Paylaş
Bana göre Kayahan’ın bugüne kadar dinlediğim en güzel şarkısıydı...
“Gönül Sayfam”dı adı...
Bu hafta benim için Kayahan haftası oldu...
Bir Prince, bir de Kayahan...
Şarkılarını ne YouTube’a, ne Spotify, ne Apple Music, ne Deezer, ne Fizy’ye koyuyorlardı..
Reddediyorlardı dijital platformlara koymayı...
Prince ölünce ailesi koydurdu. Artık “Purple Rain” listelerimde...
Bu hafta, Kayahan’ın ailesinin kararı ile bütün şarkıları müzik platformlarına kondu.
Üç gündür Kayahan dinliyorum yine...
Neydi o sözler öyle...
“Öpüştüm resimlerinle
Şarkımız çalındı dinledim
Bütün gece bekledim
Yine sabah oluyor...”
“İçimde hatıralar delik deşik
Mektuplarını okudum seçip seçip
Karanfili kokladım senin için
Odam hasret kokuyor...”
“Aynanın karşısına geçip geçip
Kaderime ağladım içip içip
Gönül sayfamda canım
Açık seçik senin adın yazılı...”
2001 yılıydı...
Umutluyduk... Bir “kötülükler yüzyılı”nı geride bırakıyoruz diye seviniyorduk...
Bilmiyorduk ki daha da fena bir “kötülükler yüzyılı” başlıyor...
Bilmiyorduk ki o yüzyıl bize sadece “adaletin, vicdanın, demokrasilerin altüst olacağı” bir 20 yıl vaat ediyormuş...
Bu hafta yine Kayahan dinlemeye başladım...
“Belki sen gelirsin diye ışıkları söndürmedim” diyordu...
Ne diyordu Fikret Kızılok...
“Her gecenin bir sabahı var...”
Ne diyor Kayahan...
“Yine sabah olsun...”
Eh o zaman bütün hüzünlü gece vardiyalarının da bir sabahı olacak demektir...
Bu hafta yine seni hatırladım Kayahan kardeşim...
Acarkent’teki evinde sohbetimizi, yeni şarkılarını bana keyifle dinletmeni...
Şu fani dünyada “Odalarım ışıksızdı” diyordun ya...
Eminim o dünyada nurlar içindesindir...
Çünkü, bize bıraktığın bu harika şarkılarla çok hak ettin o nuru, o ışıkları...
TOP 5 KAYAHAN
Gönül Sayfam
Büyük Aşkım
Yemin Ettim
Sarı Saçlarından Sen Suçlusun
Gözlerinin Hapsindeyim...
TÜRK HAVA YOLLARI'NIN HARİKA FOTOĞRAFLARI
LONDRA’dan gelirken uçağın ekranında gösterilen Türkiye manzaralarını seyrettim.
Halfeti’den halk dansları, Şanlıurfa Kanyonu, Çamlıhemşin Köprüsü, Gökova’nın Akyaka Limanı, Mersin’in Yerköprü’sü, Kütahya’nın Aizanoi’si, Bursa’nın Gökyazı’sı, Ayvalık, Amasya, Eymir Gölü, Isparta’nın lavanta tarlaları...
Harika bir İstanbul panoraması...
Fevkalade güzel çekilmiş fotoğraflar, çok iyi seçilmiş mekânlar, cıvıl cıvıl renkler...
Kimin aklına geldiyse, kim gerçekleştirdiyse...
Helal olsun...
Türkiye’nin bu kadar güzel tanıtımı yapılabilir işte...
ŞU HEP KANDIRILAN SALAK YANIMI NEDEN SEVİYORUM
BÜYÜK merakla beklediğim “Deadpool” filminin ikincisi bugün vizyona giriyor. Filmin oyuncusu Ryan Reynolds, “Bu karakteri oynamaktan bu kadar zevk almamı sağlayan şeylerden biri de onun bir çeşit salak oluşudur...” diyor.
O karakteri ben de bu yüzden seviyorum.
Çünkü onda biraz da kendi salak yanımı buluyorum.
Sık sık kandırılan, kandırılmaya bir türlü doyamayan salak yanım...
Naif tarafım...
Herkesin bana şeytan muamelesi yaptığında beni benimle bırakan...
Hep affeden, affedilmeyi hiç beklemeyen, kimseye yaranamayan salak yüzüm benim...
“Deadpool” tarafım...
Ben de çok seviyorum o beni...
BU FOTOĞRAFIN BİR KARE SONRASINDA...
BU fotoğraf bu yıl Cannes festivalinde en çok konuşulan kare oldu. Daha doğrusu bunun bir sonraki karesi...
Gördüğünüz kadın Amerika’daki “Teen Mom” dizisinin oyuncularından Farrah Abraham...
Adı sık sık skandallara karışan bir oyuncu...
Kırmızı halıya bu kıyafetle çıktı.
Ama bir adım sonra öyle bir hareket yaptı ki...
Eliyle eteğini hafifçe kenarı çekti... Vee... Arkadaş resmen külotsuz...
Tabii ki ben bir önceki adaplı halini koydum.
İzi belli olmasın diye bu tür elbiselerin altına külot giymemek çok yadırganacak bir şey değil...
Ama onu böyle teşhir etmek... Burası Cannes...
Üstsüz mayoların keşfedildiği yer...
Saint-Tropez’yle birlikte bikininin keşfedildiği yer...
Bir yandan Cate Blanchet’in, Kristen Stewart’ın, Salma Hayek’in kadına karşı taciz için, eşit ücret için yürüdüğü yer...
Bir yandan da külotu atan şehir...
Brigitte Bardot’nun, Cote d’Azur’u hâlâ yaşıyor...
Paylaş