bir araya gelerek, ‘Deri Tanıtım Grubu’ adlı bir platform kurdular.
Türkiye’nin bütün deri üreticileri bu gruba katıldı.
Aralarında ciddi bir bütçe oluşturdular.
Şimdi bu bütçe ile büyük bir tanıtım kampanyasına başlıyorlar.
Amaçları şu:
Her ülkenin, kendisiyle özdeşleşen bir ürünü vardır.
Mesela Fransa deyince akla peynir ve şarap gelir.
Rusya denince votka ve havyar.
İsviçre’nin saat ve çikolatası.
İtalya denince ayakkabı ve pizza.
Küba denince puro.
Dericilerin amacı da şu:
Türkiye denince akla deri gelir.
İşte bu sloganı bütün dünyanın aklına takmak.
* * *
Bu projenin iki ayağı var.
Biri bu sloganı öteki ülkelerin, turistlerin aklına takmak.
Öteki ise bizzat Türklere bunu anlatmak.
İşte bu amaçla, Türkiye’nin tanınmış kişilerinden bu tanıtım kampanyasına modellik etmesini istiyorlar.
Bana verdikleri bilgiye göre, mektup yazdıkları kişilerin çoğu buna katılacağını bildirmiş.
İyi de yapmışlar. Sonunda bu, Türkiye’nin bir üründe markalaşmasına hizmet edecek.
Kazanacak olan belli bir marka değil, bütün ülkenin deri sanayii.
Nitekim İtalyanlar son zamanlarda ayakkabıları için böyle bir kampanya yapıyorlar.
* * *
Türkiye dericilikte gerçekten başarılı bir ülke.
Gerek fason üretimde, gerek kendi markalarıyla uluslararası piyasalarda iyi bir yer tuttu.
Keza Denizli’nin bornozu da artık bütün dünyada kalitenin sembolü olarak görülüyor.
O nedenle dericileri bu yaratıcı girişimleri için tebrik ediyorum.
Bu projeye katılmayı kabul eden ünlü kişileri de kutluyorum.
Yaptıkları iş ülkenin bir ihraç ürününün pazarlanmasına katkıda bulunmak.
Hiçbir ücret talep etmeden bu rolü kabul etmek de takdir edilecek bir davranış.
Görüyorsunuz, ‘pazarlama’ ille de bir ülkeyi satmak anlamına gelmiyor.
* * *
Hepinizin bayramını kutlar, mutlu ve sağlıklı bir hayat dilerim.
Paylaş