Biliyor musunuz 'gorilin adı var'
HARAMBEE...
Cincinnati Hayvanat Bahçesi’nde öldürülen gorilin adı “Harambee”...
Sözlüklere baktım.
“Harambee” Svahili dilinin en güzel kelimelerinden biri.
“Yardımlaşma” anlamına geliyor.
Bir anlamı da “Ele ele vermek...”
Yani Anadolu’nun “imece”si...
Harambee 17 yaşında ergin bir erkek gorildi. Gorilin adı vardı ve bir gün önce yaş günü kutlanmıştı.
Çocuğun, gorilin bulunduğu yere düşüşü ile öldürülme kararı alınması arasında geçen süre tam 10 dakika...
Bu 10 dakikaya ait görüntünün tamamını seyrettim.
Harambee son 2 dakikaya kadar çocuğa zarar verecek bir davranışta bulunmadı.
Tam aksine koruyormuş gibi bir havası vardı.
Öyleyse Harambee niye öldürüldü...
Hayvanat bahçesi yöneticilerinin onu öldürme kararını alması, son 2 dakikadaki davranışları nedeniyle oldu.
ÇOCUK ÇOCUK GİBİ DAVRANDI HARAMBEE GORİL GİBİ... AMA
UZMANLAR gorilin son 2 dakikadaki davranışını “çocuğun hayatına mal olacak şiddetli bir sürükleme” ve “giderek sinirlenme emareleri” olarak değerlendirdi.
Çeşitli hayvan davranışı bilimcilerinin görüşlerine göre, gorili öldürme kararı doğruydu.
İğneyle uyutma opsiyonu söz konusu olamazdı.
Çünkü ergen bir erkek gorilin uyuması 5 ile 10 dakika arası sürüyordu.
Hayvan, iğnenin girdiğini hissettiği an, sinirlenebilir, bunu kucağındaki çocuktan gelen bir tehlike olarak algılayabilirdi.
Görüntülerde en dikkatimi çeken şuydu.
Çocuk tam bir çocuk gibi davranıyordu.
Şaşırmış veya korkmuş bir hali yoktu.
Hatta gorille belirgin bir şekilde çocukça iletişim kurmuştu.
Goril de tam goril gibi davranıyordu.
Hatta ona verilen “Harambee” ismini hak edecek bir tutumdaydı.
Normal davranmayan taraf büyüklerdi.
Harambee, büyüklük sorumluluğunu taşımayan insanlar yüzünden öldü.
Ona önce “Harambee” ismini takıp sonra canavar muamelesi yapan insanlar tarafından...
ENVER PAŞA TARZI MÜSLÜMAN DEVRİM ATEŞİ DÖNEMİ BİTTİ
DIŞİŞLERİ Bakanı Çavuşoğlu’nun bu hafta başı Libya’nın Trablus şehrine yaptığı ziyaret, Türk dış politikasında “fabrika ayarlarına dönüşün” ilk işaretidir.
Enver Paşa tarzı, “Her Müslüman ülkede Müslüman Kardeşler devrimi ateşi yakma” politikasının sonuna gelindi.
Bu amok koşusunda sonunda karşımıza bir duvar çıkacağı belliydi.
Yine de duvara bir metre kala duracağımız umudunu taşıyordum.
Ne yazık ki çarpınca durabildik...
ALMAN DOSTLARIM YANLIŞ YAPIYORSUNUZ
BUGÜN oylanacak olan Ermeni tasarısı yanlış bir hareket.
Böyle ne burada, Türklerin Ermeni trajedisine bakışını olumlu etkileyecek.
Ne de o dönemde Osmanlı’nın en büyük müttefiki olan Almanya’nın sorumluluğunu ortadan kaldıracak.
Kesin inançlı Türkler bu konuda daha kesin inançlı hale gelecek...
Olan bu trajediyi Türkiye’de anlatmaya çalışan üç-beş aydına olacak.
BİZ... BU GÜZEL ÜLKENİN LANETLİ KASSANDRALARI
GEÇEN akşam Terry Gilliam’ın “12 Maymun” filmini kim bilir kaçıncı defa izlerken, o ünlü “Kassandra tiradı”na bir kere daha takıldım. Kassandra, Truva Savaşı’nın en ilginç kişiliklerinden biri.
Kendisine sahip olmak isteyen Apolllon önce ona “geleceği görme” kabiliyeti verir.
Sonradan kızınca da buna bir ek yapar.
Kassandra geleceği görebilecektir, ama olup bitecek olan şeyi kimseye inandıramayacaktır.
Truva’ya getirilen atın içinde nelerin olduğunu ve savaşın nasıl biteceğini görür. Ama en yakınlarını bile inandıramaz.
Trolleşmiş kafalar hariç, AKP içindekiler dahil bazılarımız ülkemizin nereye gittiğini görüyor.
Ne çare ki...
Artık hepimiz birer “lanetlenmiş Kassandra’yız...”
KESİN... BU YAZ BAŞKANIN GÖZLÜKLERİNE GEÇİYORUM
“EN façalı 10 belediye başkanı” listesi yapsam, bir numaraya banko Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’u koyarım...
Dün Ahmet Hakan’ın sayfasında aynalı gözlüklü fotoğrafını görünce kararımı verdim.
Bu yaz kesin ben de aynalı gözlüğe geçiyorum.
Ama benimki biraz farklı olacak.
“Sin City” filminde Elijah Wood’un oynadığı Kevin karakterinin gözlüklerinden takacağım.
Kevin acımasız bir seri katil...
En büyük özelliği acıya karşı duyarsız oluşu...
Kesilmiş bacaklarını köpekler yerken bile dünyaya gülerek bakıyor...
Seri katil tarafını değil ama bütün bu adaletsizlikler, yolsuzluklar, vicdansızlıklar ve aptallıklara karşı, dudağımın kenarına konmuş hafif bir gülümsemeyle bakabilmek...
İşte onu istiyorum...
SEVGİLİ SELVİ BASİT BİR RÖTUŞ MU DEDİN
HÜRRİYET yazarı Abdulkadir Selvi, dün köşesinin başlığını şöyle koymuş:
“Dış politikaya rötuş...”
Bu yazıyı, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’la kahvaltı ettikten sonra yazıyor.
Ancak Kurtulmuş’un ağzından çıkan cümleye bakıyorum, o daha gerçekçi.
O, “Dış politikada mutlaka bir değişikliğe gidilmesi zaruri görülüyor” diyor...
Bence duvara toslayan birinin rötuş yapmasının zerre kadar manası yok.
Türkiye’nin son 6 yıldır uyguladığı “Müslüman Kardeşçi” dış politikası fena halde iflas etti.
Artık, “Zararın neresinden dönülse kârdır” dönemi...
Yani “Yurtta sulh, cihanda sulh” ayarlarına dönme vakti... Özellikle de “Yurtta sulh” kısmına...
