Paylaş
Biraz huzur...
Biraz sükûnet...
Bırakın da şu 24 milyon olmanın keyfini çıkaralım.
Ülkenin tekrar yarısı olabilmenin, burayı bizim de vatanımız hissetmenin verdiği güzel duyguyu içimize çekelim.
Bırakın hiç olmazsa “İçimize çektiğimiz hava değil, gökyüzüdür” duygusunu biraz daha yaşayalım.
Nedir bu telaş, bu hırs...
Referandum öncesinde biz sizi başkanlık sistemine karşı mücadele ediyor diye gördük ve inanın çok da takdir ettik.
Ama şimdi aynı 7 Haziran seçiminden sonra yaptığınız gibi öyle bir şey yapıyorsunuz ki...
Bizde, “Meğer Deniz Bey kendi başkan adaylığının yatırımını yapıyormuş” şüphesini yaratıyorsunuz.
Biliyorsunuz, size karşı hiçbir kötü düşüncem olmadı.
Ne dün, ne de bugün vardı böyle bir hissiyatım.
7 Haziran’dan sonraki çıkışınızda bile tek kelime etmedim.
Ama bilin ki, bu defa hem bende, hem de birçok insanda bu duyguyu yaratıyorsunuz.
Türkiye bir referandumdan çıktı. İnsanlar yorgun Deniz Bey...
Bütün dünyada tartışılan bir referandumdu ve halkın yarısı hayır dedi.
Ne olur daha bugünden bu duyguyu torpilleyecek bir şey yapmayın.
“Hayır” oyu veren insanları, daha bugünden başarısızlıkla biteceğine emin olacakları bir depresyona sokmayın.
A330 KULİSİ: BEKLEDİĞİM SORUYU NAGEHAN SORMUŞ
HEPİMİZ nefesimizi tutmuş A330’dan gelecek mesajı bekliyorduk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidar köşe yazarları arasında patlayan kainat savaşında kimin yanında yer alacaktı?
“Tasfiye edildiği” iddia edilen “İslamistlerin” mi, yoksa onları “tasfiye etmeye” çalışanların mı...
Soruyu Nagehan Alçı sormuş...
Nagehan, Rasim Ozan Kütahyalı’nın eşi.
O mahallede yazılanlara bakılırsa, Rasim Ozan bu savaşta “İslamistleri” savunanların safında yer almadı.
Demek ki iktidara yakın bir yazar olarak Nagehan bu savaşta, hem eşinin hem de kendinin bulunduğu yerden emin...
Yani “İslamistler tasfiye ediliyor” diye “İslamcı” ve “Mavi Marmara” gemisine atlayanlar kaybetti galiba...
Bu durumda Ahmet ve Akif’e karşı savaşımda da ben kazanmış oluyorum.
İtiraz eden varsa, Yüksek Seçim Kurulu’na başvursun.
En adil kararı o verecektir.
'MÜRİDİ OLMAYAN' BİR TEKKENİN ŞEYHİ OLUR MU?
CUMHURBAŞKANI iktidar medyasındaki savaşa el koydu ve son noktayı koydu.
Dedi ki:
“Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki. Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını, milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır. Yapılması gereken budur.”
Ne talimat veriyor iktidar köşe yazarlarına:
BİR: “Dürüst olun, ilkeli olun, Vatanınızı milletinizi sevin.”
Hakaret edin diyor mu?
Tehdit edin diyor mu?
Demiyor...
İKİ: Diyor ki: “Ne burası tekkedir, ne de biz mürit arıyoruz.”
Yani tekke olmadığına göre şeyh de yoktur.
Bu da demektir ki, “Aranızda, ‘Ben şeyhin daha iyi müridiyim’ yarışı da yapmayın.”
AHH... AH ŞU SÖZLERE HEPİMİZ BİR UYSAK
CUMHURBAŞKANI A330’da, iktidar basınındaki bazı kişiler için şöyle diyor:
“İşi, kendi doğrularını benimseyen, kendilerinin belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındaki insanları da ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler. Oysa hiç kimsenin böyle bir hakkı yok. Onların da böyle bir hakları, yetkileri yok, benim de yok.”
Keşke bütün siyasetçiler, bütün köşe yazarları, hepimiz bu duygulara sahip olsak, bu duygularımızda samimi olabilsek.
İnanın bambaşka bir Türkiye olurdu.
ALLAH ALLAH KİM BU 'YERE YAKIN ASUMAN'
UUUUUF... Uf... Çok fena dokunmuş... Ama öyle böyle değil... Öfke burnunda...
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, kendisinin 17 Aralık gecesi yaptığı televizyon konuşmasının görüntülerini gündeme getirenlere fena şarlıyor.
“Menfaat şebekeleriyle, tasmalı trolleriyle, ırz düşmanı o malum karanlık adamlarıyla, Adil Öksüz’e telefon mesafesindeki FETÖ’nün kripto A takımıyla, yere yakın Asumanlarıyla, fırıldaklarıyla, siyaset hırsızlarıyla son günlerde fakire organize bir şekilde saldırıya geçtiler.” (Not: Burada “Fakir” kendisi oluyor.)
Son 14 yıldaki menfaat şebekelerinin, tasmalı trollerin falan kim olduğunu artık çok iyi biliyoruz da ben şu “Yere yakın Asuman” lafına taktım.
Salih Tuna kardeşim ne olur aydınlat bizi...
Kimdir bu “Yere yakın Asuman”...
HAYRETTİN HOCAM, 17 ARALIK MİLADI SAAT KAÇTA BAŞLIYOR
BAZI gizli mahfiller, şimdi acayip anti-FETÖ’cü olan iktidara yakın Yakup Cemil tarzı iki köşe yazarının, 17 Aralık akşamı televizyonda yaptıkları FETÖ yanlısı konuşmaları yeniden gündeme getirdi.
Cumhurbaşkanı FETÖ mücadelesinde 17 Aralık’ı milat olarak göstermişti.
Şimdi tartışma şu:
17 Aralık miladı tam dakikasıyla ne zaman başladı:
16 Aralık’ı 17 Aralık’a bağlayan gece saat 00.01’de mi...
Yoksa 17 Aralık’ı 18 Aralık’a bağlayan gece yarısı mı...
Eğer ikincisiyle bu iki yazar arkadaş yırtacak.
Hayrettin Karaman Hocam, siz ki en adil fetvacısınız, yolsuzluk fetvası bile verip kaç kişiyi kurtardınız.
Yine sizin ocağınıza düştük hocam... Bu iki arkadaşın kaderi artık sizin elinizde.
Bir sevap daha işleyin.
17 Aralık miladı dakikası dakikasına ne zaman başladı...
BU KOLEKSİYON BENİ VİNİL PLAĞA GEÇİRECEK
BERLİN dönüşü dün bütün gün Ferit Odman dinledim.
Bir kere daha anladım ki, benim evime en yakışan müzik caz.
Ferit Odman 3 plağını vinil bir koleksiyon olarak yayınladı.
Vinil plak tutkusu nedeniyle Kanat Atkaya ile hep dalga geçiyordum ama galiba ben de hafiften o tarafa kayacağım.
Mahallede bana biraz demode muamelesi yapmaya başladılar ki bunu hiç kaldıramam.
İŞTE SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş