Paylaş
Robot birden abuk sabuk konuşmaya başlıyor...
Robotun gerçek adı Sanbot...
Sanayi kelimesinin ilk, robotun son hecesinden oluşuyor.
Güya milli ve yerli.
Ama hem münafık, hem terbiyesiz, hem de küstah...
Durmadan bakanın konuşmasını kesiyor.
Olay ikisi arasındaki diyaloğun tam şu anında patlıyor:
Bakan: “Yavaş konuş ne dediğini anlamıyorum...”
Kötü ve terbiyesiz robot: “Sen ne diyorsun ya...”
İşte robotun bu terbiyesiz cevabı bardağı taşıran damla oluyor ve bakan maiyetine talimatı veriyor:
“Görevli arkadaşlar gereğini yapın...”
Bu cümlenin anlamı şu:
“İnsansa alıp götürün...”
Robotsa....
“Formatlayın kardeşim...”
Robot anında susturuluyor.
Ama asıl mesele başka...
Bir kere bu bir robot zıpırlığı falan değil, apaçık bir eylem...
Robot Sanbot bunu ne zaman yapıyor?
Tam bakan, dijital yayınlara, sanal dünyaya da artık RTÜK aracılığıyla müdahale edileceğini anlatırken.
Kimsenin şüphesi olmasın... Devletin ilgili kurumlarının yapacağı araştırma, bu muzır robotun arkasında kimlerin olduğunu kesinlikle ortaya çıkaracaktır.
Kendisi de dijital bir yaratık olan robot, yeni KHK’ya karşı kişisel bir eyleme mi kalkıştı?
Yoksa...
Kripto FETÖ’cü bir çekirdek hücre, telekinezi yoluyla robot Sambot’u formatladı mı...
Şurası kesin ki, bu öyle basit ve sıradan bir robot terbiyesizliği olarak kabul edilip üstü örtülemez...
SAYIN BAKAN O ROBOTUN YÜZ İFADESİNİ BEĞENMEDİM
VÜCUT hatlarına bakılırsa, bu eylemci bir kadın robot... Beli ince, göğüsleri var...
Bu arada gereğini yapmaya çalışan elemanların, o telaşla, göğüs kısmındaki düğmeleri ellerken, eylemci robotun yüzündeki ifadeyi hiç beğenmedim.
Hüzünle isyanın birleşiminden oluşan tuhaf bir bakışı vardı.
Bu yıl Davos’un en konuşulan konularından biri “Sapiens” kitabının yazarı Harari’nin konuşmasıydı.
“Biz, muhtemelen Homo Sapiens türünün son örnekleriyiz. Önümüzdeki dönemde bedenimiz ve zihnimiz, dolayısıyla veri 21. yüzyılın ekonomisinde yeni bir ürüne dönüşecek.”
Yani Sayın Bakan, robotlar geliyor...
Yine de şanlısınız...
Çünkü çok yakın zamanda, o terbiyesiz robot var ya...
Siz konuşurken, o maiyetine dönecek ve şunu söyleyecek:
“Gereğini yapın...”
FARKLI GÖRÜŞ: SANBOT GERÇEKTEN KÖTÜ ROBOT MU
ŞÖYLE bir görüş açısı da var.
Sanbot aslında kötü huylu bir robot değil. “Kandırılmış” bir robot.
Bu tezi savunanlar, Hollywood’un giderek büyüyen yapım şirketi “Bad Robot”un (Kötü Robot) logosunu örnek olarak gösteriyorlar.
Görüşünü aldığım bir simgebilim uzmanı şöyle konuştu:
“Bir Sanbot’un gözlerine bakın bir, bir de Bad Robot’un amblemindeki gözlere... Bunların ikisi de aynı bakış mı? Sanbot kesinlikle iyi huylu bir robot...”
MEMLEKETİMDEN HARMANDALI OYNAYAN ROBOT MANZARALARI
ROBOT Sanbot’a bakıp bu ülkenin bütün robotlarının böyle hain ve terbiyesiz olduğu izlenimine kapılıp karamsarlaşmayın...
26 Mayıs 2017 gününü hatırlayın...
İstanbul Üniversitesi Bilim ve Teknoloji ödülleri dağıtılıyor. Orada da bir bakan var...
Teknoloji Bakanı Faruk Özlü...
Ve bir robot sahneye çıkıyor elini topuklarına vura vura oynamaya başlıyor... Aslanım resmen harmandalı oynuyor...
Ne bir olay var, ne bir korsan eylem... Ne de bakanın sözünü kesme gibi bir terbiyesizlik...
Sapına kadar milli harsı ve kültürü benimsemiş bir robot....
Memleketimizde böyle mert yerli ve milli robotlar da var yani...
YARIN: Memleketimden iyi robot manzaraları: Bölüm 2.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gençlerle “bedelli askerlik” üzerine sohbet eden vatandaş robot Sophie’nin hikâyesi.
Bir kere daha göreceksiniz ki bu ülkenin, bu dünyanın bütün robotları Sanbot gibi terbiyesiz ve küstah değildir.
SİYASETTEN ANLAMADIĞIM İÇİN BUNU DA ANLAMIYORUM
CHP’nin son iki kurultayının sonuçlarına baktım.
2014’te yapılan kurultayda: Kemal Kılıçdaroğlu 740, Muharrem İnce 415 oy almış.
2018 CHP’de kurultay sonucu şu: Kılıçdaroğlu 790 oy, Muharrem İnce 447 oy almış.
Yani...
Dört yıl içinde Kılıçdaroğlu’nun oyları 50 artmış... Muharrem İnce’ninki ise 32 artmış.
Kılıçdaroğlu bu 4 yıl içinde çok etkili bir ‘Adalet Yürüyüşü’ yapmış.
Yüzde 49’luk bir muhalefet blokuna öncülük etmiş.
Buna karşılık Muharrem İnce de 2 kurultay kaybetmiş...
Siyasetten pek anlamadığım için bundan nasıl bir sonuç çıkarmak lazım bilemiyorum...
Ama anladığını iddia edenlerin çıkardığı sonucu da hiç anlamıyorum...
HINCAL ABİM YANIMDAYSA BU TOPA GİRERİM ARKADAŞ
SEREN Serengil mahpusluktan kurtulup hürriyetine kavuştu ya...
Konuya kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Biliyorsunuz, Cengiz Semercioğlu, “Sen bu topa girme Ertuğrul Abi” diyerek, Seren Serengil-Gülben Ergen arasındaki “Mortal Combat”tan uzak durmamı tavsiye etmişti.
Dün sürpriz bir gelişme oldu ve Sabah yazarı Hıncal Uluç bütün ağırlığı ile devreye girip “Asıl sen bu topa girme” diyerek Cengiz’e fena hiza verdi...
“Sen her sabah Seren’le program yapıyorsun, o nedenle bu işten uzak dur” dedi...
Anlayacağınız bugünden itibaren benim cephe daha da kuvvetlendi...
Paylaş