Paylaş
Cumhurbaşkanı bu akşam Fazıl Say’ın konserine gidiyormuş.
İşte bugün bana umut veren haberlerden biri daha...
Cumhurbaşkanı’nı davet ettiği için Fazıl Say’ı kutluyor, konsere gideceği için de Cumhurbaşkanı’na içten teşekkür ediyorum.
*
Fazıl Say dün akşam Konya’daydı.
Yani bu akşamki konserden 24 saat önce yapılan kostümlü bir provası gibiydi diyebilirsiniz.
Orada, şehrin en büyük salonu olan Selçuklu Kongre Merkezi’nde Anadolu Oditoryumu’nda çaldı.
Konserin afişlerinde ilan edilen repertuvarı da şuydu:
“Truva Sonatı-İzmir Süiti”...
*
Salon hıncahınç doluydu.
Biletler günler öncesinden tamamen tükenmişti.
Ve Fazıl Say ayakta alkışlandı.
*
Konya-Truva-İzmir...
Bir ucunda Türkiye’nin en muhafazakâr şehirlerinden biri...
Öteki ucunda Türkiye’nin hayat tarzı en modernist şehirlerinden biri.
*
Sembolik de olsa şunu hissetmez misiniz...
Demek ki güzel ve insani dokunuşlar bu ülkenin iki yakasını bir araya getirebiliyormuş...
*
Fazıl Say annesinin ölümünden beri işte bunu yapıyor...
Ve başarıyor da...
KAYBEDİLMİŞ BİR İLÇEDE KAZANILMIŞ BİR GÖNÜL
CHP’nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu, geçen gün Sultanbeyli ilçesini ziyaret ediyor. Orada Maruze Keleş isimli bir kadın seçmenle sohbet ediyor.
Önce geçim sıkıntısını konuşuyorlar. Sultanbeyli seçmeni de pahalılıktan şikâyetçi. Ama kime oy vereceği meselesine gelince sohbetin gidişatı değişiyor ve aralarında şu konuşma geçiyor:
*
- Sultanbeylili seçmen kadın: “Sen Tayyip Erdoğan’a bağlı değilsen oy yok...”
- İmamoğlu: “Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayıyım...”
- Sultanbeylili seçmen kadın: “Yok yok onlardan iş olmaz. O Türkiye’yi yer bitirir. Tayyip Erdoğan biriktirdi, o da gelir yer. Aynı Suriyeliler gibi oluruz. Biz Suriyelileri kabul ettik ama bizi kimse kabul etmez. Sana börek yaparım ama oy vermem...”
- İmamoğlu: “Oyunuzu değil, duanızı istiyorum. Seçileceğim, gelip böreklerini, ketelerini yiyeceğim. Enerji alıp 5 yıl deli gibi çalışacağım...”
*
Sultanbeyli neresi?
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yıkılmaz kalesi... Son belediye seçiminde AK Parti adayı yüzde 61 oy almış...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de yüzde 52 almışken, orada oyu yüzde 68 olmuş. CHP’nin oyu ise yüzde 7...
*
Ama İmamoğlu oraya gitmiş... İkna etmeye çalışıyor ve ona oy vermeyecek biri ile arasında işte böylesine güzel bir muhabbet geçiyor... Ne sesler yükseliyor, ne hakaret var, ne aşağılama, ne düşmanca bir tavır...
Görüşler farklı ama insani muhabbet aynı...
*
Üç küçücük adım...
Rakibinin kalesine gidebilmek... İnsanların oyuna talip olmak...
Oyunu almasa da gönlünü alabilmek...
*
Bu üç küçücük adımın bana verdiği muazzam umut işte budur...
GÜLÜMSEME, ŞEYTANI SEMPATİK YAPAR MI
İSPANYA’nın Segovia şehri belediyesi şehrin köprülerinden birine şeytan heykeli yaptırmaya karar vermiş.
Eski bir doktor olan heykeltıraş da selfie çeken bir şeytan heykeli yapmış.
Yüzüne de “şeytani bir gülümseme” koymuş...
*
Ancak şehirdeki müminler “Vayyy sen şeytanı sempatik göstermişsin” diye ayaklanmış, imza kampanyası düzenlemişler ve 5 binden fazla imza toplamışlar.
*
52 bin nüfuslu Segovia’da 5 bin imza hiç de az bir kalabalık değil...
Ama ben yine de şeytanı sempatik yapan şeyin ne olduğunu anlamadım.
Yüzündeki şeytani gülümseme mi?
Yoksa selfie çekmesi mi?
*
Tartışmaya ben de katılıyorum.
Buyurun, Segovia’daki şeytanın ve bir de Jack Nicholson’ın gülümsemesi...
*
Bu iki selfie’den çıkardığınız sonuç nedir?
Şeytan mı insanlaşmış...
Yoksa insan mı şeytanlaşmış...
HAYROLA... HAYRETTİN HOCA NEDEN BU İNCİL’İN PEŞİNE DÜŞTÜ
İSLAMİ kesimin önde gelen yazarlarından Hayrettin Karaman dün çok ilginç bir yazı yayınladı. Yazıda şu soruyu soruyor: “Genelkurmay’daki Barnabas İncil’i ne oldu?”
Barnabas İncili Hıristiyan âleminden çok İslami kesimde çok konuşulan bir İncil’dir. Bazı kaynaklara göre 15, bazı kaynaklara göre 18’inci yüzyılda Kıbrıslı bir Hıristiyan tarafından kaleme alınmıştır.
*
Bu İncil’in orijinalinin de Türkiye’de bulunduğu anlatılırdı. 1984 Eylülü’nde askeri yönetim döneminde bir ihbar sonucu bulunmuş ve Etimesgut Dil-İstihbarat Okulu’na getirilmiş. Burada 13 varaklık bir fotokopisi de alınmış, daha sonra ise Genelkurmay Karargâhı’na nakledildiği söylenmişti.
*
Çok kötü bir Arapçayla yazılmış bu İncil’in Müslümanlar açısından iki önemi var.
Birincisi, Hazreti İsa’nın, Tanrı’nın oğlu olduğu inancını reddediyor. İkincisi Hazreti İsa’nın peygamber olarak kendisinden sonra “Ahmed’in geleceğini” ilan ettiği biliniyor.
*
Tabii ki yazıyı okuyunca, şüpheci bir Türk olarak şüphelendim. Hayrettin Hoca durup dururken niye bunu diline doladı? Acaba Genelkurmay’da olduğu iddia edilen İncil kayıp mı?
Yoksa, Hıristiyanlığın içini karıştıracak bir tartışma mı geliyor?
Paylaş