RAHMETLİ babam, imbatın yüzümüzü okşadığı güzel İzmir akşamlarında rakısını yudumlarken, bir şükür haleti ruhiyesi içinde şunu söylerdi:
"Oğlum burası bizim son vatanımız. Gidecek başka yerimiz yok."
Rahmetli babam, Bulgaristan’da Kırcali Kasabası’nın bir köyünde doğdu.
Şimdi İzmir’e tepeden bakan bir mezarlıkta yatıyor.
Hayatımız boyunca son durağımızı, anavatanımızı, ülkemizi, Türkiye’mizi hep gururla anlattı.
Geldiği Bulgaristan’ı ve Bulgarları ise ne aşağıladı, ne bize düşmanlık aşıladı.
Sıkı bir Adnan Menderes’çiydi.
İnönü’ye çok kızgındı, ama eşimle benim nişan yüzüğümüzü taktığı akşam İnönü’yü tanıdı ve çok sevdi.
Ölümünden iki üç hafta önce benden istediği son şey, güzel bir Atatürk portresiydi.
Çerçeveletip gönderdiğim o Atatürk portresi, hálá son nefesini verdiği odada asılı duruyor.
Ailemin, akrabalarımın büyük çoğunluğu 70’li yıllarda Ecevit’e döndüğü halde, o hep demokratik sağı destekledi.
Demirelci oldu. Sonra Özalcı.
* * *
Geçen gün Yeni Şafak Gazetesi’nde, bir öğretim üyesinin Rumeli göçmenleri hakkında yazdıklarını okurken, gözümün önüne babam geldi.
Uzun süreden beri ilk defa ağladım.
Yazıyı yazan kişi Mücahit Bilici.
Üstelik ABD’de Michigan Üniversitesi’nde öğretim üyesi.
Kendince siyasi bir tahlil yapıyor.
Biliyorum bugün pazar.
Hepimizin durup nefes aldığı gün.
Müzik dinlediğimiz, yeni ürün zeytinyağlarına ekmeğimizi batırıp yediğimiz, bir kadeh şarap, bir bardak bira, rakı ile ruhumuzu rölantiye aldığımız gün.
Biliyorum, sizleri sinirlendireceğim.
Kızmayın lütfen.
Sakin biçimde okuyun bu zatın yazdıklarını.
Ve ülkemizde "öğretim üyesi" kisvesi altında nasıl bir yıkım ekibinin çalıştığını ibretle izleyin.
Sözü Michigan Üniversitesi’nde, yani Batı’da güya öğretim üyeliği yapan bu zata, Mücahit Bilici’ye bırakıyorum:
Buyurun size bir Rumeli göçmeni tarifi:
* * *
"Türkiye’deki mücadele, Balkanlar ile Anadolu arasındaki mücadeledir. Kültürel olarak tanımlanmış iki sınıf koalisyonunun mücadelesidir.
Bir tarafta etnik olarak Türk olmadıkları halde Türklüğü benimseyip genelleştirenler, diğer tarafta etnik olarak Türk oldukları halde üzerlerine özel tanımlanmış Türklük empoze edilenler var.
Bir tarafta Batılılar, sözümona laikler ve göçmenler var, diğer tarafta Anadolulular, dindarlar ve yerliler var.
Bir tarafın başkenti Çanakkale, Tekirdağ, Beşiktaş ve İzmir’dir.
Diğer tarafın başkenti Üsküdar, Kayseri, Erzurum ve Diyarbakır.
Bir tarafta devleti kuranlar var, diğer tarafta üzerlerine devlet kurulanlar var...
Bir tarafta Türkleşmiş ve Türkleştiren göçmen komitacı milliyetçiliğin Balkanlar ve Kafkaslar’dan gelen gruplardan kurulu koalisyonu var.
Öbür tarafta yeni-Türkleşmeyi reddeden ama asıl Türklüğü kabul edilmeyen Türkler (Anadolu Türkleri) ile değişik mağdurlardan (Kürtler vd.) koalisyon var."
* * *
Batı’da ders veren bir öğretim üyesinin yaptığı ayrımı görüyor musunuz?
Rumeli Türklerine, Kafkas Türklerine yapıştırdığı etiketlere bakar mısınız?
"Komitacı", "sömürücü", "Türkleşmiş ve Türkleştiren", "etnik olarak Türk olmayan"...
Durun bitmedi.
Bu zatın asıl amacı şimdi geliyor.
Bu zata göre, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle "Anadolu Türkleri", "Rumeli Türkleri"nin iktidarına son verecekmiş:
"Çok yakında Türkiye’de belki ilk kez halk, kendi cumhurbaşkanını kendi seçtikleri yoluyla seçecek."
Yazıyı okuyunca kendimi tutamadım.
Balkan göçmenlerine, Kafkasya göçmenlerine böylesine insafsızca, hayasızca yüklenen bu kafayı teşhir etmek gerekir diye düşündüm.
Pazar gününüzü işte bu yüzden berbat ettim.
Ve kendini utanmadan "öğretim üyesi" diye takdim eden bu zata haykırmak istedim.
Be adam, Kurtuluş Savaşı’nın en büyük iki kahramanından biri İnönü’nün anne tarafı Rumelili, baba tarafı Malatyalıydı.Buna ne diyeceksin?
Be adam, bu ülkeye "Yeter söz milletin" sloganıyla gelen Celal Bayar, Rumeli asıllıydı, buna ne diyeceksin?
Be adam, bu ülkeyi halk adına 30 yıla yakın süre yöneten Ispartalı Süleyman Demirel, Malatyalı Turgut Özal, Antalyalı Deniz Baykal, babası Kastamonu doğumlu Bülent Ecevit Rumeli göçmeni miydi?
Ayrıca olsa ne yazar?
Güneydoğu’nun Kürt’ünü bu ülkenin "asli evladı" sayıp da Rumeli’nin milyonlarca şehit vermiş çocuğunu "Balkan komitacısı" diye aşağılamanın hangi ahlaki, hangi vicdani, hangi bilimsel izahı vardır.
* * *
Ben Bulgaristan göçmeni bir ailenin çocuğuyum.
Rahmetli babam, "Burası son vatanımız, başka gidecek yerimiz yok" derdi.
Evet yok.
Burada kalacağız ve bu ülkeyi senin gibi örümcek kafalara bırakmayacağız; ne zenci-beyaz diye, ne Anadolulu-Rumelili diye böldüreceğiz.
Seçilecek cumhurbaşkanı da senin örümcek kafanın değil, bütün Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacak...