Paylaş
Geçen salı günü Milliyet gazetesinde yayımlanan ilandan anlıyoruz ki, Koç Lisesi veya Üniversitesi 98 dönemi öğrencisi.
Arkadaşları onu hangi özellikleriyle hatırladıklarını sıralamışlar.
Bakın bir arkadaştan geriye kalan hatıralar zinciri nasıl bir portre ortaya çıkarmış:
* * *
“Yüreği kocaman; Kalbinde herkese bir yer olan; Hayat dolu; Neşe kaynağı; Farklı; Renkli; Güler yüzlü; Sevecen; Çok okuyan; Komik; Hız meraklısı; Deli şoförümüz; Vatansever; Kukaların kâbusu; Ocakbaşlarının efendisi; Büyük gurme; Hepimizden hızlı; Çorap düşmanı; Klima ile duygusal bağı olan; Ehliyeti A4 kâğıt olan yegâne insan; Kıvırcık; Çok gezen; Faradays’ı arayan şalvarlı; Teknoloji hastası; Minik kuş; Afacan çocuk; En eğlenceli insan; Şahsına münhasır; Delidolu, Düdük makarnası; Erim İsfandiyar; Vehbi’nin babası; Kedi âşığı; Arkadaş canlısı; Meraklı; Açık sözlü; Bilgisayar dehası; Misafirperver; Yetenekli; Başarılı; Muhabbetin kölesi; Muzip; Şakacı; Kebap âşığı; Damacana ile su içen; Gönlü zengin; Merhametli; Kaderci; Kocaman; Sevgi börülcesi; Mantı meraklısı; İngilizce sözlüğümüz; Osmanlı Türkçesinin medarı iftiharı; Pizza Hut’un kâbusu; Ocağımızın ağabeyi; Bir tek arıdan korkan; Tertemiz kalpli dev adam; Hayata gözlerinden ziyade gönlü ile bakan güzel insan.”
* * *
Arkadaşları onunla ilgili sevgi dolu, eğlenceli, güzel bir hatıra portresi çıkarmışlar.
Ancak bunların dışında, ayrı tanım daha var ki, çok dikkatimi çekti.
Biri şu:
“Aşk kumkuması...”
Anladığım kadarı ile çabuk âşık olan bir gençmiş...
Ama arkasından gelen tarif biraz düşündürüyor: “Son derece çapkın...”
“Çapkınlık” benim gözümde iyi bir meziyet değil.
Zampara ve çapkın kelimelerini hiç sevmem.
Bu ifadeyi görünce şu sonucu çıkardım:
Acaba bu ilanı verenler sadece erkek arkadaşları mı?
Çünkü bir kadının çizeceği arkadaş portresine, çapkınlığın bir meziyet olarak gireceğini sanmıyorum.
O nedenle özellikle kadın okurlarımın düşüncesini çok merak ediyorum.
Çapkınlık bir özellik olabilir.
Ama meziyet olabilir mi?..
Tabii bir de şu soru var:
Çapkınlık sadece erkeklere ait bir özellik midir?
Eğer öyleyse ilanı verenler arasında kadın arkadaşları da var mıydı sorusu manasız kaçacak değil mi...
Ah Mustafa bu şarkı başkasına verilir mi?
BUNDAN öncekiler gibi, Ebru Gündeş’in yeni CD’si “13.5”u da çok sevdim.
Benim için en büyük sürpriz “Sonuna Kadar” şarkısını da yeni bir yorumla söylemesi.
Başkalarını bilemem ama benim için bu şarkı, Türk pop müziğinin en güzel bestelerinden biridir.
Şarkıyı ilk söyleyen Ferda Anıl Yarkın’dı.
Olağanüstü bir yorumla söylemişti.
Hâlâ iPod’umda en çok dinlediğim şarkılardan biridir.
Ebru Gündeş farklı bir yorumla söylüyor.
O da çok güzel bir yorum, ama ben hâlâ Ferda Anıl Yarkın’ıkini tercih ediyorum.
Bazı ilk yorumlar, kafamızda değiştirilmesi güç izler bırakıyor.
Mesela Özdemir Erdoğan’ın “İkinci Bahar”ı...
“Sonuna Kadar”ın bestesi Mustafa Sandal’a ait.
* * *
Bu şarkıyı her dinlediğimde kendi kendime soruyorum.
Mustafa Sandal çok iyi bir şarkıcı.
Bu kadar güzel bir şarkıyı nasıl olur da başka bir icracıya verir?
Aynı soruyu çok uzun yıllar önce Paulo’da McCartney ve John Lennon “A word without love” şarkısını Peter and Gordon’a verdiğinde sormuştum.
Bildiğim kadarı ile o şarkıyı kendi CD’lerinde hiç söylemedi.
Bir keresinde TRT Müzik’te canlı okudu. O nedenle pek anlayamadım.
Oysa o şarkıyı onun da çok güzel söyleyeceğine eminim.
* * *
Neyse, size güzel bir haber daha vereyim.
Mustafa Sandal epeydir sessizdi.
O da yeni CD’si “Organik”i çıkardı.
Şarkılar beni Türk popunun altın yıllarına götürdü.
“Sana kazak öreyim” tadında şarkılar.
Her iki CD de yaz başında bana iyi geldi.
Paylaş