O nedenle bu yılki partiye katılım da öncekilere göre hem daha kalabalık, hem daha üst düzeydeydi.
Springer’in merkez binasının bahçesine özel bir parti mekánı kurulmuştu.
MERKEL’LE RED CARPET’A GİRİYORUZGirişte, son yıllarda iyice moda olan
"red carpet" yani kırmızı halı esprisine uygun bir şey yapılmıştı.
Bild’in Genel Yayın Yönetmeni
Kai Diekmann, misafirleri bu kırmızı halıda karşılıyordu.
Tam kapıdan girerken, Almanya Başbakanı
Angela Merkel’in Basın Sözcüsü
Ulrich Wilhelm ile karşılaştım.
Wilhelm, çok sempatik ve Türkiye’ye özel ilgi gösteren bir danışman.
"Biraz beklersen Şansölye geliyor, birlikte girersiniz" dedi.
İki dakika geçmeden bir Audi 8 kapıya geldi.
Eski Şansölye
Schröder Volkswagen Pheaton kullanırdı.
Başbakan
Merkel, yeşil bir tayyörle, çevik bir şekilde arabadan indi ve bize doğru yürüdü.
Kendisiyle başbakan olmadan önce, Springer’in 11’inci katında gazetemizin sahibi
Aydın Doğan’la bir araya gelmiş ve orada tanışmıştık.
Daha sonra Doğan Grubu’nun Frankfurt’taki matbaasının açılışına gelmiş ve 3.5 saat kalmıştı.
Orada da görüşmüştük.
Merkel kilo vermiş. Daha zinde görünüyor ve her geçen gün başbakanlık performansını artırıyor.
BİZ KAZANDIK AMA ÇOK İYİ OYNADINIZDaha ilk cümlede, bir gün önceki Türkiye-Almanya maçına girdi.
"Çok güzel bir maç oldu. Biz kazandık ama Türkiye çok iyi oynadı. Maçı seyrederken çok heyecanlandım" dedi.
Ama
Merkel’i maçın sonucundan daha çok, Almanya sokaklarında yaşanan güzel görüntüler etkilemişti.
"Bu maç, Almanlarla Türkler arasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Açılan bu güzel yolda yürümeye devam etmeliyiz. Kai Diekmann’la birlikte güzel bir iş yaptınız" dedi.
Bu yıl Bild’in davetine öteki medya kuruluşlarının ilgisi de çok fazlaydı.
30’dan fazla foto muhabiri fotoğraf çekiyordu.
Başbakan
Merkel, Kai Diekmann ve ben iki üç dakika boyunca fotoğrafçılara poz vermek zorunda kaldık.
SIRTINDA CEKETLE BİR PARTİ BAŞKANIBahçenin giriş tarafına yakın bir yerde sohbet ederken, ilginç bir kişi kapıdan girdi ve bir anda herkesin dikkatini çekti.
Çünkü ceketini sırtına atmıştı ve giymeye de hiç niyeti yok gibi görünüyordu.
| Axel Springer Yayınevi kurucusu Axel Springer’in eşi ve Yayınevi Denetim Kurulu Başkan Yardımcısı Friede Springer ve eski Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher de Ertuğrul Özkök’le maç sohbeti yaptılar. |
| |
Tabii asıl ilgimizi çekmesinin nedeni bu kişinin Alman Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı ve Rheinland-Pfalz Eyalet Başbakanı
Kurt Beck olmasıydı.
Bir an
Deniz Baykal’ı, ceketini bıçkın bir biçimde sırtına atmış halde hayal ettim.
Olmadı, uymadı...
Kurt Beck’e,
"Dün geceki galibiyetinizi kutlarım" dedim.
O da aynı cevabı verdi:
"Sizi daha iyi oynadınız ama biz kazandık."O da, Berlin’de maç gecesi 500 bin kişinin katıldığı partiden sonra yaşanan güzel görüntülerden çok memnundu.
9 BAKAN AYNI GÖRÜŞTE GALİBİYET HAKKINIZDI Biraz sonra Almanya’nın önde gelen birçok siyasetçisi bahçeye girmeye başladı.
Federal Ekonomi Bakanı
Michael Glos, Federal Çalışma Bakanı
Olaf Scholz, Hür Demokrat Parti Genel Başkanı
Guido Westerwelle, Bilim ve Eğitim Bakanı
Annette Schavan, Yeşiller Meclis Grubu Başkan Yardımcısı
Jürgen Trittin, İçişleri Bakanı
Wolfgang Schaeuble, Maliye Bakanı
Peer Steinbrück, Çevre Bakanı
Sigmar Gabriel, Adalet Bakanı
Brigitte Zypries’le sohbet ettik.
