Paylaş
CUMHURBAŞKANI her akşam bir iftarda konuşuyor...
Diyor ki:
-“Bedeli ne olursa olsun, Suriye’nin kuzeyinde bir devletin kurulmasına izin vermeyiz.”
Yani neredeyse bir dış düşmana savaş ilanı...
* * *
Diyor ki:
-“İçeride yeni bir 6-7 Ekim olayına asla izin vermeyiz...”
Yani neredeyse bir iç düşmana savaş ilanı...
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Uygur Türkleri polemiğine giriyor.
Yani sanki, koalisyon muhatabı o...
* * *
Kısaca her iftar yemeği, bir seçim mitingine dönüşmüş durumda...
Ama Başbakan Davutoğlu’ndan tek kelime ses çıkmıyor...
Neden...
* * *
Aklıma gelenler şunlar:
-MİZAHİ İHTİMAL: Davutoğlu ya oruç tutmuyor, ya iftar yemeklerine
katılmıyor, o nedenle
iftar mitingi yapmıyor.
-DÜŞÜK İHTİMAL: Başbakan artık Cumhurbaşkanı’nı ciddiye almıyor ve koalisyon muhataplarına, “Bırakın kendi kendine konuşsun, hiç takmayın” mesajı veriyor.
-BİR İHTİMAL: Başbakan sessiz kalarak, rakiplerine “Bakın işim ne kadar zor. O yüzden Cumhurbaşkanı konusunda üzerime fazla gelmeyin, koalisyonu kuralım, o meseleyi sonra hallederiz” demek istiyor...
-BİR İHTİMAL DAHA: Halk reddetse de o kafasında fiili başkanlık sistemini kabul etti ve süresini doldurmaya çalışıyor.
-EN KUVVETLİ İHTİMAL: Davutoğlu, ramazan ayını bir barış ayı olarak görüyor ve katıldığı iftar yemeklerini siyasi mitinge çevirmek istemiyor.
Nitekim pazar akşamı böyle yaptı.
Hepsi hepsi 1.6 milyar Euro... Bu parayı Yunanistan’a biz versek ne olurdu
KOMŞUMUZ tarihi bir kararın eşiğinde...
-Dün bankalar kapatıldı...
-Borsa işlemleri durdu.
-Yunanistan’a verilen süre bugün doluyor...
Bu gece yarısına kadar IMF’ye 1.6 milyar Euro borcunu ödemezse, ülke iflasa sürükleniyor.
-Bu gece yarısı bir başka çok önemli süre daha doluyor.
Avrupa’nın 240 milyar Euro’luk yeniden yapılandırılması beklenen “kurtarma fonu”nun süresi de doluyor.
* * *
Çipras hükümeti topu halka attı.
5 Temmuz günü referandum var.
-Halk “Evet” derse Yunanistan 5 yıldır sürdürdüğü kemer sıkma politikasına daha sert önlemlerle devam edecek.
-“Hayır” derse bu Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkması anlamına gelecek.
Bu da Avrupa Birliği ile ilişkilerin başka bir düzeye geçmesi anlamına geliyor.
* * *
Ben hayalperest bir insanım...
Düşünüyorum, Türkiye çıkıp şöyle dese:
“Komşumuz Yunanistan’a nefes aldırmak için 1.6 milyar Euro faizsiz borç olarak veriyoruz. Ayda 100 milyon Euro olarak geri ödesin.”
* * *
2 milyon Suriyeliyi barındıran Türkiye böyle bir jest yapsaydı... Acaba ne olurdu...
* * *
Düşünün 400 yıllık iç içe hayatımız olmuş bir halk bu...
Bizi Avrupa Birliği sınırında tutan ülke ayrıca...
Bence ilerisi için çok zarif bir psikolojik yatırım olurdu...
Hem de yardımseverliğimizin bir “Sünniperverlik” olmadığını da ispat ederdik.
Yunan halkıyla dayanışmamı göstermek ve oradaki havayı görmek üzere bugün Atina’da olacağım.
NOT: Ben bu yazıyı yazarken HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün böyle bir teklif yaptığını bilmiyordum. Akşam saatlerinde duyunca çok sevindim.
Platonik âşık medyası seçmene ‘Göbeğini kaşıyan adam’ diyor
SEÇİM sonuçları, “Şems aşkı” ve platonik tutku bir araya gelince, “Saray medyası”nın şuuru iyice kapandı, pervasızlık muslukları ardına kadar açıldı.
Türkiye’nin son 3 yıldaki dış politikasını ibra etmeyen seçmene resmen “Bidon kafa” demeye başladılar...
Neymiş efendim, Cumhurbaşkanı’nın “Bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına izin vermeyiz”
nutuğu var ya...
Onun muhatabı kimmiş biliyor musunuz...
Hani o uydurma ismiyle DEAŞ imiş...
Dünyanın bildiği isimle IŞİD yani...
Yahu arkadaş, sen bize göbeğini kaşıyan adam muamelesi mi çekiyorsun...
IŞİD bu hafta, Irak ve Suriye’de “İslam devleti ilanının birinci yılını kutluyor...”
Adama sormazlar mı...
“Bugün mü aklınıza geldi...”
PYD ise bugüne kadar bir devlet kuracağından hiç söz etmedi...
Çıkın deyin ki:
“Bizim için IŞİD de PYD de tehdittir, kabul edemeyiz...”
Biz de katılalım...
Ama milleti enayi yerine koymayın...
Sezen hepimizin Sezen’idir ve bilelim ki o Türkiye’dir
PAZAR gününün en keyifle okuduğum yazısı, Sezen Aksu’nun Hürriyet Pazar’da Çınar Oskay’a verdiği mülakattı.
O kadar Sezen’di ki...
O kadar kendi, o kadar kendine güvenen, o kadar söylediğinin arkasında duran, korkmayan, kimseden çekinmeyen kadındı ki...
Şimdi harika bir konsere hazırlanıyor...
Hem kendi tarihini, hem Türkiye’nin tarihini anlatacak...
Acılarımızla, sevinçlerimizle, düş kırıklıklarımızla, aşklarımızla, aşk hüsranlarımızla, kaybettiklerimizle, kazandıklarımızla, bulduklarımızla geçen koskoca
bir “Sezen’li yıllar
tarihi...”
Heyecanla bekliyorum...
Tavsiye ederim, yerinizi şimdiden ayırtın...
Charles de Gaulle bir zamanlar Jean-Paul Sartre’ın tutuklanmasını isteyenlere ne demişti:
“Sartre Fransa’dır...”
Kızanı, kızmayanı, seveni, sevmeyeni...
Bilin ki...
Sezen Türkiye’dir...
Paylaş