Çünkü biz çok iyi anladık

HAREKETLİ kadını ve adamı anlamadılar.

Haberin Devamı

Üzerini biber gazıyla sıvamak istediler.
Yetmedi.
Sonra balçık geldi...
“Camilerde içki içtiler” vs...
Tabiatın kanunudur.
Biber gazıyla sıvanamayan “şeyler” balçıkla da sıvanamaz...
Atılan iftiralar tutmuyor, yalanların mumu ise yanmadan sönüyor.
Neden mi? Bakın anlatayım.
  
Evet, geçmişte hatalarımız oldu.
Başörtülü kızın ikna odasındaki ıstırabını anlayamadık.
Evet, 28 Şubat’ta bazı insanlara yapılan haksızlıklara daha yüksek sesle itiraz edebilirdik.
Evet, o günlerde komutanın biri ülkenin başbakanına “P...” dediği zaman, tek cümlelik bir sitem yerine “Sen kim oluyorsan lan” diye haykırabilirdik.
Evet, tek bir “Ordu göreve” pankartına karşı bir milyon sesi yükseltebilirdik.
Evet, bir komutan sivil rejime muhtıra vermeye, ültimatom yazmaya kalktığında, “Haddini bil” demeyi bilmeliydik.
Evet, bütün bunları yapmalıydık.
Bazılarımız yaptı, bazılarımız dilinin ucuyla yaptı.
Bazılarımız ise hiç yapmadı.
Hatalıydık...
O yüzden özürlüyüz, mahcubuz... O geçmişle iftihar etmiyoruz...
  
Ama geç olsa da öğrendik...
Artık başörtülü kızların, kadınların mahallelerinde dolaşıyoruz.
Onlar da bu mahallelerde dolaşıyor.
Artık konuşuyoruz. Onlar da bizimle konuşuyor.
İtirazımızın en hararetli anında, mesela bir Miraç Kandili’nde simit dağıtmayı öğrendik.
Kutlu Doğum Haftası batmıyor, biz de kutluyoruz. Kandillerde biz de mesaj atıyoruz, bize de mesaj atılıyor.
Siyaset alanında askerin “A”sına bile tahammülümüz yok.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik yürüyüşünde en ön saftayız.
Çoğulcu bir demokrasinin kıymetini, çok ama çok daha iyi biliyoruz.
Seçimle iktidara gelmiş AK Parti’nin “meşruiyeti” konusunda en küçük şüphemiz yok.
Başbakan Erdoğan’ın yaptığı iyi işleri asla inkâr etmiyoruz.
Ama itirazımız var. 
  
-Bu ülkenin sadece AK Parti’ye oy veren insanların ülkesi olmadığını anlatmak istiyoruz.
- Hayat tarzımıza müdahale edilmesin, Kadıköy vapurundan inen kadınlara kötü gözle bakılmasın istiyoruz.
- Parklarda bahçelerde, ahlak muhafızlarının kedi gözlerine takılmadan oturabilmek istiyoruz.
- Çağdaş ve gerçek bir demokraside ne varsa onu istiyoruz.
-Mesela, “Yüzde 49.83 oy aldım” diye her istediğini yapma hakkının olmadığının kabulünü istiyoruz.
-Her gün, günde 5 defa azarlanmak, tehdit edilmek, hakarete uğramak istemiyoruz.
-Gazetecilerin sırf yazdıklarından dolayı işlerini kaybettiği, medyanın susturulduğu bir ülkede yaşamaktan dolayı utanıyoruz. Hür bir medya istiyoruz, düşünce hürriyeti istiyoruz.
-Vatandaşların bir kısmına “öz evlat”, ötekilerine ise düşman muamelesi yapılmasın istiyoruz. 
- Sanatçılarımıza tükürülmemesini, “Ucube” diye hakaret edilmemesini, tehdit edilmemesini, hedef gösterilmemesini istiyoruz.
-Askeri vesayetten kurtulan Türkiye’nin, bu defa polis, yargı, bürokrasi vesayetine girmemesini istiyoruz.
-Siyasette asker kışlasına döndüyse, polisin de kışlasına dönmesini istiyoruz.
-Bir de tarafsız ve gerçekten adil bir yargı istiyoruz.
  
Bütün anlatmak istediğimiz bu.
Anlaşılması çok mu zor...  

Haberin Devamı

Duran adama karşı düşünen bir adam

“DURAN adam”a karşı koyabilecek tek şey var...
“Düşünen adam...”
Öyle bir adam ki, aynanın karşısına geçip şu soruları sorabilecek:
Apolitize sandığımız bu genç insanlar neden birden harekete geçtiler?
Herkesi korkuttuğumuz, herkesi sindirdiğimiz, her şeye egemen olduğumuz bir anda, nasıl olup da her şeyi elimizden kaçırdık?
Daha düne kadar mazlum rolünü başarıyla oynayabilirken, ne oldu da birden zalime, hem de “zalim mümin”e dönüştük?
Daha düne kadar İslam âleminin ileri demokrasi mevzisindeyken, nasıl oldu da Ortadoğu’nun en ceberut rejimlerinden biri olarak görülmeye başladık?
Sorular basit...
Cevabı için AK Parti saflarında birkaç “düşünen adam” lazım.
Bu ülkede, bir zamanların anlamayanları, artık anladı.
Sıra, bir zamanlar anlarken, şimdi anlamayanlarda.
Umutluyum...
Çünkü Müslüman, vicdan sahibidir...

Haberin Devamı

Duran adamlar için güzel bir repertuvar

DURAN adamın sessizliğinde dinlenecek birkaç güzel şarkı.
KARDEŞİN DUYMAZ, Zülfü Livaneli’nin ortak hafızamız haline gelen şarkısı.
“Susarlar sesini boğmak isterler
Yarımdır kırıktır sırça yüreğin
Çığlık çığlığa yarı geceler
Kardeşin duymaz eloğlu duyar
Yıkılma bunları gördüğün zaman
Umudu kesip de incinme sakın
Aç yüreğini bir merhabaya
Kardeşin duymaz eloğlu duyar”
Cuk diye oturuyor değil mi...
Kavgacı değil barışçı, iten değil elini uzatan... Yüreğini kapatan değil açan...
ANLAMAZDIN ANLAMAZDIN ‘Issız Adam’ filminin harika şarkısı.
Ayla Dikmen’in yıllar önce bize bıraktığı en olağanüstü miras.
Özellikle son bölümü:
“Anlamazdın anlamazdın
Kadere de inanmazdın
Hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın
Dilerim ki mutlu ol sevgilim
Ben olmasam bile hayat gülsün sana
Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda”

Yazarın Tüm Yazıları