Biracılar mı şarapçılar mı kazanacak

İNGİLİZ iş dünyasının önde gelen isimlerinden biri önceki hafta İstanbul’daydı.

TÜSİAD’ın önde gelen isimleriyle bir araya geldi.

TÜSİAD’ın İngiltere’deki benzeri bir kuruluş olan ‘CBI’ın direktörü Sir Digby Jones, daha önce Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine pek sıcak bakmıyordu.

* * *

Ama bu defa İstanbul’da konuştuğu TÜSİAD üyelerine daha olumlu bir profil çizmiş.

Hele hele kapılar kapandıktan sonra daha da samimi bir konuşma yapmış.

Önce referandum kararlarını değerlendirmiş.

‘Fazla üzülmeyin, bu sonucun sizlerle ilgisi yok. Avrupa’nın asıl savaşı çok daha yaygın ve geniş’ diyerek başlamış.

Bundan sonraki sözleri, TÜSİAD üyelerinin uzun yıllar aklından çıkaramayacağı bir benzetme ile devam etmiş.

‘Avrupa bugün bir iç savaş yaşıyor. Bu savaş bira içen ülkelerle, şarap içen ülkelerin savaşıdır. Şarap içen ülkeler ölmekte olan yaşlı Avrupa’yı temsil ediyor.’

Peki biracılar?

‘Bira içenler ise dinamik, rekabetçi, pazar ekonomisini tam anlamıyla uygulayan ve geleceği temsil eden ülkeler.’

‘Biracılar-şarapçılar’
arasındaki savaşta tarafların kim olduğunu tahmin etmek güç değil.

Eskiyen ‘Şarapçı Avrupa’nın başını herhalde Fransa çekiyor.

* * *

Onu olsa olsa İtalya izliyor.

Sir Digby bunları, ‘korumacı, gelişme potansiyelini yitirmiş 70 modeli ekonomiler’ olarak tarif ediyor.

Ya biracılar?

Tabii başta, son 7-8 yıldır sürekli bir ‘pozitif büyümeyi’ gerçekleştiren İngiltere var.

Gerçekten de bira tüketiminde en başta gelen ülkelerden biri.

Dijital devrimi, özellikle de GSM teknolojisini herkesten önce yakalayan Finlandiya ve İsveç de bu kategoriye sokulabilir.

Sosyalizmden çıkalı daha 10 yıl olmamış Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan gibi biracı ülkeler de iyi gidiyor.

Yani onlar da yükselen biracı kampın üyeleri.

* * *

Bu savaşta Türkiye’nin yeri nedir?

Sir Digby şunu söylüyor:

‘Eğer Türkiye AB savaşını kaybeder, Fransa kazanırsa Avrupa korumacı, durağan ve bencil bir bölge olur.’

Tahmini ise şöyle:

‘Bu savaşı er veya geç biracı ülkeler kazanacak.’

Elbette bir şarap sever olarak bu sınıflandırmayı çok sevmedim.

Zaten kaideyi bozan birçok örnek de var.

Mesela Almanya.

Bira tüketiminde dünyanın en yüksek ülkelerinden biri.

Ama ekonomik açıdan tarihinin en durgun dönemlerinden birini geçiriyor.

Öte yanda İspanya örneği var.

Benim bildiğim İspanya biracı değil şarapçı kategorisine girecek bir ülke.

Ayrıca son yıllarda şarap sektöründe çok büyük bir kalite atılımı yaptı.

Benim de son gözdelerimden biri.

İspanya şarapçı ama, Avrupa’nın en dinamik ekonomilerinden birine sahip.

Birçok gazetede İtalya’yı geçtiğini anlatan analizler çıkıyor.

* * *

Türkiye’ye gelince, bira tüketimi şaraba göre çok çok yukarda. Ama şarap tüketimi de yükseliyor.

Anlayacağınız Türkiye’de de manevi anlamda bir iç savaş yaşanıyor.

Başta CHP olmak üzere bazı partiler bana yaşlanmakta olan Fransa’yı hatırlatıyor.

O zaman da kendi kendime şunu soruyorum.

Acaba biz daha genç Avrupalı bile olmadan, yaşlı şarapçı Avrupa haline mi geliyoruz?

Karen Fogg adaletine sığınmak

BANA göre dünün en ilginç haberi, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açtığı davayı kazanmasıydı. Bu kararla, partisini haksız yere kapattığı için, Türk Hükümeti Perinçek’e 16 bin Euro ödemeye mahkûm edildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Perinçek ve onun gibi düşünenlerin, ‘Karen Fogg’ ismiyle birlikte küçültücü sözler kullanarak eleştirdikleri bir demokrasi coğrafyasının kurumlarından biri. Şimdi Perinçek gibi düşünenler bile haklarını bu kurumlarda arıyorsa, Türkiye iyi yolda demektir.
Yazarın Tüm Yazıları