Paylaş
***
Artık biliyorsunuz, eşim Tansu solcudur...
Bense halis muhlis liberal bir dönek...
***
Yıllardır o “küreselleşmeye” karşı çıkar...
Ne zaman televizyonda, bir G-20 toplantısında küreselleşme karşıtlarının gösterilerini görse Paris yıllarımızda her öğrenci olayında yaptığı gibi, Saint Michel’e fırlar gibi hal gelir üstüne...
***
Bense hep şunu savundum.
“Küreselleşme, gelişmekte olan ülkelere yarayan bir süreçtir...”
***
Önce Davos’ta Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i dinledim.
Açık açık “Küreselleşme iyidir. Bütün dünya için iyidir” dedi.
Yani benim bugüne kadar savunduklarımı aynen tekrarladı.
***
Sonra açılış konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ı dinledim.
O da açık açık küreselleşmeye karşıyım dedi.
Yani Tansu’nun yıllardır söylediklerini tekrarladı.
***
Davos bitti ve şimdi eve dönüyorum.
Bugüne kadarki tartışmalarda hep o galip çıktı...
Ama bu defa iddialıyım...
***
Çin Devlet Başkanı’nı ve dağlar gibi bir Mao mirasını arkama aldım...
Kahrolsun küreselleşme karşıtı kapitalistler...
Yaşasın işçi sınıfının küreselleşme yoldaşları...
YA LE PEN DE RENAULT’YA ‘FRANSA’YA DÖN’ DERSE
EY küreselleşme karşıtları...
- ABD Başkanı Trump açılış töreninde ne dedi duydunuz mu....
“Benim orta sınıfımın varlığı elinden alınıp dünyanın öteki ülkelerine peşkeş çekildi...”
Yani diyor ki “O ülkelere giden fabrikalarım eve dönecek...”
***
- Şimdi ister misin şimdi Kocaeli’ndeki Ford fabrikasını da geri çağırsın...
***
- Yarın Fransa’da Marine Le Pen çıkıp, “Ey Renault vatansever ol, çek fabrikanı Türkiye’den eve getir” desin...
***
- Alman da bu modaya uyup, ‘Mercedes, kardeşim sende hiç mi vatan sevgisi yok? Ne işin var el âlemin Türkiye’sinde” demeye kalksın...
***
- Ralph Lauren’i, GAP’ı, Zara’sı aynı modaya uysun..
***
Eee sen kime eve dön çağrısı yapacaksın....
***
Mısır’daki Boyner’e mi...
Adam o yanlış dış politikamız yüzünden Mısır’da yeterince dayak yedi zaten...
***
Suriye’ye giden fabrikamızı mı...
O fabrika zaten IŞİD’in elinde...
***
Küreselleşme karşıtı solcu arkadaşlar...
Şimdi bulun bakalım iyi bir komplo teorisi...
IGGY POP KANUNU:SAKIN BÜYÜMEYİN
AMERİKALI pop yıldızı Iggy Pop 70 yaşına geldi ve artık Miami’de sakin bir hayat sürüyor.
Bu ay Rolling Stone dergisine verdiği mülakatta şu tavsiyelerde bulunuyor.
- Kendinizi kaybetmeyin... Eğer çok uyuşturucu ve alkol alırsanız, bedeninizi, aklınızı ve hayatınızı kaybedersiniz.
- Eğer herkesin her dediğini yapmaya kalkarsanız, feci bir insan olursunuz ve şahsiyetinizi kaybedersiniz.
- Şu ikisi arasındaki dengeyi iyi bulun: Kral Faruk kadar zengin biri mi olacaksınız, yoksa bir çelik işçisi kadar mutlu mu...
- Gençlere tavsiyem ise şu: Sakın büyümeyin...
32 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK BÖYLE BİR FİLMİ NASIL YAPAR
"LA La Land” (Âşıklar Şehri) filmini Tansu, ben, Mustafa Taviloğlu ve eşi Lüset birlikte izledik.
Hepimiz acayip sevdik...
Kendi payıma epeydir bir filmden bu kadar hafiflemiş, keyifli çıkmamıştım.
Filmin yönetmeni Damien Chazelle Fransız kökenli bir yönetmen....
Henüz 32 yaşında...
“Whiplash” filminden sonra bir harika daha yarattı.
Benim kuşağımda
Jacques Demy’nin “Cherbourg Şemsiyeleri” adlı müzikal filminden etkilenmeyen insan azdır...
“Âşıklar Şehri” bana o filmi hatırlattı.
Onun kadar başarılı ve kalıcı bir film.
Salondan çıkarken kendi kendime sordum:
Bir insan henüz 32 yaşındayken böyle bir filmi nasıl yapar...
Sonra hatırladım.
Jacques Demy de o harika filmi yaptığında, yani 1964’te henüz 33 yaşındaydı...
Bu filmi kaçırmayın.
FEHMİ ABİ BEN ASLINDA ROCK’N ROLL GAZETECİSİ OLMAK İSTİYORDUM
1967 yılında Siyasal Bilgiler Basın Yayın Yüksekokulu ikinci sınıfı öğrencisiyken duymuştum derginin adını...
Adı Rolling Stone’du ve ben de Rolling Stones hayranıydım...
Tesadüfen ilk sayısını gördüğümde, “İşte böyle bir dergide çalışmak istiyorum” demiştim.
Bu yıl Rolling Stone dergisinin kuruluşunun 50’nci yılı...
Dergi, Beat Generation denilen yazarların ilk manifestosunu yayınladığı San Francisco’da doğdu...
Yani hippi akımının da doğduğu şehirde ve o yıllarda...
İki kişinin sırtında yükseldi.
Biri 21 yaşında Berkeley Üniversitesi’nden ayrılma Jann Wenner adlı bir gençti...
Öteki ise o günlerde San Francisco Chronicle gazetesinin caz müziği yazarı 48 yaşındaki Ralph J. Gleason’du...
Aralarındaki nesil farkına rağmen, her ikisi de Bob Dylan, Rolling Stones, Greatful Dead gibi şarkıcı ve grupların dünyada yeni bir sosyoloji yarattıklarının farkındaydı.
Wanner o günlerde şöyle diyordu:
“Bugün rock gazetecisi diye bir meslek yok...”
Evet gazeteciliğin sadece siyaset yazmak olarak algılandığı yıllardı...
Ve onlar rock gazeteciliğini yarattılar.
Fehmi Koru, benim için hep “Pop sosyolog” derdi...
Samimi olarak bu lakap çok hoşuma gidiyordu...
Ama bugün itiraf edeyim...
“Fehmi Abi ben asıl rock gazetecisi olmak istiyordum...”
Biraz da oldum yani...
ELLİNCİ YIL KAPAĞININ KONUSU EMMA STONE
ROLLING Stone dergisi, 50’nci yıl kapağının konusu olarak “Âşıklar Şehri” filminin yıldızı Emma Stone’u seçmiş.
Onun için “Bir yıldız doğdu” diyor.
İçeride onunla yapılmış bir mülakat var.
Mülakatı yapan gazeteci, onun sempatik hallerini öve öve bitiremiyor.
Gerçekten de yükselen yıldız bu kız.
Inarritu’nun “Birdman” filminde harika bir oyun çıkarmıştı...
Woody Allen’ın “Mantıksız Adam” filminde mükemmeldi...
Burada da öyle...
Dergi çok doğru bir iş yapmış.
Paylaş