Paylaş
İŞTE bu poster olmadı kardeşim...
Erivan’da diyasporada 1915’in acı hatıralarıyla yaşayan Ermeni kardeşlerim...
Sözüm size...
Dün Cumhuriyet gazetesinde, 1915 trajedisinin 100’ncü yılı için Erivan’da hazırlanan posteri gördüm...
Bu postere itirazım var kardeşim...
Hem de 21’nci yüzyılda yaşayan bir Türk olarak öfkeli bir itirazım var..
* * *
Afişine, Nazizmin Yahudilere yaptığı soykırımı simgeleyen bir desen koymuşsun...
Üzerinde 1939 yazıyor...
Yahudi soykırımını simgeleyen figür ne...
Hitler...
Artık bütün dünyanın tükürdüğü kâkülü ve insanda tiksinti uyandıran bıyığı ile karşımızda ayan beyan bir Hitler duruyor...
Desende ne Alman kartalı var, ne de kayser miğferi...
Alman halkını simgeleyen tek figür koymamaya özen göstermişsin.
Çok da iyi yapmışsın...
* * *
İyi ama, 1915 trajedisini simgeleyen bu figür ne kardeşim...
Bir fes ve bir bıyık...
Yani o gün Osmanlı sokağına çıksan, karşına çıkacak binlerce Türk’ün siması.
* * *
Bu afiş diyor ki...
1945’te, milyonlarca Yahudi’nin öldürülmesinden sorumlu “Sadece Hitler’dir...”
1915’te ise Ermenilerin öldürülmesinden sorumlu “bir halk...”
Yani “Türkler...”
Arkadaş bu afiş bana diyor ki, galiba, onu hazırlayan kişinin bilinçaltındaki denklem, bu kolektif nefret...
* * *
Hayır kardeşim... İnan olmadı bu denklem...
Bu “Yahudileri Hitler, Ermenileri Türkler” sloganı hiç olmadı..
* * *
Bak kardeşim, “Medz Yeghern”i, “Büyük Felaket”i inkâr etmiyorum...
Amaa...
Göğsünü gere gere “Türk” diye dolaşan bir vatandaş olarak ben bu afişi inkâr ediyorum...
* * *
Diyorum ki:
Ne rahmetli babam, ne annem, ne ben, ne Tansu, ne kızım, ne onun çocukları...
Yani benim evimdeki 3 nesil, bu adaletsiz, insafsız ve ırkçılık kokan denklemi kabul etmiyoruz...
* * *
Kaldırın bu afişi lütfen...
Madem yaratıcılığınız var, denklemin ikinci tarafına, o trajedinin sorumlusu kimse onu simgeleyen bir figür bulun, onu koyun...
* * *
Sevgili kardeşim...
O afişi kaldırırsanız, bu ülkede yaşayan Türkler arasında, geç de olsa, 1915 trajedisinin ıstırabını samimi olarak hisseden milyonlarca insanın bulunduğunu göreceksiniz.
Bu da hepimiz için çok umut verici olacak...
Bir rüya gördüm, Başbakan Erivan’da saygı duruşundaydı
BİR rüya gördüm...
“Masum Ermenilerin hayatını kaybetmesinden dolayı üzülen” Başbakanımız, dün Erivan’daki törendeydi...
Başka liderlerle birlikte, 1915 trajedisinde hayatını kaybeden insanlar için o da saygı duruşu yapıyordu...
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek de oradaydı...
* * *
Biri, demokratik Türkiye’de egemenliğin kaynağı olan TBMM adına, öteki bugün Türkiye’yi yöneten hükümet adına ayrı ayrı diyorlardı ki:
“Hayatını kaybeden, yurdunu terk etmek zorunda kalan Ermenilerin acısını paylaşıyoruz.
Burada bulunuşumuzun nedeni, paylaştığımız şu dünyada, şu fani hayatta, artık böyle insanlık dramları yaşanmasın...
Biz Türkler ve Ermeniler...
El ele verelim...
Bu ortak dünyaya, insanlığın en ortak mesajını verelim...”
* * *
Bir rüya gördüm...
Bir hafta önce veya bir hafta sonra...
Çanakkale’de muazzam bir tören düzenleniyordu...
Ermenistan Cumhurbaşkanı da oradaydı...
100 yıl önce, o topraklarda ecdadımıza karşı savaşan İngiliz’i de, Avustralyalısı da, Yeni Zelandalısı da, Anzak’ı da, Fransız’ı da Yunan’ı da oradaydı...
Bizim yanımızda savaşan Alman’ı da oradaydı...
* * *
Bütün dünyaya aynı mesajı veriyorlardı.
Diyorlardı ki:
“Bakın dünün düşmanları bugünün en büyük dostlarıdır.
Bakın 100 yıl önce, işte tam burada, hezimete uğrayan taraf binlerce evladını kaybetmiştir.
Zaferi kazanan taraf ise ondan da fazla evladını feda etmiştir...
Olmasın bir daha böyle şeyler...”
* * *
Arkadaş yapabilirdik bunu...
Emin ol zor değildi...
Emin ol Türk milleti olarak gösterebilirdik bu büyüklüğü...
Yakışırdı bize...
Emin ol üç-beş oy kaybetmeye değerdi.
* * *
Dün 24 Nisan 2015’ti...
O sabaha uyandığım gece bir rüya gördüm...
Çok güzel bir rüyaydı...
Sonra nefretin, 1915 kadar hazin gerçeğine yeniden döndüm...
Gönlü yüce Türk’ün geniş yüreğinde 365 gün var
BAZILARINIZ diyebilir ki, “Dün Çanakkale Savaşı’nın 100’ncü yıl anması vardı. Onu niye yazmadın...”
Bak kardeşim, eğer öyle düşünüyorsan, onu da söyleyeyim.
Ben Çanakkale’de savaşmış bir gazinin torunuyla evliyim.
Onun Denizli’deki cenazesinde, kadife kutu içindeki İstiklal madalyasını, cenazenin en önünde ben taşıdım.
Ağlayarak, gurur duyarak, göğsümü gererek taşıdım...
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi tarihinde “Çanak-kale Şehitlerini Anma Günü” 18 Mart’tır...
Her yıl o gün, milyonlarca Türk gibi, ben de duamı okuyorum, Kurtuluş Savaşı’nın kahraman evlatlarını, beni okutan Cumhuriyet’i kuran büyük insanları ve Çanakkale’nin kahraman çocuklarını anıyorum.
Yılın 365 günü var...
Bizim 18 Mart günümüz var..
Bir günü de, Başbakanımızın saygıyla andığı Osmanlı Ermenilerinin trajedisini anmaya bırakalım.
Gönlü yüce Türk’ün, geniş yüreğinde hepsine yeterince yer de var...
Gün de...
Paylaş