İstisnasız hepsi, Türk milli takımını övdü.
Yine hepsi, bu maçın sosyal öneminin, sportif önemini aştığı kanaatindeydi.
Bir kere daha anladım ki, Türkler, artık Almanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi hayatının çok önemli bir parçası haline gelmiş.
Bu maçın, Türklerin topluma entegrasyonunda önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyorlar.
FATİH HOCA’YA VE ÇOCUKLARA SELAMAyrılmak üzereyken Axel Springer Grubu’nun sahibi Bayan
Frieda Springer’le karşılaştım.
|
(*) Özel teşekkür: Bu müthiş partide bana büyük ilgi gösteren, her türlü yardımı yapan dostum Kai Diekmann’a ve beni bütün davetlilerle tanıştıran Bild-T Online’ın genel yayın yönetmeni dostum Manfred Hart’a ve Bild yazı işlerine en içten teşekkürlerimi sunarım. |
Bayan
Springer çok sempatik bir insan.
"Galibiyetinizi kutlarım" dediğimde, iki yanağımdan öptü ve
"Siz de çok iyidiniz" dedi.
Bir ara Springer Grubu’nun CEO’su
Mathias Döpfner’le de sohbet ettik.
Oradan, artık Berlin’in tartışmasız en
"in" restoranı haline gelen
"Adnan"a gittik.
Yine Almanya’nın birçok tanınmış siması oradaydı.
Daha kapıdan girişte eski Almanya Cumhurbaşkanı ile karşılaştık.
Geceyi Adnan’ın müthiş risottosu ve makarnasıyla tamamladık.
Çok güzel bir geceydi.
Dostluk dolu bir geceydi.
Gecenin baş konusu Türkiye-Almanya maçıydı.
Kimse AKP’nin kapatılması olayını sormadı.
Hemen herkesten Türk milli takımı oyuncuları ve
Fatih Terim adına tebrikleri kabul ettim.
Bu samimi duyguları
Fatih Hoca ve çocuklarına aynen iletiyorum.
Anladım ki çarşamba gecesi oynanan maç, sandığımızdan daha büyük etkiler yaratmış.
Hepimizin buna ihtiyacı vardı...
ÇOK İYİ BİR İŞ YAPTINIZTabii hepsi içinde en mutlu olanı Göç ve Uyumdan sorumlu Devlet Bakanı
Maria Böhmer’di.
Onunla uzun süre sohbet ettik.
Kai Diekmann ve bana, yaptığımız ortak girişim için teşekkür etti.
Hürriyet ve Bild’in, havanın yumuşatılmasında büyük etkisi olduğunu belirtti.
Bu maçın yarattığı olumlu havayı mutlaka daha kalıcı ve sağlam bir birlikteliğe dönüştürmemiz gerektiğini söyledi.
|
Bakan Maria Böhmer (üstte solda) ve Doğan Medya Avrupa Temsilcisi Sevda Boduroğlu
|
En uzun sohbet ettiğim kişilerden biri Eski Savunma Bakanı
Rudolf Scharping ve eşi
Kristina Graefin Pilati oldu.
Maçı başından sona büyük heyecanla seyretmişler.
Kristina, "Emin olun galibiyet Türk milli takımının hakkıydı" dedi.
Ben de,
"Hiç önemli değil. Biz milli takımımızla gerçekten gurur duyduk. Büyük bir maç oldu. Türkiye ve Almanya’ya yakışan bir maç oldu. Ayrıca maç öncesi ve sonrası çok güzel görüntülere tanık olduk. Bu her şeyden daha önemli" dedim.
Alman ikinci televizyonu ZDF’nin moderatörü
Peter Hahne de aynı görüşteydi.
Konuştuğum önemli kişilerden biri de, Avrupa Yahudileri Cemaati Başkan Yardımcısı
Michel Friedmann’dı.
Türkiye’de olup biteni çok yakından takip ettiği belliydi. Bana,
İshak Alaton’un Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Eyüp Can’a gönderdiği mektuba kadar birçok şeyi sordu.
Türkiye’nin İsrail-Suriye yakınlaşmasına yaptığı katkıyı övdü.